Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Vural Bey’i orada öyle görünce...

Vural Bey’i orada öyle görünce...

Malatya’daydım... Malatya Valiliği’nin düzenlediği “Kitap Fuarı”nda görüntü yaptım...

Hayır, kitap imzalamadım... İmzalayacak kitabım yok. Yayıncım, yeni kitaplar yazarsam, eskilerin yeni basımı için “bir şeyler yapabileceğini” söylemişti. Bir taraftan da yeni bir kitap yazmaya uğraşıyorum.

Bir yakınımın vefatı nedeniyle Malatya’daydım.

Hazır gitmişken fuara da uğradım.

İzlenimlerimi paylaşayım o halde:

Bugüne kadar düzenlenmiş en büyük ve en görkemli kitap fuarıydı. Malatya ölçeğinde tabii...

Sağdan, soldan, her “ideolojik barikattan” 100’ü aşkın yayınevi vardı.

Konuk yazarlar “kitaplarını” imzaladı...

Malatya Valisi Ulvi Saran, “organizatör” sıfatıyla, hem konuklarla ilgilendi, hem de kitap okurlarıyla söyleşti. Çocuklara kitap hediye etti, filan... Bu satırların yazarına da çay ısmarladı, eksik olmasın.

Ortam oldukça canlıydı ve yoğun ziyaretçi akını vardı

Memleketimi bu devasa kültür etkinliğiyle buluşturan Vali Ulvi Saran’a teşekkürlerimi sunmak istiyorum... İyi bir işe imza attı bence... “Malatya Sinema Günleri”nden sonra, kitap fuarının da düzenli bir etkinliğe dönüşeceğini sanıyorum.

Madem konu açıldı, yazmazsam çatlarım:

Ulvi Bey, Malatya için bir şans. Bir validen daha fazlası... Malatya kültürüne kattıkları yanı sıra, “çevre”yle ilgili çalışmaları da görülmeye değer. Doğu Anadolu Bölgesi’nde “Yeşil Malatya” olarak anılan Malatya’nın, Ulvi Saran’ın “ağaçlandırma” çalışmalarından sonra “Yeşil” sıfatını hakettiğini söylersem, abartmış olmam.

Malatyalılar Vali Bey’i çok seviyor. Bunu da bu vesileyle eklemiş olayım.

Bir de “hüzün” tabii...

Kitap imzalamaya gelen yazarlar arasında 28 Şubat sürecinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da vardı...

Değerli Vural Bey’i, fuarda bulunduğumuz saatler içinde, Bilgi Yayınları standında, tek başına “hüzünle” otururken gördük...

Büyük çoğunluğu “alıntılardan” oluşan kitaplarını imzalamaya gelmişti ama Malatyalı okurlar bu “değerli kitaplara” ilgi göstermedi... Vural Bey de, sessizce geldiği fuar alanını, sessizce terk etti.

Bu kırık ve hüzünlü tabloyu neye yormalı, bilemedim.

Hemşerilerimin ulaştığı yüksek bilinç düzeyine mi, Vural Bey’in şanssızlığına mı?

Birincisi daha geçerli sanırım...

Hafızalar, Vural Bey’in hazırladığı iddianamelerle, o iddianamelerde yer alan “Kandan beslenen vampirler”, “vatan haini”, “metastaz yapan habis ur” ifadeleriyle dopdolu çünkü.

HAMİŞ

Teklifsizce ve babasının oğluna seslenir gibi, “Ahmet, Ahmet” dediği için, ben de bundan sonra layık olduğu (ve muhtemelen hoşlanacağı) sıfatla anacağım kendisini: “Terbiyesiz Vasfi.”

Terbiyesiz Vasfi, Sabahattin Ali ve Nazım Hikmet’le ilgili soruları ortada bırakıp kaçmıştı. Şimdi de “CHP ve cami” meselelerine girmiş. Her kötülüğü Menderes’lerin (yani sağcıların) yaptığını kanıtlamaya uğraşıyor.

Bir sürü de ansiklopedik bilgi sıralamış... Sanki başkaları ansiklopediye bakmayı akledemiyormuş gibi...

Şimdi sen “CHP cami yıkmadı” mı demek istiyorsun terbiyesiz Vasfi?

Bu mu derdin?

Hadi “Skeç 4”ü yaz da, biraz aydınlanalım. Daha doğrusu, gülelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi