Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Soykırım palavrası... Fransa, aslında kendi pisliğini örttü!

Soykırım palavrası... Fransa, aslında kendi pisliğini örttü!

Önce, bir “misal” verelim...

Malûm, 19 Mayıs 2008’de yayınlanan bir “yönetmelik”le, “kapalı mekânlarda sigara içme yasağı” getirildi...

Bu yasak niye getirildi?.. Elbette; “sigara, kansere yol açıyor” diye...

Farzedelim ki; bu yasak “yönetmelik”le değil de, TBMM’de kabul edilen bir “kanun”la getirildi.

Ama, “oylama” esnasında bazı “tiryaki” milletvekilleri ortaya çıktı ve dediler ki; “Burada sigaranın kanser yaptığından dolayı yasaklanmasını istiyoruz ama, bunu bir de uzmanlara soralım... Belki onlar, sigaranın kansere yol açmadığını söyleyeceklerdir!”

“Meclis çoğunluğu”nu elinde bulunduran AK Partili milletvekilleri de deseler ki;

“Ne lüzum var uzmanlara sormaya?.. Doktorlar bizden daha mı iyi bilecek?.. Uzmanlara sormadan oylamaya geçelim!”

Olur mu böyle bir şey?..

Bunun adı, “demokrasi” değil, elbette “hokkabazlık” olur!..

Tıpkı, Fransa’nın yaptığı gibi!..

Ya da, tıpkı Fransa’da dün sahnelenen “demokrasi hokkabazlığı” gibi!..

38 OYLUK SOYKIRIM!!!

Olayı biliyorsunuz...

Fransa Meclisi Genel Kurulu’nda, dün “1915’teki Ermeni soykırımını inkâr edenlerin cezalandırılması” yönündeki yasa teklifi oylandı ve kabul edildi.

Hem de “38 oy”la!..

Ama, nasıl?..

Fransa Meclisi’nde “577 milletvekili” bulunuyor... “Oylama”ya katılan milletvekili sayısı ise, “sadece 45.”

Bunlardan 38’i, teklife “Evet” dedi, 7 tanesi ise “hayır” oyu kullandı!..

Söyleyin Allah aşkına;

Bu, bir “demokrasi hokkabazlığı” değil de nedir?..

Bu, bir “soytarılık” değil de nedir?..

Şu hâle bakın;

Görevi “tarih yazmak” olmayan ama “tarih yazmaya yeltenen” Fransa Meclisi’ne “577 milletvekilinden sadece 45’i” katılıyor, onlardan 38’inin oyuyla da, “kanun” çıkıyor: “Ermeni soykırımını inkâr edenler; 1 yıl hapis ve 45 bin avro para cezasına mahkûm edilir!”

Sizi anlayacağınız;

“38 oyluk bir kanun!”

Haa, oylamaya “45 milletvekili” değil de, “sadece 5 milletvekili” katılsaydı, “onlardan da 3’ü ‘Evet’ dese”ydi, o kanun, yine çıkardı!..

Bunun adı da, “demokrasi” olurdu!..

“Demokrasinin beşiği” olarak yutturulan Fransa’da, işte böyle bir “demokrasi” vardır!.. Sizin anlayacağınız; “Hokkabazlık, demokrasi kisvesine büründürülmüş”tür!..

BİLİMSEL ARAŞTIRMA DA YASAK!

Olayın “hokkabazlık” boyutunu herhalde anlamışsınızdır...

Şimdi de, gelelim bir başka boyutuna...

Efendim, “yasa teklifi”nin Fransa Meclisi’nde görüşülmesi esnasında, “10 değişiklik önergesi” sunulmuş...

Bu tekliflerin en dikkat çekeni şu:

“Bu yasa hükmünden üniversiteleri ve bilimsel araştırma yapanları muaf tutalım!”

Yani, “üniversiteler” veya “bilim adamları” araştırma yapıp; “Soykırım vardır” veya “Yoktur” derlerse, onlara da “1 yıl hapis, 45 bin avro para cezası” uygulamayalım!..

Gayet makûl değil mi?..

Öyle ya;

“Sigara”nın “kanser” yapıp yapmadığına nasıl ki “bilim adamları” karar vermelidir, “soykırım” olup olmadığına da “bilim adamları” karar vermeli değil midir?..

Ama, hayır!..

Hükümet adına konuşan bakan Patrick Ollier, bu değişiklik önergesine karşı çıkmış ve baskı yapıp, önergeyi geri çektirtmiş!..

“Önyargı”yı görüyor musunuz?..

Adamların, “bilimsel görüş”e bile tahammülü yok!.. Bir “üniversite” veya “bilim adamı” kalkar da; “Biz araştırdık, soykırım yoktur” derse, o da “hapsedilecek”, o da “45 bin avro” ceza ödeyecek!..

İşte bu tavır, “sözün bittiği yer”dir!..

Böyle bir “kafa” yapısına ne söylesen boş!..

Adamlar; “Nato mermer, nato kafa!”

“Bilim adamları”na bile tahammülü olmayan bir “kafa”dan ne beklenir ki?..

SOYKIRIM ERMENİSTAN’DA MI?!?

Peki, “Fransız anayasasına bile Fransız” milletvekilleri böyle de, Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy çok mu farklı!..

O da, “zırcahil”in teki!..

Aynı zamanda “ebleh!”

Hayır, bir Devlet Başkanı’na “hakaret” ediyor değilim... Sarkozy’e; “Zırcahil” ve “Ebleh” demekle, sadece bir “durum tespiti” yapıyorum.

Eğer izlediyseniz; dün oylama devam ederken, Habertürk ekranlarında Belkıs Kılıçkaya, Sarkozy’nin “genel kültürü” konusunda çok enteresan bir “ayrıntı”yı açıkladı.

Efendim, Belkıs Kılıçkaya’nın açıkladığı ayrıntı, özetle şu:

Yıl 2006...

Sarkozy, “Fransa’da bir radyo”ya konuk olmuştur ve Türkiye ile Fransa’yı karşı karşıya getiren “soykırım yasa tasarısı” ile ilgili soruları cevaplamaktadır.

Bir soruya, şöyle cevap verir:

“Ben, bu konuda Sayın Erdoğan’la iki defa konuştum... Ben, her zaman bunun bir soykırım olduğunu söyledim.

Anlamıyorum;

Türkiye ERMENİSTAN’DA SOYKIRIM yaptığını niye kabul etmiyor?”

Lütfen dikkat;

Sarkozy o kadar “zırcahil”, o kadar “şaşkın”, o kadar “ebleh” ve olaya o kadar “Fransız”dır ki; “Türkiye toprakları”nda yaşanmış bir olayın “Ermenistan’da” cereyan ettiğini sanıyor!..

Diyebilirsiniz ki;

“Dili sürçmüş olabilir!”

Tamam, “dil sürçmesi” olabilir de, “tam 3 defa” dil sürçmesi olmaz ki!..

Çünkü, Sarkozy;

“Ermenistan’daki soykırım” ifadesini “tam 3 defa” kullanıyor!..

Yani, bir “iddia” atıyor ortaya ama “o iddianın temelini” bile bilmiyor!..

Ne “tarih” bilgisi var, ne de “coğrafya”yı biliyor... O kadar cahil!..

KİEV’İ, RUSYA’DA ZANNEDER!

Aynı radyo programında, bir başka gazetecinin sorusu üzerine de; “Türkiye’nin soykırımı tanıdığını” zannederek, şöyle konuşur:

“Evet, soykırımı tanımaları güzel bir jest ama, bu küçük jest Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için yeterli değildir!.. Ayrıca, bunu yaptım diye de birliğe giremezsin!.. Girme hakkın doğmaz!”

Görüyorsunuz ya;

Adam, dünyadan bihaber!..

Ama, dünyayı karıştırıyor!..

Dedim ya;

“Tarih” de bilmiyor, “coğrafya”dan da haberi yok!.. Programdan sonra görüştüğüm Belkıs Kılıçkaya, ekranda aktardığı ayrıntıya, bir ayrıntı daha ekledi;

“Soykırımın Erivan’da olduğunu zanneden Sarkozy’nin genel kültürü o kadar zayıftır ki, Kiev’in de Rusya’da olduğunu zanneder!”

Bu kadar “zırcahil” yani!..

Sıradan bir “gazete okuru” kadar bile “bilgi”den yoksun ama gelin görün ki; “lider kabızlığı” çeken Avrupa’da, “Fransa Devlet Başkanı” olmuş!..

“Fransa Devlet Başkanı” böylesine “cahil” olunca, varın, “Fransız milletvekilleri”nin halini siz düşünün!..

SOYKIRIM NEYE DENİR?

Sarkozy’nin “tarih ve coğrafya cehaleti”ni ortaya koyduktan sonra, gelelim şu “soykırım” kavramının tarifine...

Nedir soykırım?..

“İsyan” eden ve “saldıran” insanların öldürülmesi ya da “savaş”ta topyekün imha edilmesi bir “soykırım” mıdır, değil midir?..

Bir “savaş” esnasında bile, “savaşan taraflar” arasında bir “güçler dengesi” yoksa, ya da, bir taraf “orantısız güç” kullanıyorsa, işte burada “katliam”dan ve “soykırım”dan söz edilebilir!..

Ama, asıl soykırım, “keyfî insan öldürmek”tir!.. Daha doğrusu; insanlar; “sadece ve sadece bir ırka mensup oldukları için öldürülürler” ise, işte buna “soykırım” denilir!..

Bugün tartışılan “Ermeni soykırımı”nı kabul edebilmek için, işte bu “kıstas”ların var olduğu ispat edilmek zorundadır!..

“Ermeni”ler, uzun yıllar boyunca “Osmanlı himayesi” altında yaşadılar ve hep “millet-i sâdıka” olarak kabul edilip, “devletin üst kademeleri”nde görevler aldılar...

“Soykırım” iddialarına konu olan 1915-1917 yılları arasında bile, Osmanlı yönetiminde “Ermeni paşalar” vardı!..

Peki, ne oldu da, Ermenilere karşı bir “hareket” başlatıldı ve onlar “tehcir”e tabi tutuldu?..

Bu sorunun, tek bir cevabı var:

“Fransız tahrikine aldanmak!”

KENDİ PİSLİĞİNİ ÖRTÜYOR!

Evet, bir gün öncesine kadar “Türklerle iç içe” yaşayan birçok Ermeni, bir gün sonra “Fransız üniforması” giyerek “Osmanlı topraklarını işgal harekâtı”nda görev aldı!..

Bunun en çarpıcı örneği, Kahramanmaraş’ta, merhum Sütçü İmam’ın yere serdiği “asker”lerdir!.. Hamamdan çıkan hanımların “peçe”lerine el uzatan kişiler, “Fransız askeri kılığı”na girmiş “Ermeniler”den başkası değildi!..

Bunun gibi, yığınla örnek var...

İşte bu örneklerdir ki; sonunda “filmin kopmasına” ve “karşılıklı vuruşma”lara yol açtı!..

Uzun lâfın kısası;

Ermeniler, sadece “ölen taraf” değildi!.. Aynı zamanda “öldüren taraf” oldular!.. Doğu ve Güneydoğu şehirleri, “Ermeniler tarafından öldürülen insanların toplu mezarları ile dolu”dur!..

Ama, şurası bir gerçek:

Ermeniler, “sırf Ermeni oldukları için” öldürülmüş değillerdir!.. Dolayısıyla bir “soykırım”dan söz edilemez!..

Haa, illâ da söz edilecekse bunun sorumlusu “Fransa”dır!..

Evet; dün onları “kışkırtan”, bugün ise “hâmi” rolü üstlenen Fransa!..

Hiç kuşkunuz olmasın ki;

“Soykırım inkârına ceza” öngören yasa çıkartan Fransa, tıpkı “kedi”lerin yaptığı gibi; “kendi pisliğini örtmeye” çalışmaktadır!..

Çünkü, “ölen her Ermeni”de, Fransa’nın büyük rolü vardır ve “ilk derecede suçlu”dur!..

Fransa; işte bunun “konuşulmasını” istemiyor!.. “Ben yaptım, oldu” mantığıyla “yasa” çıkartarak, aslında “kendi pisliğini örtmeye” çalışıyor!..

Öyle bir “suçlu psikolojisi” içinde ki; “pisliği ortaya çıkmasın” diye, “üniversite”lerin ve “bilim adamları”nın ağzına bile kilit vuruyor!..

Zira, çok iyi biliyor ki;

Eğer “1915 olayları” araştırılırsa, altından “Fransa’nın pisliği” çıkacak!

Dünkü oylama, böyle okunmalıdır!..



Asıl soykırıma uğrayan, Osmanlı’dır!

“Fransa’daki dandik oylama”dan sonra, “soykırım” iddiaları yeniden gündeme geldi...

Hemen herkes, “sonuç”ları konuşuyor, “sebep”lerle ilgilenen yok.

Tamam, 1915’te bir şeyler oldu ama “sebebi” neydi, “neden” oldu?..

Aslına bakarsanız; sadece “İtilaf Devletleri” tarafından “1914 ve öncesinde çizilen haritalar”a bakmak bile, bugünkü “Ermeni soykırımı” iddialarının altında yatan “sinsî strateji”yi görmeye yeterlidir!..

Dikkat edin; 1916, 1917 veya 1918 değil, “1914 ve öncesi çizilen haritalar”dan söz ediyorum!..

O haritalar, “Sevr’in haritaları”ydı ve Osmanlı topraklarında bir “Ermeni Devleti”nin kurulması hedefleniyordu!.. Dahası, aynı İtilaf Devletleri, “Osmanlı topakları”nı da, kendi aralarında “pay” etmişlerdi!..

Daha sonraki yıllarda “isyan”lar yoğunlaştı, “savaş”lar başladı!..

Öyle bir savaş ki; sadece “Rus ordusu”nun içinde 150 bin Ermeni ile 40 bin kişilik ihtiyat birliği bulunuyordu!..

Yine “Ermeni kayıtları”nda;

“40 bin Ermeni’nin, Çukurova’da Fransa için öldüğü” yazılıdır!..

Peki, bu “Ermeni”lerin; “Rus ordusu” ve “Fransız askerleri” arasında ne işi vardı?.. Niye Ruslar ve Fransızlar için öldüler?..

Evet öldüler, çünkü, onlara “Ermeni devleti” için söz vermişler ve hatta “harita”sını bile çizmişlerdi!..

Peki, ne yapacaktı Osmanlı?.. “Gel, beni parçala ve devletini kur” mu diyecekti?.. Bence; “Asıl soykırıma uğrayan Osmanlı” olmuştur!..

Koca devletin kökünü kuruttular, kökünü!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi