Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Madem yüreğiniz var...

Madem yüreğiniz var...

Bugüne kadar hiç karşılaşmadık. Bir iki kez telefonda konuştuk. Bir iki kez de, ortak dostumuz (sevgili Süleyman Yağız) aracılığıyla selamlaştık. Daha doğrusu, birbirimize selam yolladık.

Hepsi bu...

Fakat, iyi bir adam Zeki Sezer.

İyiliği, temizliği ve katışıksızlığından...

Ben seviyorum.

Bir kısım DSP’li, ‘Karaoğlan’a karşılık ‘Sarıoğlan’ önerisini ortaya atmış, dünyalar tatlısı Zeki Bey’den çok işlevli bir ‘Janus’ çıkarmaya heveslenmişti ama, Zeki Bey’in o taraklarda bezi olmadı hiç...

Devraldığı ‘emaneti’ canı pahasına koruyan, ailenin en sadık, en temiz, hatta en saf müntesibi kalmaya karar verdi.

Bunu söylerken, yetenek ve kavrayış sorununu dışarıda bırakmıyorum tabii.

Benzerleri arasından öne çıkamamasının nedeni, Zeki Bey’deki ‘yetenek ve kavrayış eksikliği’dir bence. Başka da bir şey değildir.

Neyse...

Sözü, önceki gün Mersin’de yaptığı konuşmaya getirmek istiyorum.

Mersin’e neden gitti, o ‘şeyleri’ neden konuştu, konuşmasa olmaz mıydı, memleket bunun eksikliğini hisseder miydi, bilmiyorum ama, söyledikleri ‘ilginç ötesi’ydi ve tabir-i amiyane ile insanda ‘öp babanın elini’ duygusu uyandırıyordu.

Konu şu:

Galiba ‘aile partisi’ DSP’de bir karışıklık olmuş. Rahşan Hanım kendisini dışlanmış hissetmiş. Bazıları bunun sorumlusu olarak Zeki Bey’i göstermiş. Zeki Bey de, ‘dışlayan unsur’ olmadığını anlatmak için Mersin’de partililerle bir araya gelmiş.

İyi yapmış da, konuşmanın bir ‘konteksi’ olmaz mı?

Konteksini bilmeyen bir siyasetçi nasıl seçim kazanacak, nasıl memleket yönetecek?

Şu sözler bizatihi Zeki Bey marifetidir: ‘Şunu herkes bilsin ki, Rahşan Ecevit, Bülent Ecevit’in emanetidir. Oyunlara gelmeden, sonuna kadar ona sahip çıkacağız. Bülent Ecevit bizim gururumuz. Onunla çalışmanın ve ondan el almanın kıvancını ömrüm boyunca taşıyacağım. 2002’de iç ve dış güçler partimizi ikiye bölüp AK Parti’yi başımıza musallat etti. Şimdi bu beladan kurtulma zamanı geldi.’

Demek istiyor ki, ‘Rahşan Hanım canımız ciğerimizdir. Dış güçler AK Parti belasını başımıza musallat ettiği için bugün iktidarda değiliz. Dış güçlerin başımıza musallat ettiği belayı şimdi iç güçler halledecek, böylece DSP’ye iktidar yolu açılacaktır.’

Ben Zeki Bey’in yerinde olsam, başımızdaki belanın defedilmesini ‘iç güçlere’ ihale etmezdim.

Kendim halletmeye bakardım.

Bunun için de seçim kazanmaya çalışırdım.

Mesela, konuşmasının bir yerinde şöyle demiş: ‘Söyleyecek sözü olmayan, ülkede hayata geçirecek projesi olmayan, kaba kuvvetle siyaset yapmaya çalışır. Bizim projemiz var, felsefemiz var, yüreğimiz var. Biz, böyle siyaset yapıyoruz.’’

E, biz de bunu merak ediyoruz işte.

Nedir projeniz?

Hangi iyileştirmeleri öngörüyorsunuz?

İş ve istihdam sorunlarını nasıl çözeceksiniz?

Temel hak ve özgürlükler konusunda hangi bilmediğimiz ‘açılımlar’da bulunacaksınız?

Madem felsefeniz ve yüreğiniz var...

Felsefeniz ve yüreğiniz, örneğin, ‘Ergenekon’ örgütü, darbe girişimleri, 367 saçmalığı, ‘Cumhuriyet gazetesi’nin bahçesinde patlatılan ‘dost bombalar’, yargı müdahalesi, ‘Eylem Planı’ konusunda ne diyor?

Siz de, yoksa, refikiniz CHP gibi, ‘Sosyalist Enternasyonal’e üye mi olmak istiyorsunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi