Aziz Üstel

Aziz Üstel

Kerkük ile Musul padişah mülküdür!

Kerkük ile Musul padişah mülküdür!

Daha Sultan II. Abdülhamid Osmanlı tahtına oturmadan yirmi yıl önce, yani 1857’de Galiçya’da petrol çıkınca, leş kargalarından farksız Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarında her türlü rezilliğe soyundu! Ve Abdülhamid Han tahta çıktığında istihbaratçılar hepten kıyasıya bir savaşa tutuşmuştu! Abdülhamid tahta oturur oturmaz, İngilizler Adana-Mersin Demiryolu imtiyazını aldılar. Ama sultan, durumu dengelemek için Almanlara Bağdat Demiryolu imtiyazını verdi. Sultan Abdulaziz’den bu yana Mezopotamya havzasında bütün imtiyazları ele geçirmek isteyen İngiliz destekli petrolcüler, Abdülhamid’in oyununa geldi böylece.

Almanlarla 1886’da yapılan Bağdat Demiryolu Anlaşması üzerine İngiliz, Fransız, Rus istihbaratçılar bölgede siyasi bunalımlar yaratıp birbiri ardına pis tezgahlara soyunarak Osmanlı’yı canından bezdirmek için her türlü yola başvurunca sultan asıl amacın petrollere el koymak olduğunu anladı tabi! Ve 1890 yılında hemen bir İrade-i Seniye çıkararak petrol bölgelerini Memalik-i Şahane yani Padişah Mülkü olarak ilan etti. Böylece petrol bölgesini güvenceye alıyordu. Ancak petrol şirketleri “padişaha gerekli dersi vermeye” kararlıydı. Durup dururken, Bosna-Hersek’ten Yemen’e kadar Osmanlı Topraklarında ulusçuluk kavgaları başladı. Aslında Osmanlı topraklarında ulusçuluk hareketlerini başlatan ve yabancı istihbarat birimleriyle her türlü işbirliğine giren, Fransa’da üstlenmiş Jön Türk tayfasıydı. Yani Türk’tü bu adamlar ve kendi devletlerini parçalamak için petrolcüler ve casuslarla el ele vermişlerdi! Bu arada, petrol tutkusuyla gözü dönmüş İngilizler İstanbul’a yeni bir büyükelçi yolladı. Shell Petrol Şirketi’nin başındaki Deterding’in has adamı Sir Philip Currie, İstanbul’a gelir gelmez padişahı sıkıştırmaya başladı. Almanlar boş durur mu? Onlar da Kayzer’in yakın adamı, istihbarat uzmanı, casusların ağa babası Von Wahgenheim’ı İstanbul’a büyükelçi olarak atadı! Padişah iki yandan da baskı altına alınmıştı. Abdülhamid Han, İngilizlere yüz vermedi, onlar da petrol imtiyazını alamayınca Akabe Körfezi’ne çıkarma yaptı, sudan bir bahaneyle. Abdülhamid, bunun üzerine müthiş bir hamle yaparak Almanların imtiyazlarını arttırdı, Hicaz Demiryolunu onlara verdi. Ve Alman donanması Akabe’ye dümen kırdı o saat! Bunu gören İngilizler hemen işgali kaldırdı. Ama Abdülhamid satranç tahtasının başından kalkmaya hazır değildi henüz. İngilizlerin Mısır konusunda taraf olmayacakların yolunda yazılı güvence istedi ve aldı Londra’dan!

O sırada, Almanlar lafı eveleyip gevelemeden, Musul petrollerini açıkça istedi Abdülhamid’den. Padişah, Büyükelçi Wahgenheim’a kapıyı gösterince, askeri eğitim ve devlet düzeni konusunda Prusya hayranı, Enver Paşa’ya yöneldi Almanlar. Fransızların yönlendirdiği Jön Türk hareketi böylece İttihat ve Terakki’ye dönüşerek Berlin’in denetimine girdi. Enver ve arkadaşları artık İstanbul’u değil Berlin’i dinliyorlardı! Sonra mı ne oldu? Biliyorsun ne olduğunu. Almanların yetiştirdiği en büyük devlet adamı Bismarck’ın deyişiyle “dünyadaki bütün siyasi zekanın yüzde doksan beşine sahip olan Abdülhamid Han” tahttan indirildi, Osmanlı İmparatorluğu onun bunun elinde un-ufak oldu; petroller de sonunda 500 bin İngiliz altınına elimizden uçtu gitti. Şimdi sen istersen, hala Abdülhamid’e Kızıl Sultan diye hakaret et, Jön Türk’leri, İttihatçıları özgürlük kahramanları olarak alkışlamayı sürdür canım kardeşim! Ama güneşin balçıkla sıvanamayacağını da unutma!

(Kaynak: Türkiye’de İstihbarat Savaşları ve MİT—Erdal Şimşek—Destek Yayınları— Meraklısına not: Bu kitabı okumanızı özellikle öneririm.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi