M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ortalık Allak Bullak

Ortalık Allak Bullak

Ortalık allak bullak... Düzinelerce flaş ve şok haber ve gelişme.
Cezayir, Fransa'nın yapmış olduğu katliamı protesto eden Türkiye'ye sert çıkmış... 1956 ile 1962 arasında Fransa'ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren ve oluk oluk kan akıtan Müslüman kardeş ülkeyi ve halkı o zaman devlet olarak desteklememiş, NATO "müttefikimiz" Fransa'dan yana olmuştuk.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasının şiddetli yankıları ve heyecanları devam ediyor... Hangi mahkemede yargılanması tartışmaları yapılıyor. Elbette Yüce Divan'da yargılanması gerekir... (İsrail'e gidip Yahudilerin kutsal Ağlama Duvarı önünde başında kippa olduğu halde dua eden general hangisiydi?)

Kürt militanı bir belediye başkanı, şimdiki Genelkurmay Başkanının bir beyanını beğenmemiş, bizim nazarımızda senin bir onbaşı kadar kıymetin yoktur demiş. Bu üslubu hiç beğenmedim.
İstanbul Eyüp Sultan'da kanuna aykırı kürtaj yapılan bir muayenehane basılmış. Anasının rahminden canlı çıkan bir bebeğin iğne vurularak öldürüldüğü iddia ediliyor.
Adana'da 550 polisle uyuşturuculara dev bir baskın yapılmış... Bunlar nasıl uyuşturucu? Küçük, seyyar ve perakendeci... Uyuşturucunun büyük patronları nerede?
Televizyonlardaki kavgaların haddi hesabı yok. Kavgada hem rant, hem de bol bol şöhret-i kâzibe var.
Kürt liderlerinden biri ayrı bayrak isteriz demiş.
Kuzey Irak'taki Kürt devleti resmen bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyormuş.
Trafik kazaları, devrilen otobüsler, yoldan çıkıp karşı şeride giren tırlar, durağa dalıp vasıta bekleyen zavallı vatandaşları biçen acemi şoförler, ölümler, yaralılar, facialar... Kan, acı, gözyaşı, matem ve trafik!...

Politikada vefa kalmadı... Vefa kaliteli insanlara mahsus bir haslettir...
Yeni yılla birlikte her şeye zam gelmeye başladı. Halkın bir kısmı israf etmese, tüketimi azaltsa, fazla enflasyon olmaz ama günde beş milyon ekmeği çöpe atan bir toplum kanaat etmez, iktisatlı yaşamaz. Enflasyon müsrif (savurgan) toplumlara cezadır.
Militer idare ve darbe taraftarı Kemalist bir profesör, malum gazetede "Ateizm Tanrı inancından daha tutarlıdır" başlıklı bir makale yazmış. Bakalım Diyanet buna cevap verecek mi?
Kar, kış, fırtına, yağmur kapıdaymış. Zenginler Uludağ'a Muludağ'a gider keyif çatarlar, fakirler titrer, üşürler...

Uludere'de çoğu genç otuz beş vatandaşımızın öldürülmesi elbette büyük, hem de çok büyük bir facia ama bu kıyımın istismar edilmesi başka bir büyük facia.
Senede 365 gün (dört senede bir 366 gün) gece gündüz, bir an bile durmadan devam eden rant çarkları üzerinde fazla durmuyorum. Onlar artık rutinleşti.
Sırbistan cumhurbaşkanı Kosova bizimdir demiş. İleride Balkanlarda Kosova yüzünden kanlı bir savaş olabilir. Acaba Kosova'nın Müslüman halkı böyle bir savaşa birlik ve beraberlik içinde hazırlanıyor mu?
Fransa'nın Ermeni meselesinde Türkiye aleyhindeki çıkışına gösterilen tepkiler söndü... Halbuki kültürel ve propaganda açısından neler yapılmazdı. Fransa tarihinde Saint-Barthelemy faciası (1572) vardır.

Katolik Fransızlar, Protestan Fransızları öyle bir kesmişler, öyle vahşice canlarını çıkartmışlar, gözlerini oymuşlar, korkunç işkenceler yapmışlardır ki, dillere destandır. Fransızın Fransıza yaptığını, onların en azılı düşmanları bile yapmamıştır. İşte onların millî tarihindeki bu vak'aya benzer on kadar feci, korkunç kıyımları anlatan resimli bir albüm (Fransızca, İngilizce, Türkçe ve diğer lisanlarda) basılsa fevkalada bir hizmet ve cevap olur. Açıklamalar, yorumlar da hep onların kendi tarihçilerinden alınmalıdır. Bendeniz bu işi, zerre kadar adaletsizlik yapmadan organize edebilirim. Para ve ücret de istemem.
Temel kurumlardaki kadrolaşma son hızla devam ediyor.
Türkiye Müslümanları hürleştikçe, rahat ettikçe, bir kesimi hızla zenginleştikçe parçalanıyor, bölünüyor... Düşmanlarımız bizim bölünmemizi, birbirinden kopuk gruplara ayrılmamızı istiyor, biz de onların isteklerini harfiyen yerine getiriyoruz. Bize 10'a bölünün derlerse, biz 20'ye bölünüyoruz.
Ya Rabbi ne hallere düştük!.. Mübarek Ramazan-ı şerifte bir kısım Müslümanlar papazlarla, hahamlarla, patriklerle, monsenyörlerle, pastörlerle, zangoçlarla muhabbetli ve neş'eli iftarlar yaptılar ama beş on Müslüman cemaat, tarikat, grup lideri bir araya gelip böyle bir iftar sofrasında buluşamadı.
Zengin Müslümanların sık sık gittiği lüks ve pahalı lokantaların bazısında önceden yer ayırtılmazsa masa bulunamıyormuş. Sabah namazlarında camiler boş.
Milyonlarca fakir zorlanıyor, milyonlarca tuzu kuru keyf içinde israf ediyor.
Doğrusu, şu Türkiye'nin durumu İslamî hükümlere, değerlere, kriterlere vurulunca hiç iç açıcı görülmüyor.
Acaba ben pek mi kötümser ve karamsarın?
Müslüman bir memlekette sabah namazı temel bir ölçüdür. Arzu eden olursa her sabah ayrı bir yere giderek İstanbul camilerine bakalım. Kötümser ve karamsar olup olmadığım anlaşılır.
Peygamberimiz sabah ve yatsı namazı konusunda şöyle buyurmuşlardır:
"Münafıklara sabah ve yatsı namazlarından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, sürünerek de olsa cemaate gelirlerdi." (Buharî, Müslim)

Sevgili Müslüman kardeşlerime izin verirlerse hatırlatmak istiyorum: Cemaati büsbütün terk edenlerden olmayalım. Kadınların farz namazları evlerinde kılmaları faziletlidir. Erkeklerin farz namazları cemaatle kılmaları ise ihtiyarî (seçimlik, isterse kılar) değil, mecburîdir. Binaenaleyh her zaman gidemesek bile, (yeterli değildir ama) zaman zaman, bilhassa sabah ve yatsı namazlarında camilere gidip ehil imamların ardında cemaatle namaz kılalım.

* (İkinci yazı)

Zamanın İmamına Biat Etmek
HER Sünnî Müslüman, zamanın imamına biatli olmalıdır.
Bu imam, imametini ilan etmişse ismiyle...
Etmemişse gıyaben...
Gıyaben nasıl biat edilir: "Ben zamanın İmam-ı Kebirini, Emîrülmü'minînin ismen bilmiyorum ama her kimse ona biat ediyorum..."
Kur'an-ı Kerim'de "Ey iman edenler, Allah'a, Resûlüne ve SİZDEN olan emir sahiplerine itaat ediniz" buyrulmaktadır.
Bizden olan emir sahipleri kimlerdir?
Bir İslam devleti varsa onun başındaki Müslüman zattır.
Bu zatın BİZDEN olması şarttır.

Bizden demek şu veya bu hizipten ve fırkadan, şu veya bu cemaatten demek değil; Müslümanlardan ve mü'minlerden olması mânasına gelir.
Bir İslam devleti ve nizamı yoksa, icazetli gerçek ulema, fukaha ve kâmil mürşidler de emir sahibidir ve onlara itaat edilmelidir.
Her hâl kârda Müslümanın boynunda itaat, biat, ahd bağı olmalıdır.
Hakikî ulema, fukaha ve mürşidler Müslümanları mârufa dâvet ederler, münkerden sakındırırlar.
Onlar sahih itikadı öğretirler.
Beş vakit namaza ve cemaate davet ederler.
Zekatın dosdoğru verilmesini tavsiye ederler.

Onlar kurtarıcı güzel ahlakla ahlaklı olunması, helak edici kötü huylardan uzak durulması konusunda devamlı ders verirler.
Onlar Kur'an'daki farzların ve emirlerin yapılmasını; haramların ve yasakların yapılmamasını bildirirler.

Onlar Ümmet-i Muhammedin birlik ve beraberlik içinde olmasını isterler.
Onlar ihlası, taqvayı emr ederler.
Onlar mü'minleri şeytanın ve nefs-i emmarenin hile, tuzak ve şerlerine karşı uyarırlar.
Onlar tesettürü emr ederler.
Onlar ribayı kötüler ve ondan sakındırırlar.
Onlar emr-i maruf ve nehy-i münker yaparlar.
O Rabbanî alimlerinh, fakihlerin, mürşidlerin öğütlerini tutan, emirlerini yerine getirenler inşaallah kurtuluşa ererler.

İlmi, irfanı, iradesi kendini kurtarmaya yeterli olmayan her Müslümanın kendine kâmil bir alimi, fakihi, şeyhi mürşid ve imam edinmesi gerekir.
Aksi takdirde şeytanın ve nefsinin oyuncağı olur da haberi olmaz.
Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun sona) "Zamanındaki İmam'a biat etmeden ölen kimse, sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur" buyurmuşlardır.
Herkes düşünsün taşınsın, başının çaresine baksın.
İmam kimdir bilmiyorsan, kim imamsa ona gıyabında biat ettim dersin.
Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi