Fehmi Koru

Fehmi Koru

Merak bu ya...

Merak bu ya...

Bütün gazetelerde yayımlandığı, televizyonlarda da duyurulduğu için okumuş veya işitmiş olmalısınız: Milli İstihbarat Teşkilâtı (MİT) ile Emniyet Genel Müdürlüğü ortak bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada iki kurum arasındaki işbirliği ve bilgi paylaşımının sürdüğü, ilişkilerin bundan sonra da kararlılıkla devam edeceği belirtildi.



İlk bakışta malumun ilâmı sayılabilecek bir açıklama...



Devletin iki istihbarat biriminin daha önce ‘ortak açıklama’ yaptığını hatırlamıyorum. Bu ilki bir gazete haberine borçluyuz. Habere göre, birimlerden birinin başında bulunan kişi, “KCK operasyonlarıyla ilgili artık bize bilgi vermiyorsunuz” siteminde bulunmuş; diğerinin başındaki kişi de, “Vermeyiz, çünkü örgütün beynine girdik” demiş... Açıklamayla yalanlanan haber bu.



Rahatladık; istihbaratçıların kavgası hiçbir ülkede pek özlenecek bir şey değildir çünkü...



Onların kavgası bitti, ama gazeteler ve gazeteciler arasında onların etkisiyle başlamış olan kavga şiddeti hergün artarak devam ediyor. Bir yanında ‘MİTçi’ gazeteler ve gazeteciler var, bir yanında da ‘Emniyetçi’ gazeteler ve gazeteciler bu kavganın... Gazete sayfalarında, sütunlarda başlayan sataşmalar sosyal medyaya da sıçramış görünüyor.



Medya patronlarının geçmiş günahlarını sayarken istihbarat örgütleriyle kabul edilebilirin ötesinde kurulan ilişkiye temas etmelerinden de biliyoruz: Bizim medya bu konuda sabıkalıdır.



Vaktiyle önemli bir gazetenin yayın yönetmeni MİT’ten kendilerine servis edilen fotoğrafları yayınlarken bunun hep yapıldığını söylemişti: İstihbarat örgütleri bizde ‘büyük kardeşe büyük, küçük kardeşe küçük pay’ ilkesiyle çalışırmış...



Fotoğrafları, servis eden istihbarat örgütünün istediği şekilde yayınlamayınca, hemen ertesi gün, aynı örgütün bir başka gazete aracılığıyla ve yine fotoğraf eşliğinde tekzibini yemişti o genel yayın yönetmeni...



Aynı gazetenin daha sonraki yayın yönetmeni de, istihbaratla bağlantılı olduğunu öğrendiği muhabirlerin işine son verdikleri için istihbarat örgütlerinin tacizine uğradığını yazdı. Onun görevine son verdiği ‘gazeteciler’ Mehmet Eymür tarafından kaleme alındığı bilinen, 1987’de Başbakan Turgut Özal’a sunulmuş ‘1. MİT Raporu’nda isimleriyle anılır.



Konu bir kez açıldı mı, pek de pir ü pak olmayan medyamızın bu konudaki sabıka sicilinden verilecek örnek çoktur.



Yine de eski dönemler ile şimdi arasında belirgin bir fark var: Patronların, yayın yönetmenlerinin ikrarı ve itiraflarla varlıkları kesinleşen istihbarat örgütleriyle içli dışlı gazeteciler bu özelliklerinin bilinmesini istemez, deşifre olduklarında da utanırlardı; şimdi ise aralarından işi iftihar vesilesi saymaya kadar vardıranlar çıkabiliyor. Eskiden meslek örgütleri de biraz daha hassastı sanki; şimdilerde herkesin gözü önünde cereyan eden medyadaki istihbaratçı savaşı sessizlikle karşılanıyor.



Ergenekon savcısının son hamlesiyle MİT ile Emniyet (veya bir kısım Emniyetçi) arasında çekişme yaşandığı ortaya çıkmıştı; iki kurumun ortak basın açıklaması, bir bakıma, kurumsal kavganın bittiğinin de ilânı sayılabilir. Onların sonunda uzlaşması, bunu bir açıklamayla kamuoyuyla paylaşması, acaba medyadaki ‘MİTçi’ ve ‘Emniyetçi’ unsurların da baltalarını gömmelerini getirir mi?

Benimki de merak işte...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi