Aziz Üstel

Aziz Üstel

Bağımsız Batı Trakya Cumhuriyeti

Bağımsız Batı Trakya Cumhuriyeti

Balkan Savaşları’nda Osmanlı’nın bozguna uğraması, ülke içi dengeleri de değiştirmişti. İttihatçılar darbe yaparak iktidara el koyduğunda, kolu kanadı kırılmış, beli bükülmüş bir devlet vardı. Ordu darmadağın olmuş, umut buharlaşıp uçmuştu.

“Hadi aslanlarım; hadi yiğitlerim... Gün şanlı bayrağımızı semalarda dalgalandırmak günüdür!” narasıyla askeri toparladı Enver Paşa; kırılan kollar sarıldı, bükülen beller doğruldu...

Osmanlı Ordusu 30 Haziran 1913’te Batı Trakya’ya doğru harekete geçti. Keşan, İpsala, Uzunköprü ve Edirne bir haftada geri alındı. Ama ne yazık ki, orduya dur emri geldi. Cepheden değil, yanlış anlamayın. Masa başından, masa başından!

Devlet-i Muazzama elçileri Sadrazam Sait Halim Paşa’nın ümüğüne çökmüş, Osmanlı’nın Londra Antlaşması’nı tek taraflı olarak bozduğunu ve hemen “işgal ettiği” topraklardan çıkmasını buyurdu. Görüşmeler sürerken, Enver Paşa 16 subay ve 100 Mehmetçik’ten oluşan birliği, Bulgar zulmü altında inim inim inleyen Batı Trakya’ya yolladı Kuşçubaşı Eşref komutasında. Edirne’den yola çıkıp da Ortaköy’e geldiğinde, bin 200 kişilik Bulgar çetesince vahşi bir biçimde katledilen 400 Osmanlı köylüsünün cesediyle karşılaştı. Kuşçubaşı Eşref bir gün sonra Bulgar çetesini yakaladı; darmadağın etti; beşi subay 95 kişiyi tutsak aldı!

Bütün silahlarına da el koyduktan sonra Bulgar’ın, önüne çıkanı ezip geçerek Mestanlı ve Kırcaali ele geçirildi. Yedi düvelin baskısıyla İstanbul, Enver Paşa’ya geri çekilmesini emretti. Enver Paşa dinlemedi; Kuşçubaşı Eşref’in yanına Süleyman Askeri Bey komutasında bir askeri birlik daha yolladı. Kısa sürede Eşref ve Süleyman Askeri Beyler Gümülcine’yle İskeçe’yi de geri aldı. Düvel-i Muazzama’nın baskısı öylesine artmıştı ki, Enver Paşa durun demek zorunda kaldı. Durmak yetmiyordu ama. Adamlar, geri alınan yerlerin Bulgarlara geri verilmesini de istiyorlardı!

Bunun üzerine Batı Trakya’yı ele geçiren Kuşçubaşı Eşref ve Süleyman Askeri Beyler bir açıklama yaptı: “Bizim Osmanlı’yla hiçbir ilgimiz yoktur! Biz Garbi Trakya Müstakil Hükümetiyiz!” Bağımsız devletin yönetim biçimiyse cumhuriyetti! Devlet Başkanı Süleyman Askeri Bey, Genelkurmay Başkanı Kuşçubaşı Eşref Bey. Bayrağı ay-yıldızlı, yeşil-beyaz-siyah renklerden oluşuyordu. Sözlerini Süleyman Askeri’nin yazdığı milli marşları da vardı. Posta teşkilatı kurup pul bastılar; pasaport düzenini kurdular. Öyle herkes elini kolunu sallaya sallaya gelemeyecekti. Ama başta Rusya olmak üzere, Avrupalılar eğer bağımsız bu devlet kendini lağvetmezse, Osmanlı’nın Doğu’sunda, merkezi Van olarak Ermenistan’ı kuracaklarını açıkladılar! Sonuçta Osmanlı Hükümeti zorla masaya oturtuldu ve İstanbul Antlaşmasıyla Garbi Trakya Müstakil Hükümeti tarihin sayfalarına gömüldü kurulduktan tam 55 gün sonra!

Ya işte monşer, yakın tarihini bilmezsen, Osmanlı’ya da söversin, bir türlü Batılı olamadık diye de dövünürsün, Kuşcubaşı Eşref Bey’e de eşkıya der çıkarsın işin içinden!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi