Engin Ardıç

Engin Ardıç

İroni nedir?

İroni nedir?

Bir şeyi, alaycı bir tavırla tabii, "söylemek istediğinin tam tersini söyleyerek" ifade etmektir. Bir söz sanatıdır.
Örneğin, "Kılıçdaroğlu ne büyük bir muhalefet lideri" derseniz, ironi yapmış olursunuz...
Fakat, ironinin yerini bulabilmesi, yaptığınız esprinin geçmesi için "muhatapta asgari bir zekâ seviyesi" aranır elbette...
Aksi takdirde, karşınızdaki, söylediğinizi "düz" algılayacaktır. Size düşmanlığı da varsa, yukarıdaki örnekten gidelim, "işte bak, Kılıçdaroğlu'nun büyüklüğünü kendisi de kabul etti" diyecektir. Bunu da size karşı kullanmaya kalkacaktır.
Başıma çok geldi de oradan biliyorum. Ara sıra "ben cahil bir adamım, anlamam bu işlerden" diye dalgamı geçerim, sazan gibi atlarlar, "gördünüz mü, itiraf etti!"
Bir de okurda "empatiyi algılayabilme yeteneği" aranır tabii. Kendini bir an için karşı tarafın yerine koyabilme, zıt görüşleri de karşı bakış açısından görmeye çalışma... Yani, "amigo basın Şafak Pavey'i 'hem özürlü hem CHP'li' olduğu için çok sever" cümlesini okuduğun zaman "yazar Pavey'e hakaret ediyor" diye zıplamayacaksın, "yazar, katılmadığı görüşteki kişilerin bakış açılarına gitmiş, oradan söylüyor, onların meseleye böyle baktıklarını iddia ediyor, birazdan kendi açısına dönecek, kendi düşüncesi bu değil" diye düşüneceksin. Ama bunun için önce yazardan nefret etmemen şarttır. Bir de, aptal olmaman. Elbette, bir sözün "tırnak içinde tekrar tırnakla" yazıldığı zaman bununla ne yapılmak istendiğini algılayabilecek kadar da temel eğitim...
Kimi zaman ironinin aptallar tarafından da anlaşılabilmesi ve başını derde sokmamak için cümlenin sonuna ayraç içinde bir ünlem işareti konur. Yani şu: (!)... Fakat o zaman da esprinin tadı kaçar. "Espri yaptık ha, yanlış anlamayın" diye bağırmanın keyfi yoktur. Bir şeyi insanların kafasına vura vura anlatmak yazarlıkta pek makbul bir teknik değildir.
Aptal dedim de... Bir konuda yanılmışım, okurlarımdan özür diliyorum. Bana nefret kusanların "aptal" oldukları için yazılarımı yanlış anladıklarını sanıyordum... Sonra uyandım: Çoğu domuz gibi anlıyor anlamasına da, özellikle çarpıtıyor.
Başka bir taktikleri de, fikir mücadelesine giremeyince, gagalamak için "açık kollamaktır"...
Dilinizin sürçmesini beklerler.
Açık bulamayınca da, kendileri yaratırlar! "Cımbızla laf çekmek" bu yollardan biridir.
Şimdi ben buraya şöyle bir cümle kursam: "Kahrolsun 'yaşasın PKK' diyenler!"
O iki kelimeyi cımbızla çekip hemen savcılığa koşacak kaç namussuz vardır, bilir misiniz? Tahmininizden fazla.
Birtakım taş kafalar ve kötü niyetliler yüzünden, Türk basını günden güne "ironi yapılamaz" hale geliyor ki, bu gidiş iyi değildir. (Hrant Dink'i böyle öldürdüler.) Seçim kazanamayanların yaratmaya çalıştıkları "tedhiş ortamı" bu yola döküldü, çünkü yumurta kafa göz yarmıyor, lekesi de yıkayınca çıkıyor.
Son günlerde (ve daha önceleri de) bu köşede tartışma konusu yaratmış bazı ironi örneklerini ve yapılan saldırıları bu açıdan değerlendiriniz. Aleyhimde "tezvirat" yapan bazı Internet sitelerini de ciddiye almayınız.
Bunlardan birisinde bana "köpek" demişlerdi, mahkemeye verdim, garez oldular, şimdi yiyecekleri cezanın sıkıntısıyla bilinçli ve sistemli olarak pislik yapıyorlar. Bir başkasında da, iki genç arkadaş "kendilerine tıklattırmak" için malzeme ve bahane arıyor.
Ne diyelim, tıklayanları bol olsun.
Erguncuğum, sen de bu gazetenin yöneticilerine vurmak için beni kullanmaya çalışma lütfen. Kuyruk acını kendi kendine dindir, ben ağrı kesici değilim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi