Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hızır Hoca’nın katilinden haber var mı?

Hızır Hoca’nın katilinden haber var mı?

Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.
Elbette Hrant cinayetinin arkasındaki güçler ortaya çıkartılmalı.
Hızır hocanın da..
Elbette Nedim Şener ve arkadaşlarına da haksızlık yapılmamalı, ama Salih Mirzabeyoğlu’na da.. Cübbeli Ahmet ya da Metin Kaplan için de aynı adaleti istememiz gerek..
Geçen gün dindar insanlar Hrant için Adalet istediler.. Bir karşılık beklentisi olarak değil, ama hak mücadelesinin yaygınlaşması adına ben “öteki” arkadaşlardan Hızır hoca, Metin Kaplan, Salih Mirzabeyoğlu için adalet destek bekliyorum.. Kuşkusuz haksızlığa uğrayan kişiler sadece bunlar değil.. İsterse Ergenekoncular, Balyozcular olsun. Herkes için adalet.. Balyoz davasında beni vurmak için görevlendirildiği iddia edilen astsubaya da haksızlık yapılmasın..
Celladımızın bile hakkını savunmayı içimize sindiremedikçe, gerçek bir adalet savunucusu olamayız.
İslamın temel kurallarına göre bir kavme olan (kişi ya da topluluğa) olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.
Sivas’ta öldürülenler için istediğimizi, Başbağlar’da öldürülenler için de istemeliyiz..
Eğer bu işlerde bir tarafı savunurken öteki tarafın haklarına duyarsız kalıyorsanız, kendinize bir bakmanız gerekir..
Olması gereken, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı çıkmaktır. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa!
Dürüst insanlarsak, saf bir yürekle hakikatin peşine düşmemiz gerekir..
“Gaffar Okan’ı kim öldürdü” sorusunun cevabı bile taşları yerinden oynatmaya yeter..
Göreceksiniz gün gelecek, Sivas davası yeniden görülecek. O işin arkasından dış güçler de çıkacak, içerideki derin yapılar da. Zaman aşımı fazla bir şey ifade etmez. Bu iş de bir darbe planının parçasıydı aslında..
Sivas’ın üç kurbanı var: O gün orada öldürülenler, ki kimisi dışarıda infaz edilip içeriye öyle taşınmıştır. Bu cinayetin sorumlusu diye gidilip evinden iş yerinden alınıp içeri tıkılanlar ve Başbağlar’da öldürülen insanlar..
Aslında cinayeti işleyenler bu oyunun 2. Perdesi olarak, bir kısım insanları öldürmek yerine içeri tıkmayı tercih etmişlerdir. Seyfi amca bu işleri bilir. Başbağlar katillerini karakoldan sertbet bırakan CHP’liler de. Erdal İnönü de o gün gerçeği kurdu dili tutuldu ve ardından siyaseti fiilen bıraktı..
O günün valisi de bilir bu işleri, MİT Başkanı da, Jandarması da Askeri de. Ama kimse konuşamaz. Korku dağları tutmuştur. Bu iş herkesin bildiği bir sırdır bu gün..
Son günlerde Balyoz ve Ergenekon sanıklarından ilginç mektuplar alıyorum. Herkes iddianamenin düzmece olduğunu, böyle bir şey olmadığını söylüyor.. Bu işin içinde olmayanlar olabilir elbette, ya da bilmeyenler de. Ama bu ülkede ilk kez darbe teşebbüsü olmuyor. 28 Şubat gibi yakın tarihte yaşadığımız bir tecrübe var. 41 yıllık gazetecilik hayatımda yaşadığım bir rüya-kabus değildi herhalde.. Herkesin bildiği şeyleri bu insanlar bilmiyor olamaz. Ya da “ol mahiler ki, derya içeredirde deryayı bilmezler” sözü bu kişiler için de gerçek olabilir.
Bilmek istemeyince bilmediğini sanıyor demek ki insanlar.. Kendilerinin bile inanmadıkları iddialara başkalarını inandırmaları çok kolay olmasa gerek.
Kuşkusuz iddianamede usulsüzlükler, eksiklikler ve yanlışlıklar, tutarsızlıklar olabilir, bir suçun isbatlanmaması suçun olmadığı anlamına gelmez..
Hem bunlar hakkında bu kadar ayrıntılı bilgilere sahip bir organizasyon sözkonusu ise, bunlar bütün gerçekleri maniple ederek, bunları askeri birliklerin özel odalarına yerleştirebiliyorlarsa, burada çok tehlikeli bir başka iş var demektir ki, bu da şuyuu vukuundan beter bir iddiadır..
Bir de merak ediyorum, o yalan, bu yalan, o telefon konuşmaları da mı yalan.
Yok canım..
Gerçek herkes için en iyi olanıdır.. Eğer gerçekler gün yüzüne çıkmadan bu işlerin üstü örtülmeye kalkılırsa, bu adamlar dışarı çıkınca birbirlerinin peşine düşerler. Bu işler daha da içinden çıkılmaz bir hal alır..
Şu nokta da önemli. Sadece “control dışı unsurlar” değil, bu cinayet şebekesinin “uygunadım” militanları da yargı önünde hesap vermelidir. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK dünyasındaki aktörleri de.. İşte o zaman Sivas’ın, Başbağlar’ın, Hızır Hoca’nın katillerinin arkasındaki karanlık yüzü de tanımış oluruz..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi