Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Medya, vaktiyle kimlerle düşüp kalktı?

Medya, vaktiyle kimlerle düşüp kalktı?

Kayseri'de bir esnaf lokantası... Bir müşteri gelmiş; Selâmün Aleyküm, Aleyküm Selâm...

Mis gibi dumanı tüten çorbadan istemiş.

Karnı aç, fazla parası yok ya da harcamak istemiyor.

Çorbayı içmiş ama yanında tükettiği ekmek hayli fazla.

Yarım kaşık çorbadan alıyor, beraberinde iki lokma ekmek yiyor.

Doyduktan sonra kalkıp kasaya yaklaşmış, hesabı verecek.

Lokantacı en az onun kadar uyanık.

"İçtiğin çorba ikramımız olsun" demiş, "yediğin ekmeklerin parasını versen yeter."

* * *

Şu günlerde 28 Şubat ve 12 Eylül davaları görülürken, yargıçlar Kayserili lokantacı gibi davransa, hiç fena olmaz.

İçtikleri ne varsa ikram sayılsın...

Yedikleri nanelerin hesabını versinler yeter.

* * *

Kanlı kansız, canlı cansız, modern veya postmodern her ne tür olursa olsun, darbeler mutlaka medya desteğine ihtiyaç duyar.

Baştan beri öyle olagelmiştir.

Eski darbeler zamanında, ilk olarak radyo evi basılırdı.

Sonra tek kanallı televizyon merkezi olan TRT...

Ardından kanallar çoğaldı.

Her birine bizzat baskı yaparak kontrol altına almak yerine, 28 Şubat'ta olduğu gibi brifing vererek, andıçlar yayınlayarak istediklerini yaptırma yoluna gitti darbeciler.

Gazeteler ve televizyonlar aldıkları dersleri lâyıkıyla ezber ettiler.

Halkı yönlendirme ve kamuoyu oluşturma görevini o bilinçle yerine getirdiler.

* * *

Haklarını yemeyelim, çok da başarılı oldular.

Bazıları kendini görevine o kadar kaptırdı ki...

"28 Şubat'ta düğmeye ben bastım" diyen medyatörler oldu.

İsmi "Lâzım" değil, bir yandan ekranda ana haber sunan, bir yandan gazetelerde köşe yazan muhteremin biri öyle söyleyince, ertesi gün bendeniz şunu yazmıştım:

"Yanılıyorsun, sen düğmesin, sana bastılar."

* * *

28 Şubat gözaltıları başlayınca, hemen endişeli sorular zuhur etti.

Soruşturmada yeni dalgalar olacak mı, ne şekilde ilerleyecek ve genişleyecek, iş intikam alma hüviyetine bürünecek mi türünden sorular.

Medya, siyaset, sermaye gibi alanlarda ne ölçüde ilişki kurulacağı merak konusu oldu.

İsveç'ten bir arkadaş, "Aman operasyonlar medyaya uğramasın, sembolik olsun" şeklinde medya camiasında beliren endişeli telaşı, biraz ironik bulduğunu bildirdi.

"Yazından bunu anladım. Doğru mu anlamışım?" diye soruyor.

Öyle hakikaten, hiç yanlışı yok; tam da anladığı gibi.

* * *

Kayseri ile başladık, Erzurum fıkrasıyla bitirelim.

Ki bu medyanın durumuna açıklık getirmiş olsun.

Bir Erzurumlu lokantaya gider. Girişte bir papağan "Hoş geldin Erzurumlu" diye seslenir.

Bunu duyunca Dadaş pek duygulanır ve lokantacıya "Bunu bana sat" diye tutturur.

Lokantacı "Bunu satamam ama istersen yumurtasından verebilirim" der.

Yumurtaları alıp giden Dadaş, bir süre sonra kuluçkadan üç farklı yavrunun çıktığını görür.

Bir kumru, bir güvercin, bir karga.

Aradan zaman geçer, Erzurumlu'nun yolu aynı lokantaya düşer.

Girerken papağan seslenir: "Aptal Erzurumlu geldi..."

Bizimki kuşun kulağına eğilir ve şöyle söyler: "Benim aptal olduğumu tek sen biliyorsun ama senin kimlerle düşüp kalktığını bütün Erzurum öğrendi."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi