Bu takımı kim durdurabilir?

Bu takımı kim durdurabilir?

Hayır ne Almanlar, ne İspanyollar ve Ruslar; belki İrlandalılar durdurabilir, ama 'içimizdeki' İrlandalılar. Mustafa Denizli yıllar önce aynayı kendimize tutup, içimizdekileri gösterince yadırgamıştık bu sözlerini. Kanıksadık giderek...

Kendi kalemize gol atmayı, kendi oyuncumuzu sakatlayıp kötürüm bırakmayı, seyircimizi sıradayağından geçirmeyi, sevinirken başka sevinenleri kurşunlamayı marifet bildik... Hayır, futboldan söz etmiyorum sadece, ama futbol anlatıyor meramımızı. Kendi kendini yok etmeye çalışan bir akıl tutulması bizimkisi. Milli Takım büyük bir iş çıkardı kuşkusuz. İlk dörde girerek Avrupa'nın devlerini geride bıraktı. Bunu yaparken sıkıntı da verdi, keyif de.

Gerçekte bu ülke sadece futbolda değil her alanda Avrupa liginin ilk dördüne girer, hatta final de oynar. Ah bir izin verseler; yabancılar değil, içimizde bizi düşman belleyenler bir insafa, izana gelseler, rahat bıraksalar kendi insanlarını... öğrencisi, işadamı, siyasetçisi, akademisyeni 'gerçek oyunlarını' sergileyebilseler sahada, birileri oyunun kurallarını değiştirmeye kalkışmasa, süngüsünü sahaya doğrultmasa, hakeme şike yapmasa... Bütün bu 'engellemelere' rağmen rahmetli özal'ın sık kullandığı ifadesiyle Türkiye 'çağ atladı'. 'Avrupa'nın hasta adamı' bugün Avrupa'nın yükselen yıldızı ekonomisiyle, insan potansiyeliyle ve işte futboluyla. Hâlâ bu ülkeyi 1919 koşullarında sananlar fena yanılıyor.. Ama bırakın çağ atlamayı, çağı anlayamayanlar da eksik değil. Ne yapalım, onlar da 'yaya kaldı'. Biz ve de dünya jet hızıyla giderken 'yaya kalanlar'ın 'dur' komutuna neden uyalım?

Dünya ile rekabet eden, kazanmayı öğrenen, başarıyı tadan bir Türkiye hâlâ vatandaşlarını fişleyen, seçimleri geçersiz saymaya kalkan, hukuku iğfal edenlere teslim olmayacak.Hep yabancıları suçladık, düşman belledik; hep onlar önümüzü tıkadı, ülkeye musallat oldu sandık. Oysa Mustafa Denizli yıllar önce bir İrlanda maçı öncesi teşhisi koymuştu; içimizdeki İrlandalılara dikkat...

Demokrasi yeniden kurulurken, Türkiye cazibe merkezi olurken, vatandaş son otuz-kırk yıldır belini büken enflasyondan kurtulmaya başlarken içimizdeki İrlandalılar boş durmuyorlar. Başarmasından korkuyorlar halkın. Müreffeh, özgür ve özgüvenli bir halka kendilerini 'vasi' ilan edip iktidarlarına devam edemeyeceklerini biliyorlar. Bu nedenle çomak sokuyorlar halkın başarısına, barışına, özgürlüğüne...

Milli Takım bu ülkenin bir prototipi. Mücadeleyi hiç bırakmadı ve bırakmayacak. Ne yedikleri goller durdurdu onları, ne sakatlıklar. Bu takımın milleti de hiç farklı değil; darbelerle, zorla elindekiler alınmaya çalışıldığında da pes etmedi, hayatın devam ettiğini, bir gün 'rövanş' maçına çıkılacağını hiç aklından çıkarmadılar. Uzatmalara sarksa da maç, almayı başardılar.İçimizeki İrlandalılar bu takıma, bu millete gol attık diye sevinmesin. Alimallah Hırvatistan'ın durumuna düşerler. 27 Nisan bidirisi ne goldü değil mi? Hele 367 icadı? Ne sevinmiştiniz değil mi? Cumhurbaşkanı'nı Meclis değil biz seçeriz dediniz, bunun için hukuku da feda ettiniz, ama ne oldu? Millet bu işi de ukdesine aldı.

Yani, maç bitmiyor, bitmeyecek. Hayat gibi... Milletin 90+2'lerinden, 120+2'lerinden korkun. Bugün milli maç heyecanıyla birleşenler dün olduğu gibi yarın da daha çok demokrasi için kenetlenecek... Yaklaşık iki milyon vatandaşın oyunu almış bir siyasi partiye 'terörist' demeyin, seçmenin yarısının desteğini bulmuş bir partiye 'irticacı' yaftası yapıştırmayın, demokrat aydınları 'TSK karşıtı' olarak niteleyerek operasyonlar yapmaya kalkışmayın. Millilerimiz gibi işinizi yapın, alkışlasın sizi millet.





Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi