Günümüz kadınları, hayattaki tek geçerli formülün güzellik olduğuna inanıyorlar. Bunda ekranlarda boy gösteren ve sadece bedeni üzerine yoğunlaşan hanımların büyük etkisi var. Ekran kadını farklı. Acılarını, eksiklik duygusunu, sevgi arayışını sahte bir gülücükle örtüyor. Sonra da, burnumu hafif kaldırttım, yüzümde biraz botoks var, saçıma kaynak yaptırdım... diye başlıyor söze. Tabi fiziğine yapılan iltifatlar, onu geçici olarak tatmin ediyor. Kadın konuşmaya devam ediyor, hem ekran başındaki hanımları hem de karşısındaki kişinin duygularını etkilemeye ve sadece kabuğa odaklanan sığ bir anlayışı yaymaya çalışıyor .

Ekranlarda sadece fiziksel özelliğiyle varlığını gösteren bir kadın var ve bu kadını izleyenler, ancak, dikkat çekecek bir güzelliğe sahip oldukları sürece adam yerine konulabileceklerini düşünüyorlar.

Sadece dış görünüşe vurgu yapan modern anlayış, insanları içinden çıkamayacakları bir komlekse sürüklüyor. Kadınlar bu komleksten kurtulabilmek için tüketim kültürünün esiri oluyorlar. Artık estetik ameliyatların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu insanlardan bir kısmı sağlık sorunlarıyla ilgili olarak ameliyat olurken büyük bir kısmı, filan kişiye benzemek için bıçak altına yatıyor. Estetik ameliyat geçirmiş bayanları birbirinden ayırmak oldukça zor. Sanki aynı fabrikadan çıkmış gibiler. Ameliyatlar bu insanları tatmin etmiyor ama ameliyatlara olan ilgi de her geçen biraz daha artıyor. Bütün bunlar, bir tatminsizliğin değersizlik duygusunun ve aşağılık komleksinin dışarıya yansıması olarak görülebilir. Kişi manevi olarak beslenmedikçe bu tatminsizliğin giderilmesi mümkün olmayacaktır. Yani, insanlar, insan olarak bulundukları değeri keşfetmedikçe ve sahip oldukları farklılıkları bir zenginlik olarak görmedikçe mutsuz ve umutsuz olmaya devam edecekler. Oysa her insan doğuştan biriciktir ve değerli olmayı hak etmektedir.