M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Profesyonel Pislik Böcekleri

Profesyonel Pislik Böcekleri

Gıybetimi yapanlara, bazen iftira eden ve yalan söyleyen, bazen bende olan kusur ve günahları fâş eden Müslüman kardeşlerime bir açıdan teşekkür borçluyum. Varsa, kendi sevaplarının bir kısmını bana veriyorlar, sevapları yoksa, benim günahlarımın bir kısmını yüklenmiş oluyorlar.

Domuzluktan ve hainlikten gıybet, iftira ve düşmanlık edenler dışındakilere haklarımı helal ediyorum.

Yalanın, iftiranın, gıybetin haram olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen bazıları bu günahları müteammiden işliyor.

Hem âlim ve ârif geçin, hem de sınırsız gıybet et, olacak iş midir bu?

Evime gizli kamera ve mikrofon yerleştirenlere, telefon konuşmalarımı dinletenlere haklarımı helal etmiyorum.

Onlardan şikayetçiyim, dâvacıyım.

Bendeniz devletimi, ülkemi, halkımı seven ve koruyan bir vatandaşım. Bana düşman gözüyle bakanlar acaba Türkiye'yi benim kadar seviyorlar mı?

Devletime bağlıyım ama bugünkü rejim mi, düzen mi, her neyse işte ona karşıyım, onu beğenmiyorum, onu sevmiyorum.

Ben bir Müslümanım, Müslüman olarak bu düzeni/sistemi nasıl sevebilirim, nasıl tutabilirim?

Çok şükür az buçuk âmme hukuku okumuşumdur, devlet ile düzen arasındaki farkı ayırt edecek kadar kültürüm vardır.

Siyasî mânada değil, kültürel açıdan muhalifim. Bunca bozukluk, yamukluk, kötülük, çarpıklık olan bir ortamda muhalif olmamak mümkün müdür?

Samimî, ihlaslı, ahlak ve faziletli, sâlih Müslümanlara hürmet eder, büyük küçük ellerinden öperim.

Sahte dindarlardan, din ve mukaddesat sömürücülerinden nefret ederim.

Eskiden radikal mücahit iken, ellerine fırsat geçince müteahhit olanlardan nefret ediyorum.

Bazı iyi Müslümanlar beni kötülüyormuş... Onlara dargın ve kızgın değilim. Süleyman Daranî hazretleri "Bütün cihan halkı beni kötülemek hususunda bir araya gelseler, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler" buyurmuştur.

Ancak bir incelik var: Sâlih Müslüman gıybet ve iftira etmez, yalan söylemez.

Şu mikrofoncu, gizli kameracı sersemlere tekrar dönüyorum:

Size beddua ediyorum. Allah sizi rezil ve tepetaklak etsin.

Nice politikacının yatak odalarına kadar kamera koydunuz.

İnsanların gizli günah, ayıp ve kusurlarını araştırmak suçtur, ahlaksızlıktır.

Sizler, gerçek ayıplara bir de yapay ayıplar eklediniz. Bu maksatla

laboratuarlar kurdunuz. Hangisi gerçek, hangisi düzmece, ne kadarı gerçek, ne kadarı uydurma belli değil.

Kendi hesabıma konuşuyorum: Evime mikrofon ve gizli kamera yerleştirenler beladan belaya uğrasınlar. İki yakaları bir araya gelmesin.

Bedduam tutarsa halleri iyi olmaz.

Türkiyeyi Papa Altıncı Aleksandr Borjiya'nın Romasına döndürmek şerefli bir iş değil.

Müslüman kardeşim lisan âfetine uğramış benim gıybetimi yapmış, iftira etmiş... Helal ederim ama profesyonel pislik böceklerine (Böcek!) hakkım haram olsun.
* (İkinci yazı)
Ayasofya'nın Eski Ağlayıcıları

Vaktiyle birtakım saf ve temiz Müslümanlar, birtakım ucuz İslamcılar, Radikaller bitmez tükenmez bir Ayasofya açılsın edebiyatı yaparlardı. Ah Ayasofya vah Ayasofya diyerek ağlarlardı.

Şimdi onların hangisinin samimiyetle; yürekten, can u gönülden ağladığı, hangisinin ağlar gibi göründüğü anlaşılmıştır.

İktidarda Süleyman Demiral mi var? Bizim Ayasofyacılar hüngür hüngür ağlardı.

İktidarda Ecevit mi var? Bizimkiler hıçkıra hıçkıra ağlardı.

Artık Ayasofya ağlayıcılarının çoğunun hıçkırıkları kesildi.

Ortada sadece samimî gözyaşları dökenler var.

Bugünkü Müslümanlar ile Ayasofya açılmaz.

Yeni Ceza Kanunumuzdan zina suçunu çıkarttıran AB Ayasofya'yı bize açtırmaz. Buna asla izin vermez.

İslam da hak din, Hıristiyanlık da hak, her iki dinin bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet zihniyetinin yüreğinde Ayasofya acısı ne gezer.

Onların cevap veremeyeceği bir soru var ama:

Cennetmekân Firdevs-âşiyan Fatih Sultan Mehmed Han efendimizin Ayasofya camii vakfiyesindeki lanet şartı ne olacak?

Türkiye devlet, ülke ve halk olarak bu kadar ağır bir lâneti kaldırabilir mi?

Acaba ülkemizdeki bunca uğursuzluğun sebeplerinden biri de bu lânet olmasın?

Siz lanetin İslam dinine göre ne kadar ağır olduğunu biliyor musunuz?

Lanet yıkar, çökertir, kara uğursuzluk bulutlarını bir araya getirir.

Ayasofya'nın müze yapılması uygarlıkmış...

Uygarlıksa İspanya krallığı Gırnata'da katedrale çevrilen Ulu Camii niçin müze yapmıyor?

Ayasofya derken bugünün Müslümanlarına da bir çift sözüm olacak: Biz bugünkü ilmimiz, irfanımız, kültürümüz ile Ayasofya'yı açamayız, açtıramayız. Açılsa bile o ulu mâbedi şanına layık şekilde namaz, vaaz, ilim derslerinde kullanamayız.

Ayasofya'nın mihrabına geçecek imamın en az altı lisan bilmesi gerekir.

Zengin ve edebî Türkçe/Osmanlıca.

Kitap yazacak derecede mükemmel Arapça.

Farsça.

İngilizce.

Latince ve Grekçe.

İki diploması olması gerekir: Biri güçlü bir İslam üniversitesinden, Ezher gibi... Diğeri Heidelberg Üniversitesi felsefe bölümü diploması.

Şeriat tarafı yanında tarikat/tasavvuf boyutu da olması gerekir.

Resûlullah (Salat ve selam olsun ona) Efendimize iki silsileyle bağlı olması gerekir:

Şeriat icazeti silsilesi... Tarikat icazeti silsilesi...

Biz bugünkü kafamızla elbette Ayasofya'yı ne açabiliriz, ne de açtırabiliriz.

Geçen pazar sabah namazını Sultanahmet Camii'nde kıldım. Bir saf cemaat bile yoktu.

Farzdan önce imam efendi birkaç sahife Kur'an okudu. Sesi ve üslubu çok güzeldi ama hoparlörlerin yüksek madenî sesi berbattı.

Camie girerken ve çıkarken, sol yandaki kapı perdesinin ardına sokuşturulmuş saplı süpürge ve küreği gördüm, üzüldüm...

Cami bahçesinde İngilizce WC WC WC Men Women helâ WC WC WC reklamları...

Yaz aylarında Sultahmed Camii çıplak turist kadınlarla doluyor. Mini etekliler, memelerinin yarısı görünenlar, cami merdivenlerine oturunca avret-i galizaları görünenler...

Ayasofyayı cami yapsalar ne olacak?

Bahçesine bir sürü hela yapılacak... Men Women WC WC WC... One Turkish lira...

O ulu mâbed'in duvarlarına darbeli matkaplarla hoyratça delikler delinecek, korkunç mu korkunç, iğrenç mi iğrenç hoparlörler asılacak... 130 desibel 130 desibel...

Bilhassa Cuma namazlarından sonra bir bacağı kırık bir sandalye konulacak, makbuzsuz para toplanacak.

Müslümanlar birkaç ay merak edip gelecekler... Sonra, sabah namazlarında bir saf bile cemaat olmayacak... Tıpkı şimdi Sultanahmed Camiinde olduğu gibi.

Asıl mesele Ayasofya'nın açılması değil, bizim bedevî Müslüman statüsünden medenî Müslüman statüsüne yükselebilmemizdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi