Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Demokrasi bayramı

Demokrasi bayramı

Bir 27 Nisan'ı daha idrak ettik. Fehmi Koru, bayramlar ülkesi olmamıza rağmen, 27 Nisan'ın da bayram olarak kutlanabileceğini belirtti: Demokrasi bayramı.

Gecenin bir yarısı, Genelkurmay internet sitesinde bir bildiri yayınlanmıştı.

Ertesi sabah Bakanlar Kurulu toplandı ve gece yayınlanan o bildiriye açık ve net bir üslupla cevap verildi.

Bugün "Demokrasi bayramı olması" teklif edilebiliyorsa, o kararlı tutum sayesindedir.

Sessiz kalınsaydı...

Herhangi bir açıklama yapılmasaydı...

Eski tas, eski hamam devam ediyor olacaktık.

*

Bazıları o bildiriden pek hoşlanmıştı.

Destekleyenler oldu.

Bugün bile aynı görüşte olanlar mevcut.

Asker 'höt' diyecek, ötekiler sineye çekecek, sus pus olacak.

O malum çevre de "oh ne güzel" deyip zilli veya zilsiz oynamaya başlayacak.

Geçti hacı, geçti o günler!

*

Geçti de bugünkü noktaya pek kolay geldiğimizi kimse iddia edemez.

Demokrasi dedikleri, öyle gökten zembille inen bir şey değil.

Kimse gelip de "Alın size demokrasi, tepe tepe kullanın" diye hediye paketi içinde sunmaz.

Bedelini tıkır tıkır ödersin.

Nitekim tarih boyunca demokrasi uğruna ödenen bedeller neticesi buraya gelindi.

Hafife almak ayıptır.

*

27 Nisan bildirisini de hafife alamayız, ertesi gün yapılan açıklamayı da.

Rauf Tamer dünkü yazısında işin dalgasındaydı.

"Darbe değil, müdahale değil, bence muhtıra bile değil" diyerek şöyle bir açıklama yaptı:

"O günler, yine gecenin ileri bir saatinde, yine bozuk bir Türkçe'yle, çünkü çakır bir keyf'le yazılmış göstermelik mektuplardan birine benziyor. Bence budur."

*

Yapma be usta! O kadar basit mi?

Bugün buradan bakınca öyle görülebilir.

İşin içindekilerin anlattıklarına kulak verdikten sonra da aynı şekilde değerlendirebilir miyiz?

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in açıklamaları tarihe düşülen önemli bir nottur.

Hem 28 Nisan'da yaptığı konuşma, hem dünkü sözleri.

*

"28 Nisan'da o cevabı vermeseydik bugün yanlış yolda ilerlemeye devam ederdik" diyor Cemil Çiçek. Cumhurbaşkanı seçim sürecine açık bir müdahale olduğunu, bütün gece toplantı yaptıklarını ve kâbus gibi bir gece olduğunu söylüyor.

*

O tarihte bildiriye baktığımda, üslubundan hareketle, üç ayrı kişinin elinden çıkmış gibi bir izlenim edinmiştim.

Herhalde üç komutan ayrı ayrı yazdılar, sonra da birleştirip ortak bir metin haline getirdiler diye düşünmüştüm.

Daha sonra Org. Yaşar Büyükanıt kendisinin yazdığını söyleyince ve çakır keyif bir vaziyet söz konusu olduğu anlaşılınca fikrimi değiştirdim.

Herhalde her kadehten sonra yazılan metnin üslubu biraz daha kaydı.

*

Başa dönelim ve Fehmi Koru'nun teklifini bir daha düşünelim.

Bana kalırsa 27 değil, 28 Nisan kutlanmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi