Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Dışa bakmaktan kendimizi unutuyor muyuz?

Dışa bakmaktan kendimizi unutuyor muyuz?

Siyasetçileri, gazetelerdeki köşe yazarlarını, STK yöneticilerini işim gereği takip etmeye çalışıyorum. Çalışıyorum diyorum tam olarak takibin mümkün olmadığını bildiğim için. Tüm etkili ve yetkililer, sorumlu ve sorumsuzlar değerlendirmelerini hep karşıya bakarak yapıyorlar. Tüm açıklama ve konuşmalarda nedense kendimiz hiç yokuz. Siyasi ise rakiplerimizi birer felaket tellalı gibi görüyor ve göstermeye çalışıyoruz .Gazete yazarlarımız ise köşelerinde kendi düşüncelerinin dışında doğru kabul etmiyorlar. Böyle olunca da ister istemez ötekileştirme gündeme geliyor. Siz istediğiniz kadar demokrat takılın ya da demokrat olduğunuzu ileri sürün takındığınız tavır ve söylemler tek doğru olarak kendinizi ve kendi düşüncenizi ortaya koyuyor. Bu arada bir garip tarafımızda toptan kabul yada toptan ret şeklinde bir tavır geliştiriyor ve bunu sergiliyoruz. Sergilerken de elimizdeki imkan ve güce göre dayatıyoruz. Sanki kendimiz tepeden tırnağa beyaz bir sayfayız da bizden başka herkesin sayfacı karman karışık. Kendimizdeki alacalı bulacalığı bir diğer ifade ile gri alanları görmeden karşımızdakilerde gri alanlar arıyoruz. Halbuki bu dışa dönük eleştiriden biraz olsun kurtularak kendimize dönebilsek, kendi eksiklerimizi görmeye çalışarak bunlardan nasıl kurtulabileceğimizi düşünsek sanıyorum ortaya güzel örnekler çıkarabilme imkanımız olacak. Kendimizden başka herkesi kötüleyerek, söylemesek bile tek doğru örnek olarak kendimizi takdim ediyoruz.Bu sağlıklı bir yol değil diye düşünüyorum.

Şöyle durup düşünsek, rahatlıkla göreceğiz ki insanları eksiksiz ve kusursuz görme merakı kişiyi yalnızlığa iter. Eksik gördüklerimizi dışlamak yerine onların eksikliklerini telafi etmeye çalışmak olduğunu bir içselleştirebilsek bu dünya çok daha güzel olur diye düşünüyorum.
Orhan Gencebay'ın dediğini gibi "Hatasız kul olmaz, hatalarımla sev beni". Bu demek değildir ki ben hatalarımda, yanlış saplantılarımda ısrar edeyim sen yine beni sev, beni alkışla. Hayır.. Elbette bunu söylemiyorum. Söylemek istediğim birbirimizde kusurlar araştırmak ve bu araştırmada öylesine ileri giderek kusur bile sayılamayacak konularda insanları, hatta omuz omuza mücadele verdiklerimizi dışlamanın kimseye hiçbir yararının olmadığını görebilmek.
Bu söylediklerim tüm düşünce biçimlerine uygulanabilse de beni öncelikli olarak inanan kardeşlerim ilgilendiriyor. Güzel sözlerle karşımızdakini ikaz etmek, uyarmak varken, kendi kendimize ve kendi anlayışımıza göre verdiğimiz hükümlerle insanların üzerini bir çırpıda çizip atmanın inancımıza uygun olmadığını sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Maksadım bir takım İslami hükümleri hatırlatmak değil. Çünkü, bu konuda gazetemizde işin ehli kardeşlerimiz var ve işin o boyutunu hemen hergün dile getiriyorlar. Maksadım işin sosyal boyutuna dikkat çekemeye çalışmak. Toplumsal mücadelenin tek başına verilecek bir mücadele olmadığını, bunun omuz omuza verilerek yapılması gerektiğini artık bilmeyen yok. Ama, siz önünüze geleni kendinize göre oluşturduğunuz bir tasnife uyup uymadığına bakarak hüküm veriyor ve insanları dışlıyorsanız bilesiniz ki bir süre sonra sizin tasnif ve değerlendirmenize uyan sizden başka kimsenin olmadığını görürüsünüz. Bu ise yalnızlığı ve yalnızlaşmayı gündeme getirir.
Hayatın hangi alnında olursa olsun çabaları verimsiz kılar. Hani sağdan say beş kişi soldan say beş kişiyiz diye bir nitelendirme var ya..Onunda kendimizden geriye kalanlarını bir takım indi mütalaalarımıza göre tasfiye ederek dışlarsak tek başımıza ne ile başa çıkabiliriz?
Elbette bu söylediklerimin imani esaslara yönelik olmadığını söylemeye bile gerek.Bizim kırmızı çizgilerimiz vardır ve bunları hiçbir gerekçe ile yok sayamayız, şahsi mütalaalarımıza dayanarak insanları bu çizginin dışına itebiliriz ne de içinde kabul edebiliriz. Dikkat çekmeye çalıştığım husus insanları ille de siyah ya da beyaz olacak gibi bir değerlendirmeye tabi tutmanın anlamı olmadığıdır,eğer buna ille de bir anlam yüklemeye çalışırsak kendimizi mihenk taşı gibi bir duruma düşeceğimizdir..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi