Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Ekonomide çelişkiler yumağı

Ekonomide çelişkiler yumağı

Ekonomik gidişat konusunda geçmişe göre şimdilerde iktidar yanlıları arasında bile bir kötümserlik havası oluşmaya, bazı AK Parti yandaşları bile iktidara sahip çıkma niyetlerine rağmen sohbet arasında eleştirilerini sıralamaya başladılar. Hatta hem AK Parti hem de Cemaata sempati duyanlar arasında bu ilişkiye dönük sorgulama dönemine girildiği de gözden kaçmıyor. Kısacası gerek hükumet uygulamaları olarak gerek cemaat ile ilişkilere bakış yakın zamana kadar hep olumlu iken şimdilerde bu olumluluğun yerini tereddüt almış, buna bağlı olarak da sorgulama başlamış bulunuyor. Bu yazıda konum ekonomi olduğu için Cemaat-AK Parti ilişkisi üzerinde duracak değilim. Sadece bir gerçeğe işaret etmek istedim.

Partiye duyulan sempati sebebiyle iktidarın her uygulamasına geçmişte alkış tutan bazı tanıdıklarım bugün niçin tavır değiştiriyorlar? Bu soruya çeşitli cevaplar vermek mümkün ise de sanıyorum duyulan sempatinin yanlışları doğru gibi algılamaya yol açmış olmasıdır. Söz gelimi yakından tanığım ve geçmişte faize karşı net tavır sergiledikleri halde AK Parti iktidarı ile birlikte banka faizlerini savunma noktasına gelmiş olan bazılarının bankalarla ilişkileri sonucu ipin ucunu kaçırmaları, bir bakıma bankalara ellerini verenlerin kollarını bırakın gövdelerini kurtaramaz duruma düşmeleri bugün faize ve bankacılık sistemine bakışlarında geçmişteki çizgilerine döndüklerini görülüyor. Söz gelimi geçmişte bankalardan uzak duran bazı tanıdıklarım ya işlerini biraz daha büyütmek ya da içine düştükleri sıkıntılardan kurtulmak için banka kredisini çıkış yolu olarak görmeye başlamaları sonucunda büyütmek istedikleri işlerini tamamen yitirmeleri karşısında bugün, "Bu bize Allah'ın bir ikazı" dediklerini, bankalardan kredi alış verişine girmek suretiyle inançları ile ters düştüklerini samimiyetle itiraf edenlerin bulunması sanıyorum bir gerçeğin itirafıdır.

Çünkü, AK Parti'nin muhafazakar demokrat görüntüsü Müslümanlarda geçmişte sahip oldukları bazı hassasiyetlerin zayıflamasına, sivriliklerinden kurtulmak adına esnemelerine yol açmıştır. Hemen belirteyim ki bunları bazı sevdiğim kişileri üzmek adına ifade ediyor değilim. İçlerinde öylesine sevdiğim kişiler var ki onların yaşadığı sıkıntı geceleri uykumu kaçırıyor ve sıkıntılarına çözüm bulmak hususunda elimden bir şeyin gelmiyor olması acımı ve üzüntümü daha da artırıyor.

Bütün bunlar sanıyorum iktidarın uygulamakta olduğu ekonomik politikaların yanlışlığını, sadece zenginleri daha zengin ederken garibanların daha da fakirleşmesine sebep olduğunu toplum görmeye başlamasına sebep bulunuyor. Daha doğrusu AK Partiye bel bağlayanların görmeye başlamasıdır.

Yaygın bir şekilde iflaslar yaşanıyor. İnsanlar ellerindeki tüm varlığı vermelerine rağmen borçlarından kurtulamıyor, çıkış yolu bulamıyorlar. Bu noktada "Herkes hesabını iyi yapsaydı. Kalkamayacağı borcun altına girmeseydi" demek bana göre doğru bir yaklaşım değildir. Elbette iflas noktasına sürüklenenlerin bunda önemli payları vardır. Ancak, uygulamalardaki gizli tuzakların payını unutmamak gerekiyor. Özelliklede "Yıllık yüzde 15 faiz faiz değildir" gibi yaygınlık kazanan yanlış anlayışın rolünü görmezden gelmek sistemin yanlışlarını aklamaya çalışmak demektir. Kısacası vahşi kapitalizmin Müslümanlara sempatik gösterme gayretleri yaşananların ana sebebidir. İktidar sahipleri Anadolu'da ne olup bittiğini merak edip, buraları yakından tanımaya çalışırlarsa sanıyorum bütün iyimser nutuklara rağmen ekonominin geniş kitleri nasıl çaresizliğe sürüklediğini görebilirler. Bu arada Türkiye'nin çevrelerini sarkmış olan bir zenginler halkasından ibaret olmadığını da idrak ederler.

Kaldı ki ekonomiyi yöneten sorumluların açıklamalarına da dikkatli bakıldığında kötü sinyalleri ve çelişkileri yakalamak mümkündür. Söz gelimi ekonomiden sorumlu bir bakanın "Cari açık büyüyor" açıklamasının gazetelere yansıdığı gün bir başka sorumlunun, "AB yoğun bakım çadırında biz ihracat rekoru kırıyoruz" sözlerinin medyada yer alması sanıyorum bu çelişkinin açık örneğidir. Çünkü, ihracat rekoru kırılması tek başına ekonominin iyi yolda olduğunu göstermeye yetmiyor. İhracatta rekor kırılırken ithalatta daha büyük rekor kılıyorsa ekonomi tehlike sinyalleri veriyor demektir. Zaten cari açığın giderek büyümesinin sebebi de ihracat ile ithalat arasındaki makasın giderek açılmasıdır. Yani sattıklarımızdaki artış bir ise, ithalatın iki olmasına bağlıdır.

En hızlı büyüyen ülkelerin başında geldiğimizi söyleyerek ekonomide sorunların aşıldığı havasını estirmek gerçekçi değildir. Ekonomi sahnesinden küçük ve orta büyüklükteki iş adamları çekilmek zorunda kalırken meydanı sadece büyüklere bırakıyorlarsa bilinmelidir ki toplumda orta sınıf diye nitelendirilen ve toplumun dayanak noktasını oluşturan kesim yok oluyor demektir. Böyle bir durumda ekonomi üzerine iyimser nutuklar atmanın gerçekçi olmadığını görmek gerekiyor. Bunu görmek için iflasların giderek artmasını beklemek doğru olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi