Cemal Nar

Cemal Nar

Papaz Ve Askerî İstihbarat

Papaz Ve Askerî İstihbarat

Vay be!.. Bunu da mı duyacaktık?!..

Yaşa ki neler göresin!

Eski Papaz İlker çınar'ın askeri istihbaratın elemanı olduğu ortaya çıkmış:

“Misyonerlik tartışmalarının zirve yaptığı 2005 yılının en çok konuşulan ismi eski papaz İlker çınar, uzman çavuş çıktı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı istihbarat elemanı olduğu tespit edilen çınar'ın papazlık yaptığı dönemde Emekli Sandığı'na düzenli olarak pirimleri yatırılmış.

Eski papaz İlker çınar'ın sigorta kayıtları ilginç veriler içeriyor. Emekli Sandığı Mersin Bölge Müdürlüğü'nden 16.8.1992 tarihinde 706661XX sicil numarası ile ‘uzman çavuş' olarak kayıt olan çınar'ın sigorta primleri düzenli olarak yatırılmış.

Sosyal Güvenlik uzmanları Emekli Sandığı'na bireysel prim yatırılamayacağını yani bir kurum tarafından düzenli olarak primlerinin yatırılması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Halen Tarsus'ta yaşayan İlker çınar bu durumla ilgili sorulara "Konuşmak istemiyorum" cevabını verdi.” (http://www.bugun.com.tr/haber_detay.asp?haberID=28379)

Hatta “Bugün” gazetesi sözlerini manşete taşımış: "Konuşursam çok kötü olur. ülkenin gündemi değişir."

Yok daha neler?

Oldu olacak konuş bari! Engelleyen mi var?

Bu kişinin "Papaz" kılığında adi bir provokatör olduğu da söyleniyor.

Hatırlar mısınız, bir ara Rahşan Ecevit bile “Din elden gidiyor” diye feryat etmişti.

Medya sürekli misyoner faaliyetlerinden, yerden ot gibi biten kiliselerden ve Hıristiyan olan Türklerden ve Kürtlerden bahsediyordu.

Hatta kışkırtılan insanların Trabzon ve Malatya’da işledikleri şeni cinayetler hepimizi şaşırtmıştı.

Hırank Dink böyle bir ortamda göz göre göre ölüme yollanmış olduğu gün geçtikçe açığa çıkıyor.

Bir yanda “din elden gidiyor” diyen Rahşan Ecevit ve dinin elden gitmesinden korkan solcu ulusalcılar, bir yanda muhafazakar iktidara düşman ama misyonerlik yaygarasında ulusalcılarla yarışan milliyetçiler, bir yanda Hıristiyanlaşmadan şikâyetçi batıcılar, bir yanda varlığını misyoner ve diyalog karşıtlığına bağlamış parti ve politikacılar… Ve cunta, ve Ergenekon ve karanlık iddialar…

Ve aslı varsa bir yanda papazın askeri istihbarattan çıkması…

Ne oluyoruz?

Kim kiminle hangi kirli işlerde işbirliği içinde böyle?

Bir iktidarı yerinden etmek sanıldığının aksine demek ki çok da kolay değilmiş. Plana, stratejiye, emeğe ve istihdama bakın siz!

Demek bu ülkede iktidar, kâğıt üstündekinden çok daha güçlü.

Acaba hükümetler bunun farkındalar mı?

Kaç darbe atlatmışız bu arada, “sarıkız” ve “ayışığı” gibi. Onlar neden gerçekleşmemişler acaba?

Demek bu iş sanıldığından da zor.

öyleyse buna sevinmeliyiz. Darbelere karşı daha çok çalışmalı, halkı bilinçlendirmeli ve duyarlı olmaya yönlendirmeliyiz.

28 Şubat sonrası hükümete getirilen Mesut Yılmaz’ın dediği gibi biz de “kuru gürültüye pabuç bırakmamalıyız.”

O, “siyasi hayatıma mal olsa da kuru gürültüye pabuç bırakmam” diyordu “İmam Hatip Liselerini öldürmeyin” diye toplanarak, yürüyerek, toplu dua ederek mücadele veren halkına karşı.

Bu günlerde aynı rolü CHP kendine bekliyor gibi. Keşke selefinin sonunu görse de ders alsa…

Neyse, sadede gelelim: Biz “ülkeye, barışa, huzura, refaha, birlik ve beraberliğe, adalete, hukukun üstünlüğüne mal olmaması için” dediğimi yapmalıyız.


Araştırmacılarımıza daha çok iş düşüyor. Siyaset, sosyal, kamu yönetimi, ekonomi ve ilahiyat bilimcilerimize, derken özellikle de Medyamıza daha çok işler düşüyor.

Bir yazımızda “önce özgürlük” demiştik. Evet, önce özgürlüğümüzü teminat altına almalı ve bu noktada düşmanlarımızı tanımalıyız. özellikle de devlet içinde yapılanarak bizim verdiğimiz para ve imkânlarla bize düşmanlık yapanları deşifre etmeli ve bulundukları yerlerden alaşağı etmeliyiz.

Millet adına ve hayrına iş yapmaktansa, karanlık güçleri arkalarına alarak siyaset yapanları, bir daha ortaya çıkamayacak kadar bitirmeliyiz sandıkların karanlığında.

Meşru müdafaa bir haktır. Haklarına sahip çıkmayanların saygınlıkları da olmayacaktır.

Mesela bu eski papaz neden böyle bir kılığa girdi? Ya da sokuldu? Gerçekten askeri istihbaratla bir ilişkisi var mıdır? Dahası, asker bu işe ne diyor?

Ergenekon'da da gördük, geçmiş darbelerde de gördük, cunta grubu “vatan, millet, bayrak sevgisi” diyerek bir takım oluşumlara yöneliyorlar. “Yalancı çobanlar” gibi, savundukları değerlere zarar veriyorlar. Bu kadarcığını da mı düşünemez oldular?

Millet olarak rahatsızız. Endişelerimiz, korkularımız var. öyleyse bu tür karanlık oluşumların tümünün üstüne gidilmeli ve her karanlık noktaları aydınlatılmalıdır. Nerde ve hangi kurumda olurlarsa olsunlar, bu sefer bu iş bitirilmeli ve bir daha Rahşan Ecevit gibiler için “Din elden gidiyor” istismarına fırsat verilmemeli, içimizdeki nifakın kökü kazınmalıdır.

Gerçek dindarlar ile din istismarcılarının kimler olduğu da ancak böyle anlaşılabilir değil mi? Ey sürekli “din istismarından” şikayet edenler, hadi, siz de yardım edin bari.

(www.cemalnar.com)


Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi