Cemal Nar

Cemal Nar

Fark Var mı? 2

Fark Var mı? 2

Kutsal kitabı bir kenara bırakarak suç ve cezalar da dahil olmak üzere hayatı düzenleyen kanunları Kur’an ve Sünnetten alma yerine kafadan koyma işlemine acaba Allah ve Resulü ne diyor?

Soru buydu değil mi?

Evet, cevabı da verilmişti Maide Suresinin 41-44. Ayetlerinde hatırlarsanız. Hatırlamanıza yardımcı olalım mı?

Hani Sevgili Peygamberimiz (sav) Medine’de acaip bir kalabalık görmüştü de ne yaptıklarını sorup öğrenmişti ve bu yüzden zikredilen ayetler indirilmişti. Hatırlamayanlar veya olayı bilmeyenler bir önceki yazıyı mutlaka okumalıdırlar.

İşin fecaatini bildirmeğe Maide Suresinin 41. ayet kafidir:

"Ey peygamber, kalpleriyle inanmadıkları halde ağızla¬rıyla "inandık" diyen münafıklarla Yahudilerden o küfür içinde alabildiğine koşuşanlar seni mahzun etmesin.

Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavim hesabına casusluk edenlerdir.

Kelimeleri Allah tarafından yerlerine konulduktan sonra tutup bir tarafa atar, tahrif ederek bozarlar. Onlar, "Eğer size işimize gelen şu fetva, kanun verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu kabul etmekten çekinin" derler.

Allah, kimin sapıklığını dilerse artık sen Allah'ın ona ait dilemesi¬ni önlemeye hiç bir şekilde muktedir olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalplerini temizlemek dilememiştir. Dünyada hor ve hakir olmak onların hakkıdır. Ahirette de onlara pek büyük bir azap vardır."

Yahudilerin yaptığı ne idi?

Kutsal kitaplarındaki Allah'ın hükmünü değiştirme, yani onu görmezden gelerek, onu yok sayarak kendi kafalarından koydukları kanunları uygulama. Bugünkü anlamda Allah’ın iradesi olan kanunları atarak, insan iradesi eseri olan kanunları alıp uygulama. Aslında kelimenin tam anlamıyla laiklik yani.

İşte sırf bu yüzden Allah'ın onlar hakkındaki korkulması ve ibret alınması gereken dehşetli ifadeleri; "Onlar diliyle mü'min, kalbiyle kafirdirler... Küfre koşanlar... Fitneye düşenler... Dünyada hor ve hakir, alçak bir hayata mahkum, ahirette ise büyük bir azabta olacak olanlar..."

İşte bu yüzden Yahudi ve Hıristiyanlar Allah katında “kendilerine gazap edilen sapık birer kafir/inkarcı” olmuşlar ve ilahi rahmetten ebediyen kovulmuşlardır.

Kitaplarını değiştirmeye başka örnekler de var “esbab-ı nüzul” ile ilgili eserlerde. Fakat anlattığımız kadarı maksada kafi geldiğinden dolayı onları zikretmeye gerek görmüyoruz. Arzu edenler verilen kaynaklara bakabilirler.

Ancak ayette Yahudilerin gazaba ve azaba uğramalarının, fitneye, küfre düşmelerinin, dolayısıyla dünyada hor ve hakir, ahirette de cehenneme atılmalarının sebebi olarak, kendi kutsal kitapları olan Tevrat’tan yüz çevirme, O'nun içindeki Allah'ın ahkamı ile hükmetmeme, O'nun kanunlarını kendi elleriyle tahrif edip değiştirme, yürürlükten kaldırıp yerine kendi iradelerine, keyiflerine ve hevalarına göre kendi kafalarından kanunlar koyma, nihayet kendi koydukları o beşeri kanunlar ile hükmetmeleri gösterilmektedir.

İslam’a göre işte fitne ve fesadın, dalalet ve sapıklığın sebebi budur, küfrün ve nankörlüğün kaynağı budur. İnsanlar böyle çıkarlar dinden imandan…

Şimdi söyler misiniz, bir gün Müslümanlar da, aynen Yahudiler gibi yaparlarsa, aynı duruma düşmezler mi?

Eğer (haşa) Allah katında torpil yoksa, haksızlık hukuksuzluk yoksa, Allah zulmü sevmezse, kendisine de, insanlara da haksızlığı haram kılmışsa, herkes O’nun katında hukuken eşitse, (evet, Allah sübhandır, cümle eksiklikten, kusurdan, kötülükten, zulümden uzaktır) söyler misiniz, bir gün Müslümanlar da Yahudilerin yaptığı aynı suçu işlerler ise, niçin aynı şekilde cezaya çarptırılmasınlar?

Yani kutsal kitapları Kur'an’dan yüz çevirir, onun haram ve helallerini, emir ve yasaklarını iptal edip arkalarına atar, onun içindeki Allah'ın indirdiği kanunlar ile hayatlarını düzenlemezler, onun gösterdiği yoldan gitmezler de, kendi heva ve heveslerine, kendi keyiflerine, istek ve iradelerine göre kanun yaparak ona uyar da yaşarlarsa, ya da Yahudi ve Hıristiyanları taklit ederlerse, Allah -hâşâ- niçin adetini, sünnetini, metodunu değiştirecek de onları kafir saymayacak? Neden dünyada zillet ve alçaklık ile, ahirette de büyük bir azapla cezalandırmayacak?

Yine söyler misiniz, Yahudilerin, Tevrat’ta yazılı olan zina suçunun cezası olan recm'i değiştirip, onun yerine kendi kafalarından "kamçılama, boyama ve eşeğe ters bindirme" cezasını kanun yapıp uygulamaları ile, Müslümanların Kur'an’da haram kılınan zina suçunun cezası olarak yazılan "celde- yüz sopa vurma emrini" kaldırıp, yerine bir zamanlar İtalya Ceza Kanunundan alarak üç beş ay hapsetme cezasını kanun yapıp uygulamalarının, acaba bir farkı var mıdır?

Ve şimdilerde yine Batılıları taklit ederek bu pis işin cebir ve şiddet olmadan yapılmasını hiç suç saymayıp serbest bırakmalarının, o zamanın Yahudilerin yaptıklarından bir farkı var mıdır Allah aşkına?

İslam hukukunu önümüze alarak örnekleri çoğaltabiliriz, ama buna gerek yoktur. Önemli olan şu soruya cevap vermektir: Yahudi yaptığında küfür olan bir işin aynısını Müslüman (!) yaptığında niçin küfür olmasın?

Öyleyse şöyle bir düşünelim, acaba bu ülkede “Batılılaşma”, bir başka deyişle “inkar ve nankörleşme”, başka bir deyişle “Yahudileşme” süreci, ne zaman nerede ve nasıl başlar, nerde biter?

Ne dersiniz, İslam ahkamını kalben tasdik edip fakat yapmamak (fısk, günah) ile kalben reddederek yapmamak arasındaki günah ve inkar farkını acaba iyi anlayabiliyor muyuz?

Batılılaşmanın tabii sonucu olarak İslam Kanunlarını iptal edip yerine batının laik kanunlarını almak, Allah’ın mutlak iradesinin tecellisi İslam yerine demokrasilerin yegane dayanağı olan insanın mutlak iradesini koymak, neyi neticelendirir?

Bütün bunlar kutsal kitabımız Kur'an’da, kurtarıcı ve yol gösterici kitabımız Kur'an’da olanca açıklığı ile açıklanmıştır, belirtilmiştir.

İyi ama o kitap dikkatlice okunmadan ve üstünde cidden çalışmadan tam ve doğru biçimde anlaşılamaz ki! Peki, onu ciddiyetle okuyup anlamaya çalışan Müslümanlar nerede?

Şüphesiz ki Kur'an, fırından hemen yeni çıkmış ekmek misali şimdi indirilmiş gibi taze ve canlıdır, hala üstünde buğusu tütmektedir ve biz imanımızı kurtarmak ve hayatımızı anlamlandırmak için ona muhtacız.

Birileri, “ben de Müslümanım” dediği halde bu yazdıklarımıza kızıyorsa, bilsin ki kendilerini cehennemden kurtarmak için didinip duruyoruz, bize kızacak yerde teşekkür etmeli asıl. Oysa biz teşekkür bile beklemeden diyoruz ki:

“Kalplerimiz hala kilitlenmedi ise, buyurun Kur’an-ı Kerimi’i okuyup anlamaya, yaşamaya ve yaşatmaya…”




Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi