Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

1 İçeride ve dışarıda düşmanlarımız var

1 İçeride ve dışarıda düşmanlarımız var

Elmaya dışarıdan bir kurt gelse ve yüzeyinde gezinmeye başlasa alıp atarsınız. Ama kurt elmanın içinde gizlice geziniyorsa, dışarıdan hiçbir şey anlayamazsınız. Elma içerden yavaş yavaş tükendiğinde ve dışarıda sadece bir kabuk kaldığında her şeyi fark edersiniz ama iş işten geçmiş kurt elmayı yemiştir bir kere... Tıpkı bunun gibi insanın en büyük düşmanı nefsi yani kendisidir. Ama düşman her zaman dışarıda arayan insan kendinden bir şeyler kaybettiğinde görüyor bu gerçeğini... Nefsimizin istekleri sinsice geziyor içimizde... Bizi bizden koparıyor, sürekli yeni taleplerle geliyor karşımıza. Bizi zor durumda bırakıyor ama bunu göremediğimiz için gerekli önlemleri alamıyoruz. Şu gerçeği kabul etmeliyiz ki, içimizdeki düşmanlar dışımızdakilerden daha büyük ve aynı oranda büyük tahribatlar ortaya çıkarıyor.

Bu nedenle, önce nefsimizle nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenmeli ve buna göre hareket etmeliyiz. Çünkü nefsim galip geldiğinde benim insanlığımdan, erdem ve faziletlerimden çok şeyler alıp götürüyor. Düşmanın adına nefis deyin, şeytan deyin, içgüdü ya da dürtü deyin ne derseniz deyin, her biri zayıflığımızdan besleniyor ve bizden bir şeyler alıp götürüyor.

Eğer istersek içimizde ve dışımızdaki düşmanlara karşı güçlü bir duruş sergileyebilir ve galip gelebiliriz. Çünkü Allah bizlere akıl, irade ve sabır gibi önemli nimetini verdi. Bu nimetleri imanın güdümünde kullandığımız takdirde ne içerdeki düşman ne de dışarıdaki düşman bize zarar vermeye güç yetiremeyecektir. Bu hepimiz için geçerli. Çünkü bizler bir bedenin azaları gibiyiz. Düşmanımız da dostumuz da ortak...Ve ne zaman ki, başımız darda kaldı ve zayıf düştük birbirimizin duasına müracat eder kendimizi yeniden toparlarız... Hiç kimse ben hata yapmam, ben nefsime yenik düşmem diyemez. Çünkü içeride ve dışarıda düşmanlarımız var. Bizleri esaret altına almaya çalışan bu düşmanlar üstümüze üstümüze geliyor ve ayağımıza çelme takmaya çalışıyor... Ne zaman doğru bir iş yapmaya karar versek ve harekete geçsek önce içimizdekiler engel olmaya çalışıyor. Burada verdiğimiz mücadele ise insanlığımızın kalitesine belirliyor. Gerçi her şey kendi tabiatını yaşar. Dolayısıyla nefsimiz de kendi tabiatını yaşıyorlar, kendi varlık noktalarında hareket ediyor ama ne zaman ki zayıf düştük hemen üstümüze abanıyor ve bizi zayıf bırakıyor. Şunu bilmeliyiz ki, insan olarak zaaflarımız oldukça fazla, dünya hayatı ise doğumla ölüm arasında kısacık bir kavşak. Bu süreyi en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız. Ama insanız işte. İyiye de kötüye de meyilliyiz. Merak, korku, neşe, hüzün, ihtiras, hased, gösterişi ve israfı sevme, nankörlük, ihanet, gamsızlık, tembellik, öfke iyilik, cömertlik, sadakat, sevgi, vicdan... gibi iyi ve kötü yanlarımız var. Bu hasletlerin bir kısmı insani bir kısmı beşeri...Mevlana şu sözleriyle insanın bu gerçeğini ne de güzel ifade ediyor: "Görüyoruz ya,bir kişide iki iş de var. Gah balık oluyor, gah olta... Yarısı mümin yarısı kafir, yarısı hırs yarısı sabır.... (Mesnevi, cilt 1, M.E.B.)

Selam ve dua ile

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi