M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Bu Devlet Batar Diyen Çıkmış mıydı?

Bu Devlet Batar Diyen Çıkmış mıydı?

1910'da bir Osmanlı gazetecisi, "Bu gidişle bu devlet kısa zamanda batar..." diyen bir makale yazmış mıdır acaba?

1910'da Devlet-i Aliyyenin batacağına dair çok alametler vardı ama gören olmamıştı.

Şimdi 2012... Türkiye fitne ve fesat tayfunları içinde sarsılıyor. Kanalizasyonlar taşmış, etrafı pislik götürüyor.

İç barış berhava olmuş... Sosyal mutabakat yok... Tek bir millet, tek bir halk yok, irili ufaklı halklar var.

Müslümanlar Ümmet olmaktan çıkmış, sürü haline düşmüş.

Gelir dağılımında korkunç bir adaletsizlik.

Her taraf okul, üniversite dolu, küçük büyük öğrenci sayısı 20 milyona yaklaşıyor ve bunca eğitim içinde halk 1928'den önce yayınlanmış Türkçe kitapları okuyamıyor.

Akıllara durgunluk veren maddî kalkınmanın, gökdelenlerin, otoyolların, hızlı trenlerin, uçakların, barajların yanında sefalet, yoksulluk, maddî sıkıntı diz boyu. Bunun yanında bir de, nadir istisnalar dışında zenginleri de pençesine almış kültür ve ahlak sefaleti.

Bina ve zina yükselişte... Bütün dinlerde büyük günah, bütün erdemli sistemlerde suç olan zina bizde artık suç değil.

Kokuşma, soygun, talan... Nepotizm, ihalelere fesat karıştırma, rüşvet, avanta, haram yeme, kirli ve kara servetler, o biçim komisyonlar...

Bedevî kültürü... Çözülen toplum... Kendisini ayakta tutan eğerleri yitiren toplum...

Entrika entrika entrika...

Makyavel...

Papa 6'ncı Aleksandr Borjiya...

Türkiye'yi ayakta tutacak birinci güç olan dinin sömürülmesi...

Ufak büyük birbirinden kopuk binlerce tarikat, cemaat, hizip, grup, fırka...

Her sabah on binlerce camiden ezanlar okunur, cemaat yok.

Ramazan gelir, feryatlar duyulur: "İslam'da teravih namazı yok!.."

Birtakım reformcular haykırır: Kader yok... Şefaat yok... Kabirde sorgu sual yok...

Müslümanlar param parça.

Eski mücahitlerin çoğu müteahhit olmuş.

Bütün değerler ayağa düşmüş.

Hadîsleri ve Sünneti inkar edenler bile var.

"Allah gerçek bir Janus'tur" diyen İranlı sosyologu birileri baş tacı eder, alkışlar.

Ehl-i Sünnet Müslümlanları... İslamcılar... Reformcular... Sarıklı Farmasonların etbaı... Müslümanın Kemalisti bile var...

Şeyh çok, derviş yok.

Kirli güç savaşları...

Müslüman kesim içinde cirit atan CIA ve MOSSAD ajanları... Sürüyle casus ve provokatör...

Lebaleb dolu uçaklar peşpeşe kalkar lüks umre seyahatleri... Mankenler bile gider umreye...

Zamzam Tower'in 25'inci katından seyr ettik Kabe'yi yukarıdan... Hah hah hah... Dan dan dan...

Mülkün temeli adalet dimdik ayakta.

Anayasada eşitlik yazar.

Egemenlik kayıtsız şartsız ulusunmuş.

Cumhuriyetin ana temeli erdemmiş.

Savaş tamtamları gölgesinde yurtta sulh cihanda sulh neşideleri.

Her yer Sezar'ın heykelleri, büstleri, maskları, portreleri ile dolu.

Ave Sezar!

Şimdi altın ve gümüş tedavülde değil... Gelsin Dolarlar, Eurolar...

Yek milyon, du milyon, se milyon... Hezar ahsente ey düzd-i maharet-aver...

Bunca serveti nereden buldun?.. Hışşt o ne biçim laf... Alçak münafık, bir daha duyarsam bu sözü ağzına biber ekerim ha!..

Gülenlerin kahkahalarına ağlayanların ah u eninleri, hıçkırıkları karışır...

Sanemler serteser tunç, bakar korkunç korkunç...

Yer bütün bu koşuşturmaları, hengameyi sessizce seyr eder. Sonra deprenir ansızın yeter artık yahu der.

Bir sarsıntı olur ki, sormayın.

Depremden sonra bütün bu fitne ve fesatlar biter mi?

Hiç biter mi, ölmeyenler kaldıkları yerden devam eder.

Önce deprem yağması, sonra yağma-yı âmmm!.. Rant rant rant yağması...

* (İkinci yazı)

İmanlı Ölen Kurtulur

Öteki dünyaya hüsn-i hâtime ile giden, yani ömrü ölümüne iman ile bitişen kimse cennetliktir.

Allahü Teala onun günahlarını, kusurlarını afvederse doğrudan cennete koyar.

Adaleti ile bir miktar cezalandırmak isterse, cezasını çektikten sonra cennete koyar.

Her hâl ü kârda sahih ve geçerli bir iman ile ölen kimse ebedî (devamlı) olarak cehennemde kalmaz.

Müşrik ve kafir olarak ölenler ebedî azaba duçar olur.

Yukarıdaki izahatın ışığında bir insan için en önemli şey iman sahibi olmak ve bu imanla ölmektir.

Akıllı, firasetli, bilge insanın aklı fikri iman ve hüsn-i hâtime olmalıdır.

Allah'ın bir kuluna iman vermesi, o kul için, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha kıymetlidir.

İmana zarar veren şeyler nelerdir:

1. Hem Allah'a iman ettim demek, hem de onu kemal sıfatlarla sıfatlamamak ve noksan sıfatlardan tenzih etmemek.

2. Kur'ana iman ettim deyip, o mukaddes Kitabullahın yap dediklerini yapmamak, yapma dediklerini yapmak.

3. Hem Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) iman ettim deyip, hem de onun emirlerini, öğütlerini tutmamak, Sünnetine yapışmamak.

4. Hiç ölmeyecekmiş gibi hep dünya için çalışmak, âhireti düşünmemek.

5. Beş vakit namazı terk edip çeşit çeşit şehvetlere tâbi olmak. (Para, başkanlık, mal, zenginlik, lüks, aşırı tüketim, israf, gösteriş, gurur, kibir, nefsaniyet, cinsel şehvet, ün ve alkış şehveti...vs...)

6. Nefs-i emmâre derekesinde kalmak.

7. İman, İslam, Kur'an, Şeriat, Ümmet düşmanı kâfirleri sevmek, onları dost ve veli edinmek, onlarla işbirliği yapmak.

8. Allah'ın inzal etmiş ve Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) Ümmetine tebliğ etmiş olduğu İslam'ı beğenmeyip; onun yerine yeni, değişik, reforme edilmiş, ılımlı veya light hale getirilmiş, sulandırılmış, fıkıhsız ve şeriatsız, din düşmanı kafirlerin istediği şekle sokulmuş bir İslam türetmeye çalışmak.

9. Kur'anı rey, heva ve sırf akıl ile yorumlamak; ehliyeti ve icazeti olmadığı halde Kitabullahı tefsire yeltenmek.

10. Dini ve Kur'anı ticarete, bezirganlığa alet etmek, din ve inanç sömürüsü yaparak zengin olmak.

Bu dünya hayatında en fazla değer verilecek şey imandır.

Ehl-i Sünnet dairesi içindeki İslamî hizipler, fırkalar, cemaatler, gruplar elbirliği ile en uygun, en etkili şekilde iman hizmetleri yapmalıdır.

İman hizmetlerini ikinci plana atıp, onun yerine militanlık ve holiganlık yapmak akıl kârı değildir.

Kur'an ve Sünnet ana caddesinde bulunmak şartıyla meşreb farklılığı önemli değildir.

Bütün Müslümanların Hanefî veya Mâlikî, Nakşî veya Kadirî, şu veya bu meşrebten olması gerekli değildir. Ehl-i Sünnet dairesi içindeki olumlu meşreb farklılıkları zenginliktir ve geniş bir rahmettir.

Her mü'min Müslümandır ama her Müslüman görünen (kalbinde sahih iman yoksa) mü'min değildir.

Bir insana yapılacak en büyük hizmet ve yardım, onun mü'min olması için çalışmaktır.

İlmi ve ehliyeti olmayanlar bunu hâl ile yaparlar, yani onlara bakan, onlarda İslam'ın nurunu ve ışıltılarını görür.

Bugün bazı bâtıl dinlerin mensupları, yüz küsur ayrı lisanda kendi inanç sistemlerini anlatan ve tanıtan kitaplar hazırlayıp bunları yüz milyonlarca adet basıp dağıtırken; Müslümanların sahih iman, gerçek din için onlar kadar çalışmaması büyük bir eksiklik ve ayıptır.

İslam, iman, Kur'an, Sünnet, Şeriat için gereği gibi, etkili ve en uygun şekilde çalışan bütün İslamî cemaatlere, tarikatlara, gruplara en derin, en samimî hürmetlerimi ve selamlarımı nâçizâne arz ederim. Mensuplarının, büyük küçük ellerinden öperim. Bendenize hayır dua ederlerse çok bahtiyar olurum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi