Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Emaneti Mukaddese ve Kurtlar Vadisi

Emaneti Mukaddese ve Kurtlar Vadisi

Polat Alemdar, Emaneti Mukaddese’ye de girdi..
Sanırım bundan sonar Emaneti Mukaddese konusunu daha çok tartışacağız..
Emaneti Mukaddese, Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethinden sonra İstanbul’a getirilmiş, Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde korunmakta ve sergilenmektedir.
Emaneti Mukaddese’de 2 obje, bugün için, gelecek beklentileri açısından büyük önem taşımaktadır. Hz. Musa’nın asası, yani Asay-ı Musa ve Hz. Davud’un kılıcı.
Rivayetlere göre, Hz. İsa, Mehdi ya da Dabbetül Arz zuhur ettiğinde, elinde Hz. Musa’nın asası, belinde Hz. Davud’un kılıcı ve parmağında Hz. Süleyman’ın yüzüğü olacak..
Peki yüzük nerede?
Bu 3 obje de aynı sandıkta idi? Ve Akasya ağacından yapılan o sandığın İncil’de 65-75 santim genişliğinde, yaklaşık 125 santim uzunluğunda olduğu belirtilmektedir. Sandığın iki kenarında taşımak için sırıkların yerleştirilebileceği altın halkalar bulunduğu Tevrat ve İncil’de belirtiliyor (Num. 7: 9; 10: 21; 4:5,19,20; 1 Kings 8:3, 6). Bu sandıktan Kur’an-ı Kerim’de de kısaca söz edilir..
Sandık/Sekine İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışlarından sonra Sina Dağı’nın eteklerinde imal edildi. Sandukada başlangıçta Evamir-i aşerenin yazılı olduğu 2 taş levha bulunmakta idi. Bir de vahye ilişkin tablet ve rulolar.. Tarihi kaynaklara göre; emanet sandığı, Hz. Davud döneminde Kudüs’e taşındı ve ardından Hz. Süleyman mabedinin minberinin üzerine yerleştirildi. MÖ. 587 yılına kadar da burada kaldı. Babil kralı Nebukadnazar / Buhtunnesar - Kudüs’ü işgal etti ve mabedi yıkıp, İsrailoğullarını esir alıp Babil’e götürdü. Sandık o günden beri kayıp. O zamanlar hahamlarca, halkı teskin etmek için, emanet sandığının onu koruyan Levililer tarafından mabedin altında hazırlanmış gizli bir bölmede saklandığı inancı yayıldı. Bir diğer rivayete göre ise M.S. 70 yılında Roma valisi Titus’un Beytülmakdis’i yıktırdıktan sonra bu yeraltı odasına da ulaştığı ve mabedin kutsal eşyalarıyla birlikte sandukayı da Roma’ya götürdüğü iddia edilmektedir..
Kimine göre bu sandık hâlâ Tapınak Şovalyeleri’nin koruması altındadır. Kimine göre Kudüs’te dağda, gölde, kimine göre göğe çekildi, kimine göre, Mekke’de, Haramut’ta, kimine göre Şam’da bir mağarada, kimine göre Hatay’da bir mağarada saklıdır. Bu konuda rivayetler muhteliftir. “Mehdi, Tabut-u Sekine’yi (Kutsal Sandığı) Taberiye Gölü’nden çıkaracak.” (Ikdı’d Dürer, S. 51), “Ona Mehdi denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabut’u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır.” (Suyuti, el- Havi li’l Feteva, II. 82) “Ona Mehdi denilmesinin nedeni, Şam’da bulunan dağlardan birine yönelmesidir. Oradan (gerçek) Tevrat kitaplarını çıkaracak, Yahudilere karşı delil getirecektir.” (Suyuti, el-Havi li’l Feteva, II. 81)
Sanduka nerede olursa olsun, emanet sandığında olması gereken mucizevi özelliklere sahip Asa-yı Musa ve üzerinde “kıyametin şifresi” yazılı olduğu iddia edilen Hz. Davud’un kılıcı nasıl oluyor da Topkapı Sarayı’nda bulunuyor?..
Emaneti Mukaddese topluca, hilafetin adresini belirtirken, özellikle bu 2 obje, Şiada Mehdi inancına bağlı olarak imametin tayinine ilişkin Mehdi ile bağlantılı bir değer de ifade ediyor.. İncil ve Tevrat açısından ise Mesihiyetle ilgili bir anlam ve değer taşıyor..
Asıl soru şu: Peki, eğer bu objeler orjinalse, aynı yerde olması gereken emanet sandığı nerede?
Peki, sandık yok. Bu objeler orjinal.. Müslümanlar, Hıristiyanlar ya da Yahudilerden bir topluluk içinden Mehdiyet ve Mesihiyet iddiası ile ortaya çıkacak olursa ne olacak?
Eğer bizden bu objeleri almak isterlerse ne diyeceğiz?
Varsayalım, onlar da başka bir kaynaktan bu objeleri buldular ve kendilerininkinin asıl olduğunu iddia ettiler, bizim verecek bir cevabımız var mı? Mesela bu objelerin karbon testi yapılmış mı?
Dünyanın dört bir yanından bölgeye gelen arkeologlar, hahamlar, papazlar, gönüllü kuruluşlar, maceraperestler bu objeleri arıyorlar.. Mabed Tepesi’nde yapılan ve kaydedilmiş ilk “sanduka kazıları”nı 19. yüzyılda Haçlılar döneminde Mabed Şövalyeleri yapmış ve bu arayış o günden bugüne kesintisiz sürdürülüyor. İsrail için de bu konu bir devlet politikası.. İran bu konuda ne yapıyor, onu bilmiyorum..
Peki Polat Alemdar, Emaneti Mukaddese’de ne arıyor?
İster misiniz, “Kurtlar Vadisi Emaneti Mukaddese” veya “Kurtlar Vadisi Tapınak Şovalyeleri” diye yeni bir film çeksinler? Mehdi, Mesih konusuna bir el atsınlar?
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi