Rahim Er

Rahim Er

Hilyeler ve fermanlar

Hilyeler ve fermanlar

Akmerkez’de bir sergi var ki görülmesi şart olan bir üstün güzellik. Mehmet Çebi adlı o koleksiyoncu her kim ise kendisini kalbden tebrik ediyoruz. Ne kadirbilir insanmış ki şâhâne Hilye-i Şerîfler ve yine şâhâne fermanlar toplamış. Onların maddi değeri olamaz. Ancak izâfî kıymetleriyle bakıldığında bir-iki fabrika kuracak servet, bu koleksiyona harcanmış denebilir.
Hem eserler birinci sınıf, hem sergi birinci sınıf.
Hilye-i şerîfler, 40’lı yaşlardaki hattatların eseri.
Fermanlar ise tarihî...
Fermanlar, değişik Padişahların tuğrasını taşımakta.
Sergi kataloğu bile bir sanat kitabı olmuş. Kataloğun takdim yazısı Zeynep H. Akdilli Oral’a ait. O takdimdeki bir cümle vurdu beni. Diyor ki ‘Hat eserleri, hilyeler ve fermanlar...kalemin alınteridir...’
Mehmet Sabrioğlu ise ‘Aşkı Nebi Sanat Olunca’ başlığıyla nefîs bir makale kaleme almış. Zaten ‘Aşkı nebi sanat olunca’ diye bir cümle terennümü kısmet olduktan sonra başka bir söze de gerek yokmuş ama yazar, yine de cömert davranmış ve bir derin tefekkür yolculuğunu okuyanlarla paylaşmış.
Hilye nedir?
Hilye, Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- aşkla tutuşmuş duyguların yüklendiği kelimelerle tasvir edilmesidir. Tahayyüle zemin hazırlayan bu tasvir, umumiyetle amca oğulları, damatları ve dâvâ arkadaşları, İslâm’ın ilklerinden ilmin ve gönlün kesişme noktası Hazreti Ali’nin nakline dayanır. Hilye-i şerîf, ilk defa 17. yy’da hattın pîri Hâfız Osman tarafından şekillendirilmiştir...
Fermanlarsa Padişahın iş emridir.
Mürekkebinden, yazı nev’îne kadar bambaşka bir temaşa ziyafetidir. Halbuki ‘Medine-i Münevvere feraşet hizmetleriyle vazifeli Karamanî Mehmed bin İbrahim’in vefat etmesi sebebiyle bu hizmetin Zeyneb Hanıma verilmesine’ gibi bir emirnamedir. Bir tayin ve nakil yazısı bile devletin ihtişamına bir belge mahiyetindedir.
Ortada ‘temsilde tasarruf olmaz’ diyen bir medeniyet algısı vardır.
Bu sergide, Resulullah aşkı ve Osmanlı muhabbeti, nurlu ay hüzmeleri gibi insana rehber olup estetiğin şâhikasına varmakta.
Güzelliği yaşamak, bir haldir. Tıpkı sohbet gibi o lezzetin nakli mümkün olmaz. Şu satırlar ilm’el yakînden kırıntılar olsun. Ayn’el yakîn için, o derunî zevk iklîmini teneffüs için lütfen ‘Hüsn-ü Hat Sergisi’ Mehmet Çebi Koleksiyonundan Seçme Eserler’i ziyaret etmeyi ihmal etmeyiniz. Hele Sabancı Müzesindeki Rembrand resim sergisine kapıda kuyruklar oluşturarak gider de dedelerinizin mirasını görmezden gelir, bir an’aneyi zarafetle devam ettiren yeni neslin çalışmalarını umursamazsanız bu doğru olmaz. Doğrusu her iki serginin de görülmesidir.
Çeyrek asır evvel, Atlı Köşk’ün müze yapılmasını yazmış büyük ihtimalle kendisine de söylemiştik. Zira, o merhum da çok hüsnü hat toplamıştı. Bu fikir gerçekleşti. SSM’de de gayet iyi işletiliyor. Şimdi sayın Mehmet Çebi’ye de aynısını diyoruz:
- Acilen Hüsn-ü Hat Müzesi kurmalısınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi