Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Örnek bir gençlik yetiştirmek

Örnek bir gençlik yetiştirmek

YURT dışında yaşayan bir hocamız, yaşadığı bir anektodu bizlerle paylaşmıştı. Hocanın ifadelerine göre, Amerikalı bir genç, Türk bir arkadaşı vasıtasıyla ülkemizi ziyaret eder. Ziyareti sırasında ezan sesinden çok etkilenir ve Müslüman olur. Müslüman olduktan sonra hayatı tamamen değişen genç, eski arkadaşlarıyla pek görüşmez olur. Kendisini Türkiye ile tanıştıran arkadaşı bundan çok rahatsız olur ve gencin babasına gider. "Bu arkadaş Müslüman oldu, ben de müslümanım ama modern bir insanım. İçkimi de içerim, eğlenirim de. Ama o aşırıya kaçanlardan oldu. Arkadaşın durumuna çok üzülüyorum" der. Gencin babası başını kaldırır ve " o dediğin ne ise oğlum o hayat üzere yaşasın, ondan vazgeçmesin. Çünkü bu çocuk o dediğin şeye geçtikten sonra, iyi bir insan oldu. Artık sarhoş olup bizimle kavga etmiyor, insanlara yardım ediyor, yardım kuruluşlarında gönülle olarak çalışıyor, bize iyi davranıyor, yardımcı oluyor..." der. Bu olayı ilk dinlediğimde, Müslümanların sadece sözel olarak değil yaşantısal olarak da tebliğ yaptıklarını fakat bu konunun pek dikkate alınmadığını düşünmüştüm...

Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde dindar gençlik yetiştirme söylemi gündemin önemli konularından biri oldu. Olaya farklı boyutlardan bakan siyasi ve sosyal çevreler meseleyi enine boyuna tartıştılar. Toplumun hemen her kesimi sanki yeni bir şey duymuşçasına olayı irdelemeye çalıştılar. Oysa Rahmetli hocamızın ilk söylemi, "Önce Ahlak ve Maneviyat"tı. Bu söylemi yıllardan beri ifade eden ve toplumda milli ve manevi olarak yetişmiş bir gençlik hedefleyen hocamız geride bıraktığı bu mirasıyla dindar gençliğe ışık tutuyor.

Ne yazık ki toplumun geneline bakıldığında gençlerin durumu pek de iç açıcı değil. Bilindiği üzere gençlik dönemi, duyguların yoğun yaşandığı bir dönemdir ve bu dönem gençler her türlü taşkınlığa eğilimli hale gelebiliyorlar. Dış dünyada ise, sürekli onların duygularını kışkırtan, tetikleyen bir medya var. Aile medya ve nefsi arasında sıkışıp kalan genç, çoğu zaman nefsinin gör dediği yerden görüyor ve aileden uzaklaşıyor.

Zinaya teşvik eden unsurların artması, bağımlılık maddelerinin ilkoluka kadar inmesi, eşcinselliğin yaygınlaşması, ahlak dışı ilişkilerin sıradanlaşması ve her türlü ahlaki yozlaşmalar gençleri fazlasıyla etkiliyor. Bunda, görsel ve yazılı medyadaki kirlenmenin büyük etkisi var. Öncelikle bu yayınlara verilen destek kesilmeli ve medya alanında yeni bir düzenlemeye gidilmelidir. Gençleri tahakküm altına alan bu yayınlar, onların manevi dünyalarını dejenere diyor.

Dindar bir gençliğin yetişmesi için medyada ve okullarda yeni bir düzenleme yapılması ve önce ahlak ve maneviyat diyebilen bir gençliğin yetiştirilmesi gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi