Faruk Köse

Faruk Köse

Nil’in güvenli ülkesi Sudan

Nil’in güvenli ülkesi Sudan

Müslümanlar “İslam’a göre haber siyaseti nasıl olur?”u ihmal ettikleri, hatta hesaba bile katmadıkları içindir ki, “ilgi” ve “bilgi” kaynakları değişmiş, Müslüman kardeşine karşı bile “emperyalist küfür güçleri”nin gösterdiği pencereden bakar olmuş.

Oysa Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler, eğer bir fasık size bir haber getirirse onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz” (Hucurat/6) buyurur. Böylece değil küfür cephesinin Müslümanlar hakkında yaydığı düşmanca propagandalara dayanan haberin, Müslüman olup da günahkâr olanın getirdiği bir haberin bile araştırılmasını emreder.

Peki, şöyle bir göz atalım halimize... Acaba öyle mi yapıyoruz? Haber kaynaklarımızı bir kontrol edelim bakalım, dünyadaki gelişmelere ilişkin haberleri nereden, kimlerden alıyoruz? “Bizim Müslümanlar”ın sahibi ya da yöneticisi olduğu gazeteler, dergiler, TV’ler, radyolar, haber ajansları ya da portalları, acaba yaptıkları yayınlara ilişkin bilgilendirmeyi nerelerden alıyor? Hadi alıyor, acaba aldıklarını araştırıp doğruluğunu ya da yanlışlığını soruşturuyor mu? Üstelik, dünyanın çeşitli yerlerindeki Müslümanlar hakkında ise bu haberler, bunların daha bir dikkatlice süzgeçten geçirilmesi, ayet-i kerimede beyan buyurulduğu üzere, “cehalet sonucu bir Müslüman kavme kötülük etmemek için” daha da elzem olmaz mı?

Mesela bugün Özbekistan, dünyanın gelmiş geçmiş en katı, en zalim diktatörlüklerinden biri. Namaz kılıyor diye insanların ceza aldığı, canından olduğu bir ülke; yaşanan zulmü kelimelerle ifade etmek güç. Ama ajanslarda Özbek diktatör hakkında tek satır bile aleyhte yazı göremezsiniz. Niye? Çünkü ABD’nin Asya üzerinde yürüttüğü emperyalist politikalar için bir üs olma işlevini görüyor da onun için. Ama, mesela Suriye’nin başındaki diktatör “kötü”dür; çünkü ABD’nin Ortadoğu politikasının önündeki büyük engel İran’ı yalnız bırakmak için Suriye’nin kontrol altına alınması lazımdır. Gerçekten de Suriye’de zalim bir diktatörlük var; ama hiç değilse medreseler açık, millet dini eğitimlerini olsun tamamlıyor, hatta dünyanın çeşitli ülkelerinden bile dini tedrisat için öğrenci alıyor. Özbekistan’da ise belli bir yaş grubuna namaz bile yasak. Peki, öyleyse niye Suriye “kötü” de, Özbekistan “cici”? Çünkü emperyalist küfür güçleri öyle istiyor... Sanıyor musunuz ki Suriye halkını bir zalimden kurtarmak için ilgi gösteriyorlar? O zaman Özbekistan halkının başındaki zalimi niye besliyorlar?

Müslümanlar haber kaynaklarını iyi seçmeli, her habere inanmamalı. İvedilikle de kendi haber kaynaklarını kurmalı. Bu çok elzem ve mühim bir mesele.

Nitekim, Batılı haber kaynakları tarafından dünyaya zalim ve cani bir diktatör olarak tanıtılan bir başka ülke lideri daha var; Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir. Ne deniyor? Yıllardır Güney Sudan’daki Hıristiyan Afrikalıları katletmiştir, şimdi de Darfur’daki Müslüman Afrikalıları katlediyordur. Ülkesini diktatörlükle yöneten bir zalimdir. Böyle tanıtmıyorlar mı? Hakkında uluslararası yakalama kararı da çıkarmadılar mı?

Peki, bir zalimin, caninin, diktatörün ülkesi nasıl olur? İşte Suriye, işte Özbekistan, işte daha düne kadar görüyorduk; Mısır, Libya, Tunus vs. Bu ülkeler sizce güvenli ülkeler mi? Bunlar gibi Sudan’ın da güvensiz bir ülke olması lazım, değil mi?

Ülkemize bakalım. Güneydoğu merkezli bir terör hareketinden dolayı güvenlik sorunu sadece Güneydoğu’da mı? Başkent Ankara çok mu güvenli; bombalar patlamıyor mu, insanlar ölmüyor mu, kavgalar, cinayetler, hırsızlıklar yok mu, suçlar almış başını gitmiyor mu? Güneydoğu güvensiz de Ankara güvenli mi? Mesela, Cumhurbaşkanı’nın oğlu yanında koruması olmadan sokakta tek başına dolaşabilir mi? Bir üst düzey bürokratın bile korunmaya ihtiyacı var, değil mi?

Şimdi Sudan’a dönelim. Güneyinde Türkiye büyüklüğünde bir toprak parçasını kaybetmiş ve halen de yer yer savaş hali var. Batısında Darfur bölgesinde, yine Batı emperyalizminin bir parçalama taktiği olarak ayrılıkçı hareket var ve savaş devam ediyor. Sudan Devlet Başkanı ise Darfur’da katliam yapmakla suçlanan bir “diktatör” olarak tanıtılıyor. Böyle bir “diktatör”ün ülkesinin diğer yerleri de, mesela başkenti de güvensiz olması lazım. Peki, ben size Sudan’da insanların hiç döğüşmediklerini söylesem inanır mısınız? Siz inanmayadurun, ben daha ötesinde bir şey söyleyeceğim şimdi.

Sudan’da bir Türk yatırımcının işyerini ziyaret ettim. Talebimiz üzerine Sudan Cumhurbaşkanı’nın yeğeni geldi. Yeğeni dediysem, aynı zamanda evlatlığı. Devlet Başkanı ile aynı konutta kalıyorlar ve o konutun idarecisi. Devlet Başkanı’na en yakın kişi o. Yanında hiç koruma yok. Beni aldı arabasına, trafikte diğer sürücülerden arada sırada fırça yiyerek şoförlüğümü yaptı ve Devlet Başkanı’nın Basın Müşavirliğine götürdü. Yollar kapatılıp onun için özel geçiş sağlanmadı. Herkes gibi bir sürücüydü işte. Basın Müşavirliğinin kapısında tek bir güvenlik görevlisi yoktu. Anlatılanlara göre de el-Beşir, çoğu zaman yalnız, sadece şoförü ile seyahat ediyor, yanında eskort olmadan sosyal etkinliklere katılıyormuş. Daha neler, neler. Teferruatı sizlerle sonra paylaşacağım inşaallah.

İşte, Sudan gibi güvenli bir ülkeyi güneyinden ve batısından bölmeye çalışan Batı emperyalizmi, halkı tarafından çok sevilen Devlet Başkanı’nı da zalim bir diktatör olarak tanıtıyor bize. Ama yalan söylüyorlar. Çünkü ben gördüm ki, Sudan güvenli bir ülke ve başka bir örneği olduğunu da sanmıyorum.

Sizce, ülkesini bu kadar güvenli hale getiren biri, zalim ve cani bir diktatör olabilir mi?






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi