D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Paris düştü!

Paris düştü!

Sarkozi’nin “Paris Zaferi”nin Pirus zaferinden geri kalır yanı yok!

Bu zafer Sarkozi’yi koltuğunda ibka edecek mi? Bunu fazla beklemeden göreceğiz, seçimler yakın. Fakat ne Paris’in, ne de Fransa’nın şanını yüceltecek bir sonuç bu. Fransız horozunun son bir yeni sömürgecilik çalımından başka bir şey değil!

Paris düştü! Tabii gayya kuyusuna! Cehennemi zümeraya!

Paris fuhuşuyla, fahişeleriyle meşhur.

Üstad Necip Fazıl, “fikrin ne fahişesi oldum, ne de zamparası” diyor. Paris her türlü fuhşun bataklığı. Sefahat ve sefalet iç içe. Şu sıralar dünyanın bir numaralı fikir fahişesi, Fransa’nın tepesine tünemiş.

28 Çelebi Mehmed’in Paris’i...

Tanzimatçıların Paris’i...

Jöntürklerin Paris’i...

Ve nihayet Cumhuriyetçilerin Paris’i!

Osmanlı zihninde Paris, her hangi süfli Avrupa şehrinden biriydi. Zaten adı edilmeye değmez bir şehirdi o zamanlar.

İlk Osmanlı sefiri muvakkaten Paris’e geldiğinde, Marsilya’dan karşılanmıştı. Sonradan dünya modasına nizamat veren Paris, Osmanlı sefirinin ve maiyetinin kıyafetlerinden aldı modasını. Osmanlı sarığını kadınlar bile sardı. İşte “türban” buradan neşet etti!

Bu ilk Paris, Osmanlı’nın önünde eğildi. Daha önce Kanuni Süleyman’ın önünde eğilen kıralı Françesko gibi.

Osmanlı Françesko’ya merhamet elini uzattı, ticari imtiyazlar tanıdı, Avrupa ülkelerinin önüne geçirdi. Batı sömürgeciliğinin yükselişi, Paris’i müreffeh bir şehir yaptı. Fransa sömürgeciliğin kitabını Fransızca yazan bir ülke. Hangi coğrafyaya girdi ise, dilini, âdetlerini, laik olmasına rağmen dinini, yerleştirdi.

Osmanlı Mağrib’de yüzlerce yıl hükmetti, Türkçe bölgenin dili olmadı. Fransa, kırk elli yıl yerleştiği Mağrib ülkelerinde bile Fransızcayı esas dil haline getirdi.

Mağrib’den devşirdiği askerleri, müslümanlara karşı kullanmak başarısını gösterdi!

Tanzimatçılar için Paris, artık “kıble” hükmünde idi, değil beş vakit, her vakit oraya yöneliyorlardı. Reşit Paşa, Fransız metresinden şakır şakır Fransızca öğreniyordu. Hoca Tahsin Efendi ise, Türkçe şöyle şakıyordu:

Paris’e git hey efendi akl ü fikrin var ise

Âleme gelmiş sayılmazlar gitmeyenler Paris’e.

İlahi Tahsin Efendi!

Paris, Hoca Tahsin Efendilerin aklını aldı, bir nesil sonranın Jöntürklerinin ise siyasi şuurunu. Batı eline düşen Osmanlı neslini kendi yeniçerisi olarak yetiştirdi ve İstanbul’a gönderdi.

Cumhuriyetçiler, Fransız usulü laik oldular. İpler İngiltere’nin elinde idi ama, İngiltere’de laiklik diye bir şey yoktu. Fransız modeli imdatlarına yetişti. Cumhuriyet uleması da Hoca Tahsin Efendi gibi Paris’e medhiyeler düzdü. Paris’e yolu düşmeyeni adamdan saymadı!

Paris’e yolu geç düşenlerden Ahmet Hamdi Tanpınar, “Paris trajik bir şehir” diyor. “Neş’esinde bile bu var” diye ekliyor.

Paris trajedisi artık komediye dönüştü!

Fransız komikliği bizi üzse bile, dünyayı güldürüyor.

Türkiye’nin yükselen imajı en çok kimi rahatsız ediyor?

Hiç şüphe yok ki, Fransa’yı!

Fransa malum, Akdeniz’in kuzeyinde. Akdenizin güney sahilleri onun için çok önemli. Fas’tan Mısır’a Arap baharının müdahil şahini Fransa, her gittiği yerde ay yıldızlı bayraklarla karşılaşıyor. Bu dayanılır bir şey mi?

Fransa dün sömürdüğü coğrafyayı, Türkiye’nin yükselen itibarı karşısında hepten kaybedebileceğini düşünerek adımlarını atıyor. O gün geldi mi?

O günü getirmek için bu kanundan daha müessir bir yol bulunamazdı!

Paris düştü efendiler.

Aklı fikri var ise, bunu idrak eder!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi