Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kılıç gitsin, Paksüt kalsın... Öyle mi?

Kılıç gitsin, Paksüt kalsın... Öyle mi?

çok sayıda yöneticisi ‘Ergenekon soruşturması’ nedeniyle ‘içeri’de bulunan bir dergi, bir süredir, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç aleyhinde bir kampanya yürütüyor.

Kılıç, 33 yıl önce, ideolojik bir derginin Ankara temsilciliğini yapıyormuş. Bu dergi de, İBDA-C olarak bilinen örgütün yayın organıymış.

özetle, ‘Haşim Kılıç tarafsızlığını yitirmiştir, istifa etmelidir’ diyorlar.

Bugün gazetesinin haberine göre, kampanyadan murat edilen şuymuş:

Haşim Kılıç’a karşı yoğun bir kamuoyu baskısı oluşturulacak. ‘Başkan tarafsızlığını yitirmiştir’ söylemiyle istifası istenecek ve Sezer tarafından atanan yedek üye Anayasa Mahkemesi’nin 11. üyesi olarak kritik kapatma davasının bundan sonraki sürecinde yer alacak.

Tabii, ‘Başkanvekili’ Osman Paksüt’e de gün doğacak.

Paksüt de, Kılıç’ın yerine Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na getirilecek.

Nasıl?

İyi ama, bana biraz ‘zorlama’ bir senaryo gibi geliyor... çünkü, Paksüt’e sağlayacağı (yahut sağlaması düşünülen) yararlar dışında, hiçbir işlevsel tarafı yok.

Kaldı ki, Paksüt’e yarar sağlayacağı da kuşkulu...

Paksüt, artık yıpranmış ve ‘tarafsızlığı’ konusunda rüşt ispat etmesi gereken bir isim.

Biliyorsunuz, önce Kavaklıdere Tenis Kulübü’nde, AK Parti’ye yönelik muhalif tutumu ile öne çıkan eski milletvekili Turhan çömez’le oturup yemek yemiş, ‘savaş anılarını’ tazelemişti.

Sonra da, Ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı’na yükselecek Orgeneral İlker Başbuğ’u ziyaret etmişti.Paksüt, iki görüşmeyi de önce inkar etmişti.

Mesela, ilkinde, savaş anılarını tazelediği arkadaşının ismini gizlemişti. Gizlediği üç isim daha vardı. İktidar partisine yönelik sert eleştirileriyle tanınan üç gazeteci...

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki görüşmeyi de yalanlamıştı.

Sonra da, ‘Bir değil, tam üç kez gittim. Birincisi dost ziyaretiydi. İkincisinde ne konuştuğumu hatırlamıyorum ama, üçüncüsünde Kuzey Irak Harekatı’ndaki başarılarından dolayı dostumu tebrik ettim’ diyerek, gazetecileri ters köşeye yatırmıştı.

Haşim Kılıç’ın istifasıyla elde edilecek diğer yararlara gelince...

Mahkeme, siyasi sonuçları olabilecek kritik kararlarını, zaten 9’a 2 oy çoğunluğuyla alıyor. Dolayısıyla, Sezer tarafından atanan yedek üyenin, ‘asil üye’ olarak kapatma davasının bundan sonraki sürecinde yer alması sonucu değiştirmeyecek.

Karar 9’a 2 değil de, 10’a 1 alınacak...

Maksat ‘skoru ağırlaştırıp, ortaya bir hezimet görüntüsü çıkarmak’ değilse tabii...

Bence, Kılıç’ın 33 yıl önceki (varsayılan) mensubiyetini ve bundan sonra elde edilecek yararları değil, tarafsızlığı konusunda rüşt ispat etmesi gereken Osman Paksüt’ü tartışmalıyız.

Paksüt, biliyorsunuz, hakkındaki iddialara cevap vermek amacıyla, geçen hafta Kavaklıdere Tenis Kulübü’nde bir basın toplantısı düzenledi.

Bu toplantıya bazı gazeteleri çağırmadı.

İşin ilginç tarafı, Paksüt’ün çağırmadığı ‘bazı gazeteler’le, Genelkurmay Başkanlığı’nın yıllardır ‘akreditasyon yasağı’ uyguladığı gazeteler, aynı gazetelerdi.

Düşünebiliyor musunuz, Anayasa Mahkemesi’nin, ‘bağımsız ve tarafsız’ olması gereken ‘yargıç’ üyesi, Genelkurmay Başkanlığı’nın akreditasyon uygulamasını ölçü alıyor yahut bu ‘uygulama’yla paralel düşüyor...

Peki, Kılıç’a hedef tahtasına yerleştirenler bu durumu nasıl açıklıyor?

Kılıç istifa etmelidir de, tarafsızlığı konusunda ‘döne döne’ rüşt ispat etmesi gereken Paksüt istifa etmemeli midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi