Fehmi Koru

Fehmi Koru

Devrim Meclisi böyle olur

Devrim Meclisi böyle olur

TUNUS- Her rejimin bir meclisi oluyor; Burgiba ve Bin Ali dönemlerinde de milletvekili sıfatlı birileri bu koltuklarda oturuyor olmalı. Ancak Tunus’un Ulusal Kurucu Meclisi’nin üyeleri tavırlarıyla hepimizi muazzam etkiledi.



Devrim meclisi böyle oluyor demek ki...



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de manzaradan etkilenmiş. “Toplum neyse meclisi de o oluyor; liderleri gibi milletvekillerinin de samimi insanlar oldukları her hallerinden belli” dedi konuşması sonrasındaki sohbette.



Sadece kendilerini övücü sözlerini alkışlamadılar Cumhurbaşkanı Gül’ün, yol gösterici, istikamet çizici cümlelerini de beğendiklerini alkışlayarak belli ettiler. Erkek ile kadın sayısı neredeyse birbirine denk, her eğilimin temsil edildiği bir meclis bu; konuşmanın bir noktasında coşarak hep birlikte marş da söylediler.



Meclis’in çoğunluğu En-Nahda milletvekillerinden oluşuyor, ama oturtulduğum koltuğun hemen yanındaki sıralarda Komünist ve Sosyal Demokrat partilerin milletvekilleri vardı; ilki üç, diğeri iki milletvekili çıkarmayı başarmış 117 partinin çekiştiği seçimlerde... Geniş koalisyon içinde yer alan partilerden öğretmen kökenli bir kadın milletvekili, “Başörtünüz geçmişte sorun olmadı mı?” sorusuna, “Olmaz olur mu?” cevabını verdi.



Otobüse binmesine bile izin verilmiyormuş başörtülü kadınların, bir ara tâcizler yaygınlaşınca sokağa çıkamaz olmuşlar... Şimdi yasak yok, sorun da yok; Meclis’te olduğu gibi sokakta da başı açık – başı kapalı dolaşıyor Tunuslu kadın ve ülkesinin geleceğinde rol oynuyor.



Üniversiteyi basan bir grup Tunus bayrağını yakıp simsiyah bir bayrak dikti diye Meclis eylemi protesto için bayraklarla donanmıştı. Tunus bayrağı uzaktan bakıldığında ay yıldızı ve kırmızı-beyaz renkleriyle Türk bayrağını andırıyor. Cumhurbaşkanı Gül, “Ne zaman görsem, kendi bayrağımı görmüş gibi heyecanlanırım” cümlesini sarf ettiğinde Tunus Meclisi’nin manzarası görmeye değer bir hal aldı.



Sohbet sırasında, Gül, üniversite eyleminden yola çıkarak “Aşırılar hiçbir zaman çoğunluğa ulaşamaz, en fazla da dindarlara zarar verir, onların hayatlarını zehir eder, görüşlerini yaymalarına engel olur, Müslümanlığı aşırılar temsil etmeye başlayınca hep onların yaptıkları konuşulur olur” dedi.



Her seviyeden Tunuslular Türkiye’den ‘örnek’ veya ‘esin kaynağı’ olarak söz etmekten geri durmuyor. Ancak bölgedeki diğer ülkelere örnek, esas Tunus olabilir; tabii burada gördüğümüz başarı demokrasinin yerleşmesiyle ekonomik sıkıntıları da büyük oranda giderirse... Tunus’ta başlayan Rashid Ghannoushi’nin En-Nahda Partisi öncülüğündeki dönüşüm bu sebeple önemli.



Ghannushi ‘Müslüman Kardeşler’ çizgisinde bir siyaset adamı; onun yönlendirmesiyle gerçekleşenler çizgisi hakkında yıllar boyu yazılıp söylenenleri yalanlıyor. Aşırılıktan uzak, her eğilimi kapsayan, yasakçılığa karşı bir anlayış hakim Tunus’ta ve bunun mimarı da o.

Le Temps gazetesinde bir Tunuslu aydın “Türkiye gibi olmak istiyoruz; fazla işgüzarlığa ne hacet, anayasalarını alalım, tercüme edip aynen benimseyelim” diye yazmış. Cumhurbaşkanı Gül, “Hoş, ama bizim hâlâ anayasa yazamadığımızı bilmediği anlaşılıyor” dedi gülerek...

Meclis’e bir de bu gözle baktım: Tunus anayasası bizimkinden önce hazırlanabilir...



Tunus Devrimi’nin babası: ‘Türkiye ilham kaynağı’



Rashid Ghannushi En-Nahda hareketinin lideri ve ‘Arap Baharı’ ile başlayan yeni sürecin de en önemli ismi. Kurduğu parti bugün Tunus’ta iktidarda, ama Ghannushi kendi isteğiyle hiçbir resmi görev üstlenmedi. Sebebi mi?



“Siyaseti çok iyi yapan kardeşlerimiz var” diyor Ghannushi: “Benim uğraştığım fikrî konuları, araştırmaları yapacak çok insan yok. Ömrümün kalan bölümünü yazarak geçireceğim. Siyasetçi olsaydım kitaplarım yalnızca Tunus içinde kalırdı. Halbuki Türkçe’de yedi kitabım yayınlandı. Farsça’da, Urduca’da, Kürtçe’de de yayınlandı. Fikir sahası bana daha cazip geliyor.”



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le baş başa konuşurken, “Arap baharının Türkiye’de yaşanan tecrübenin bir uzantısı olduğunu” söylemiş. Bir dediği de şu: “Türkiye İslâm’ı terörizm algısından kurtaran önemli bir tecrübedir...”



Türkiye tecrübesinden yararlandığı kendisiyle yaptığımız sohbette söylediklerinden de anlaşılıyor.

Demokrasiye geçiş sürecinde en dikenli konunun “Sistemi ve özgürlükleri polis copu kullanmadan geliştirmek” olduğunu vurguluyor. “Peki devletin rejimi ne olacak?” sorusuna verdiği cevap da önemli: “Elbette her devlet uyruklarının dinine saygılı olmalıdır. Müslümanların yaşadığı ülkelerde İslâm’a, Hıristiyanların yaşadığı ülkelerde onların dinine... Her şey şeriatta yer almaz. Pek çok şey aklımıza bırakılmıştır. Önemli olan adaletin tatbikidir. Allah, peygamberleri adalet için göndermiştir.”



Burada aşırı eylemleriyle gündemi işgal eden ‘Selefiler’ adlı bir grup var. Onlara bile fazla haşin davranılmasına karşı Ghannushi: “Onlar oğullarımız ve kardeşimizdir, çoğu iyi insandır. Onlara karşı sindirme yerine diyalog ve ikna yolunu seçiyoruz. Fakat düşünce alanını aşarlarsa, herkes gibi onlara da kanunlar uygulanır.”



Yabancı basında çıkan Beşşar Esad’ın Tunus’a sığınması ihtimaline, Ghannushi, “Bir diktatörden yeni kurtulduk, ikincisine ihtiyacımız yok” cevabını verdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi