Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Uçurup, biçirip, göçüremeyeceksiniz...

Uçurup, biçirip, göçüremeyeceksiniz...

17 Mayıs 2006'da Alparslan Arslan tarafından gerçekleştirilen Danıştay saldırısının, darbe teşebbüslerinin yargılanması davalarında hayati bir yeri var.


Denilebilir ki, Ergenekon davasının dönüm noktası bu saldırıdır. Önceki gün, "Danıştay saldırısında kamera kayıtlarının silinerek delillerin karartıldığı" iddiasına yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame kabul edildi. Danıştay'ın güvenliğini sağlamakla görevli eski OYAK Güvenlik Genel Müdürü Orhan Çoban'ın da bulunduğu 6'sı tutuklu 10 sanık cinayetten sorumlu tutuldu.

İddianamede; sanıkların OYAK Güvenlik şirketi tarafından Danıştay binasına kurulan ve olay tarihinde sökülen kayıt cihazına müdahale ederek, görüntüleri geri getirilemeyecek şekilde sildikleri, saldırı öncesi sökülen cihaz yerine yeni bir cihaz taktırmayarak saldırı günü görüntülerin kaydedilmesini engelledikleri belirtildi. Sanıklar, saldırıdan sonra, delilleri karartmaya yönelik toplantılara da iştirak etmişlerdi.

İddianamede yer alan 17136 No'lu iletişim tespit tutanağında, iki sanık arasındaki çok ilginç bir konuşmanın kaydı da var. Biri soruyor: "Siz ne yaptınız?" diğeri cevap veriyor: "Uğraşıyoruz, biz de şimdi imajları alıyoruz, ondan sonra işte uçurup, biçirip, kaçırıp, göçüreceğiz, test edeceğiz."

Bu ifade, şu anda Ergenekon dostlarının, devam eden bütün davalar için yapmaya çalıştığını anlatıyor: Uçurup, kaçırıp, göçürüp sulandırarak, bulandırarak, özünden uzaklaştırarak, davalara itibar kaybettirmek ve demokratikleşmenin tekerine çomak sokmak... Zamanında da yazdım. Ergenekon sanıklarının milletvekili adayı yapılmasının tek amacı da buydu. Ayrıca bu, yargının elinden sanık kaçırma operasyonuydu. Çünkü o adaylar hem MHP hem CHP için olmazsa olmaz adaylar değildi. Şimdi Sayın Bahçeli, "milletin iradesine saygı duyulsun, tahliye edilsinler" diyor. Bu doğru değil. Çünkü darbeye teşebbüsle yargılananların milletvekili olması, seçmenin iradesi değil, sizin iradenizdi. Siz onları seçilecek yerlere koymasaydınız, seçilmeyeceklerdi...

Danıştay saldırısına dönelim. Bu saldırı neden darbe teşebbüsü davalarında hayati bir dönüm noktasıdır? İddianamede çok çarpıcı bir ifade var. "Danıştay saldırısı olduğu gün ve sonrasında medyada, Ergenekon Terör Örgütü'nün istediği gibi kaos ve kargaşa ortamı yaratacak haberlerin yapıldığı ve bu konunun medya tarafından desteklendiği anlaşılmıştır..." deniliyor. Ve yapılan haberlerin başlıkları hatırlatılıyor: "Bu kez de aynı el", "Tehlikenin farkında mısınız?", "Laikliğe kurşun", "Allah'ın askeriyiz", "Saldırı rejimin temeline", "Laik Cumhuriyete savaş açtılar", "Halkın tepkisi devamlı olmalı..."

Birkaç açıklamayı da biz hatırlatalım: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer: "Bu, aslında laik Cumhuriyet'e yapılan bir saldırıdır. Bu saldırıya neden olanlar, (AK Parti hükümetini kastediyor) davranışlarını yeniden gözden geçirmelidirler." Dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında toplanan Rektörler Komitesi de yaptığı açıklamada, saldırının, laikliği koruyan yargı organlarına karşı yapılmasını dikkat çekici bulduklarını söylüyorlardı.

Yeni bir 28 Şubat'ın taşlarının döşendiği, AK Parti'nin kapatılması için zeminler hazırlandığı o günlerde, acımasızca laik-anti laik kutuplaşması ve bir kaos ortamı hazırlanıyordu. Alparslan Arslan yakalanınca, ardından Ergenekon davaları başlayınca ve Danıştay saldırısı bu davalarla birleştirilince vesayetçiler çok kötü yakalandılar. Bakın şimdi 28 Şubat'ın üçüncü dalgası geldi. Cuntanın istihbarat ve fişleme birimi de gözaltına alınıyor. Önceki gün de yazdım. "Yeni Türkiye", geri dönülmez bir yola girmenin adıdır. Vesayetten demokratikleşmeye geçmenin adıdır.

Sahi aklıma geldi, Sayın Ahmet Necdet Sezer'i gören var mı? Eski bir Anayasa Mahkemesi başkanı olarak, Danıştay saldırısı yargıya intikal etmeden, neden öyle yönlendirici bir konuşma yaptığını sormak isterdik...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi