Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Yarışma için eşyalarını satan kadın

Yarışma için eşyalarını satan kadın

Bir hanım kardeşim, görsel ve sanal medya üzerinden insanlara tüketim odaklı bir yaşam tarzı sürekli olarak telkin edildiğinden bahisle izlediği bir programda şahit olduğu bir olayı aktarmıştı:

"Fatma Hanım, insanlarımızı televizyon öyle bir yönlendiriyor ki, birkaç ay önceydi, kız kardeşimi ziyarete gitmiştim. Televizyon açıktı, ekranda hanımları, nasıl giyinecekleri konusunda yönlendiren bir yarışma programı vardı. İnanın bir kadın evinin eşyalarını satmış ve kendisine giysi alıp yarışmaya katılmış. Daha sonra da kocasıyla arası açılmış ve boşanmışlar. Belki sıra dışı bir örnek ama artık buna benzer programlar çoğaldıkça sonu facia ve hayal kırıklıklarıyla sonuçlanan maceralara sürüklenen bir kitle giderek çoğalıyor..." Adı ve misyonu ne olursa olsun sonunda kazanma tutkusu ve kolay sonuç elde etme umudu yarışma programlarının cazibesini gittikçe arttırıyor. Bu halde yaşlı, genç, yoksul, zengin, eğitimli, eğitimsiz demeden her kesimi etkiliyor. Yarışmalara ilgi büyük, özellikle gençler ve hanımlar üzerinden yürütülen bu tür programlar vasıtası ile insanlar televizyona çıkmanın çeşitli avantajlarının olabileceğine inanıyorlar. Ancak buradan verilen mesajlar bilinçaltımıza tüketim odaklı edilgen bir şahsiyeti ve fütursuzca bir yaşam tarzını pompalayıp, işledikçe işliyor. Batının terk etmeye çalışıp kurtulamadığı ailesiz, yalnız bireyler toplumuna ve sınırsız, bencil bir yaşam tarzına doğru sürükleniyoruz. Şu an itibariyle toplumumuzun tüm kesimlerinin sosyal ve ekonomik yaşam tarzını derinlemesine kritik etmeye ihtiyacımız var:

1- Yarışmalarda vaat edilen ödül insanları kolay yoldan para kazanmaya teşvik ediyor. Emekliliğine kadar bir ev dahi alamayan insanlar burada kendilerini göstermeye ve kestirmeden mal mülk sahibi olmaya yöneliyorlar. Nedeni pek ala ortada. Topumun bir parçası olmayıp lüks ve şatafat içinde yüzen elit bir kesim var ama doğrudan kazançları aidiyet kültürü yaşamadıkları bu toplumun ümit ve beklentileri, değer yargıları üzerine kurulu.

2- İnsanlarımız ekranlarda görünmenin, popüler insanlarla karşılaşmanın ve ekrandan yakınlarına selam göndermenin bir sınıfsal yırtınmadan ayrıcalık kazanmaya doğru bir " sükse-gösteriş" olduğunu düşünüyorlar.

3- Ekranlar insanlarımızı dünyevi bir ihtiras ve gösteriş yarışına sürüklemekle kalmıyor; bu yarışı kazanabilmek için tüm şahsi kişilik onurlarını bir rekabet arenasında sahaya sürüp zedeliyorlar.

4- Fiziksel görüntüleri ve giysileriyle ekranlarda yarışan hanımlar, yine kapitalist kadın modeline uygun olarak emek, bilgi, şahsi-ahlaki özelliklerinden ziyade; doğuştan getirdikleri avantajlarını yada mensubu oldukları yakın çevreden katıp getirdikleri maddi ve manevi narsist eğilimleri ekrana taşıyorlar.

5- Yarışmalar hayatın anlamını kavrayamayan ve bir boşluk içinde yaşayan insanları geçici olarak eğlendiriyor. Bütün bunlar yarışmaların kaybettirdiği değerlerimiz. Bütün bunları söyledikten sonra, yarışmada ödül alan kişiler kazançlarının mı yoksa kaybettiklerinin mi daha fazla olduğunu bir kez daha düşünsünler ve buna göre karar versinler..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi