Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yılın haberi

Yılın haberi

Olay askeri mahkemede geçiyor.. 20 yıllık bir yargı sürecinden söz ediyoruz.. O günlerde herkesi izleyen, dinleyen, fişleyen TSK; daha önce ülkücü olduğu için hapse giren, ardından PKK’lı olduğu öne sürülen bir kişiyi aşçıbaşı yapıyor.. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının siyanürlü kahveyle zehirlenmesi planı ile ilgili olarak o kişi tutuklanıyor ve askeri mahkeme bu olayı 20 yılda çözemiyor.. O yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan, bu da mı yalan?..

İster inanın ister inanmayın; “suikastçı önce ülkücü daha sonra PKK’lı olmuş..”

Haberi hatırlatalım isterseniz: 1991’de, Doğan Güreş ile komutanlara siyanürlü kahveyi hazırlayan er Mustafa Akın’ın çok sayıda sabıkası çıkmıştı. 1991 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu, 1. Ordu Komutanı İ. Hakkı Karadayı ve 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Hikmet Köksal, denetimde bulunma maksadıyla gittikleri İstanbul’daki 26. Zırhlı Birlikler Tugay Komutanlığı’nda uğradıkları siyanürlü suikast girişimiyle ilgili askerî mahkeme 20 yıl sürdü. Ancak, askerî mahkemede açılan davada suikastın PKK’lı olduğu iddia edilen garson erler Mustafa Akın ve Mehmet Saka tarafından gerçekleştirildiği bilgisinin ötesine geçilemedi. Geçtiğimiz ay, özel yetkili mahkemeye devredilen dosyadaki belgelere göre; sanıklardan Mustafa Akın, 1993 yılında bir çatışmada öldürüldü. İyi, böylece birinden kurtulmuş oldular.. Mehmet Saka hakkında ise, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından en son 26 Ocak 2012 tarihinde yakalama kararı çıkarıldı. İnşallah onu da öldürmezler.. Ya da kaçırmazlar..

Dosyadaki belgelere göre; her iki sanık da 26. Zırhlı Birlikler Tugay Komutanı Tuğgeneral Habil Küçük’ün özel aşçısıydı. Gazinoda hem sivil aşçı hem de başka aşçılar olmasına rağmen, paşalara yemek ve kahve hazırlamaları için özel olarak görevlendirilmişlerdi. Suikastçı garsonlardan Mustafa Akın’ın özellikleri ise oldukça dikkat çekici. Çünkü paşalara yemek hazırlamak için özel olarak görevlendirilen Akın, çok sayıda sabıkası olan eski bir mahkûmdu. 1962 Kahramanmaraş Pazarcık doğumlu olan Akın, paşalara yönelik suikast girişimi sırasında 29 yaşındaydı. 9 yıl hapis yattıktan sonra silah altına alınmıştı. Dosyada Akın’ın o dönemde işlediği suçları itiraf ettiğine ilişkin 16 Haziran 1981 tarihli bir ifadesi de yer alıyor. Akın, söz konusu ifadesinde bu eylemleri Ülkücü Gençlik Derneği üyesi arkadaşları ile yaptığını savunuyor ve şöyle diyor: “Caddebostan’da bulunan Maksim Gazinosu soygun olayı, Maksim Gazinosu’nun Taksim’de bulunan yazıhanesinde iki ayrı sefer soygun olayı ile gazinoların sahibi Sacit Aslan’ın meskenindeki teşebbüste kalan soygun olayı, Matild Manukyan’ın meskenindeki silahlı soygun olayı ve bilahare fidye alma işlerinin gerek fiilen ve gerekse olayın tertipleyici olarak katılıp bu olayların içinde bizzat bulunarak, her olayda hisse aldım.” Peki ülkücü Mustafa Akın, daha sonra nasıl PKK’lı oldu? Mustafa Akın, 1981 yılında yakalandıktan sonra bu suçlardan ceza aldı. Uzun süre hapis yattıktan sonra tahliye olduğunda da askerliğini yapmak üzere silah altına alındı. Ancak, Akın bu kadar kabarık sabıkasına rağmen askerliğini yaptığı 26. Zırhlı Birlikler Tugay Komutanlığı’nda komutanın özel aşçısı olarak görevlendirildi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve komuta kademesi, birliği ziyaret ettiğinde de özel aşçı olarak görev başındaydı. Gençliğinde Ülkücü Gençlik Derneği ile birlikte faaliyet gösterdiği iddia edilen birinin sonradan nasıl PKK’lı olduğu ise aydınlatılamadı.

Kamhi suikastına da ecinniler karışmıştı biliyorsunuz..

Aslında bu çocuklar da kurban..

Bu olaylar, 2003 darbe planlarının yapıldığı zamanda da birilerinin bilgisi altındaydı ve bu ülkede bu işler hep böyle oluyordu zaten..

Neyse ki, bu dosya askeri mahkemeden alınmış, özel yetkili mahkemeye intikal ettirilmiş de bunları öğreniyoruz.. Özal suikastı soruşturması yeniden açılırsa, bu işin ucunun yine aynı adrese çıktığını göreceğiz.. Bu işi Uğur Tönik’e sormak lazım.. Özal da biliyordu bu işi kimin yaptırdığını..

Bitlis Paşa ile ilgili soruşturma yeniden açılırsa, oradan da yine aynı adrese çıkılacaktır.

Cem Ersever olayı da öyle.. Yeşil’in izini sürün, yine aynı adrese çıkarsınız..

Sivas’ın, Başbağlar’ın izini sürün, farklı bir adrese çıkmayacaksınız..

Hele Muhsin Yazıcıoğlu suikastı davası bir açılsın..

O zaman Ergenekoncular, Balyozcular, KCK’lılar niye direniyorlar ki?.. Birinden kurtulsalar, bir başka yerden yine içeri alınacaklar. Çünkü bütün yollar aynı adrese çıkıyor.. Susmamaları gerektiği zaman konuştular, konuşmaları gereken yerde susuyorlar.. İnkâr ediyorlar ve suçluyorlar.. Akıllarınca böyle yaparak kurtulacaklarını sanıyorlar..

Evet, evet! Bana göre bu haber yılın haberi.. Ülkücülükten PKK militanlığına bir askerin, komutanlarına karşı suikast hikâyesini anlatan bu haber, bütün ezberleri bozacak nitelikte..

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi