Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Bu parayla neler yapılır neler…

Bu parayla neler yapılır neler…

Çalışarak namusuyla alın teriyle para kazanıp birikim yapmak, servet edinmek günah da değil suç da değil ayıp da değil. Bilakis, maddi açıdan güçlü olmak ve bu gücü güzel işlerde kullanmak teşvik edilegelmiştir. Ancak servet sahiplerinin hayattaki tek amaçlarının bu serveti olabildiğine büyütmek olması, çevrelerine duyarsız kalması hoş bir durum değil.

Meşhur hikayedir, Fatih Sultan Mehmet bir sabah kılık değiştirip esnafı teftişe çıkar. Dükkanını yeni açmış satıcıdan birkaç şey ister. Dükkan sahibi istediklerinin bir kısmını verdikten sonra kalanlarını yandaki komşudan almasını ister. Fatih, aynı malların onda da olduğunu, neden komşu dükkandan alması gerektiğini sorunca satıcı, “ben siftahımı yaptım beyim, komşum yapmadı” der.

Şimdi doğruluğuna inanmakta güçlük çektiğimiz buna benzer ne yaşanmışlıklarla dolu bir geçmişimiz var. Bunların en tazesi geçenlerde vefat eden (Karaköy) Güllüoğlu Baklavaları’nın kurucusu merhum Mustafa Güllü’ye ait. Bir röportajında şöyle diyordu merhum: “Biz ince düşünen bir nesiliz. Bir dükkan açarken, yakında Seyidoğlu, Hacıbozanoğlu ya da bir başka baklavacı var mı? Ben açarsam onun işini bozar mıyım?’ diye düşünürüz. Bizim esnaflık ahlakımız böyle. Şimdi duyuyorum oğlum Faruk dükkan açmış oradaki filanca zarar etmiş. Bu beni çok üzüyor. Bana deseler ki ’tamam şube açmayacağız’ o zaman dünyanın en mutlu insanı olurum. Şubeleşen oğullarıma diyorum ki, her yere Güllüoğlu açıyorsunuz, başkalarının ekmeğine mani olmak var mı? Öteki baklavacılar ne olacak? Böyle büyümeye son verin”

Bunları bana hatırlatan ne, neden anlatıyorum... Geçenlerde Forbes dergisi Türkiye’nin en zengin 100 kişisinin servetini açıkladı. Bu 100 kişinin nakit birikimleri, şirket hisseleri, gayrimenkulleri ve sanat eserleri gibi edindikleri servetlerinin toplamı en kötümser hesaplamalarla 170 milyar TL’yi aşıyor. Her yıl başında büyük ikramiye ile, ki bu yıl 40 milyon TL idi, neler neler yapılabileceği ballandırıla ballandırıla anlatılır ama bırakın her zenginin zekat vermesini, sadece bu en zengin 100 kişinin servetlerinin zekatıyla neler yapılabileceği konuşulmaz. Tamamının zekat kapsamında olduğunu düşündüğüm bu servetin kırkta biri, yani yüzde iki buçuğu 4,2 milyar TL yapıyor.

Bu parayla, 4 milyar TL ile, neler yapılmaz neler. Yılbaşı ikramiyesiyle şunlar yapılır bunlar yapılır gibi uzun bir listeye hacet yok, sadece bir iki şey: Kredi ve Yurtlar Kurumu yıllık 250 bin öğrenciye toplam 526 milyon TL nakit para, burs veriyor. 600 bin öğrenciye yılda 1,3 milyar TL öğrenim kredisi veriyor. 500 bin öğrenciye 250 milyon TL harç kredisi veriyor. Öğrencilere verilen kredilerin bursların toplamı ancak bu paranın yarısı kadar ediyor. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının sağlık yardımları, özürlülere yapılan yardımlar, gıda yardımları, aşevi giderleri, öğrencilere verilen ücretsiz kitap bedelleri.. hepsinin toplamı 1 milyar 100 milyon TL para harcandı tüm bunlara. Bizim 4 milyarın sadece çeyreği yani. Ben 'neler yapılabilir'i burada kesiyorum, listeyi uzatmak size kalmış..

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mal mülk zenginlik arttıkça artıyor. Servet düşmanı değiliz tabi ki. Ancak ‘Gariban insanların içler acısı hallerinde neden iyileşme olmuyor’’ sorusunun cevabı için tartışmamız gerekiyor. Devletin yapacakları, yapması gerekenler bir yana; fert bazında servet sahiplerimizin de bu konuda yapabileceği hiç mi bir şeyler yok?. . Her gelen nesil paylaşmak ve yardımlaşmak konusunda bir önceki nesili aratıyor. Yapacağını el altından yapan duyarlı servet sahiplerine ise ne mutlu..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Deniz Arşivi