Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Nasibimizde Hasip Bey varmış

Nasibimizde Hasip Bey varmış

Pazartesi yazısını “bayram izlenimlerine” ayırmıştım. Gidip yerinde görecek, eski “militer bayramlar”la yeni “sivil bayramlar” arasındaki farkı anlatacaktım.

Üstelik, yıllar sonra izlediğim ilk bayram töreni olacaktı...

Son 19 Mayıs’ımı lise iki öğrencisiyken idrak etmiş, fırsat çıkar çıkmaz da bayramlarla, törenlerle, resmi nutuklarla, Atatürk’ün sevdiği şarkılarla ilişkimi kesmiştim.

Bakalım “yandaş 19 Mayıs” bayramı nasıl kutlanıyor, onu görecektim.

Uyuyakalmışım...

Sabaha kadar Murakami, Dürrenmatt, Oates uğraşmaktan bitap düşmüşüm...

Uyandığımda saat 15.00’i geçiyordu.

Ben de “ne yazayım?” diye kıvranırken, imdadıma BDP milletvekili Hasip Kaplan yetişti...

Hani, sözümü “kişiler üzerinden” söylüyorum ya... Halkın sorunlarını dile getirecek yazılar yazamıyorum ya...

Hani büyük insanlar fikirlerle, küçük insanlar kişilerle uğraşıyordu ya...

Ben de “küçüklüğün” raconuna uygun davranayım dedim ve Hasip Kaplan’ı ele almaya karar verdim. Böylece küfürbaz taifesinin emekleri de boşa gitmemiş olur...

Gerçi kimileri “Kişiler üzerinden de fikir yürütülebilir, bazen kişiler mihver alınarak da söz söylenebilir... Yiğit ve yoğurt meselesi...” diyebilir...

Doğrusu da budur.

Herkesin yazma yordamı farklıdır.

Ben de yoğurdumu böyle yiyorum. Yani, düşüncelerimi hedef seçtiğim kişiler üzerinden söylüyorum. Kötü mü oluyor?

Başlayalım:

Hasip Kaplan, fikirlerine katılmasam da, “celadetini” sevdiğim bir siyasetçidir.

Hukukçudur...

Uzun yıllar “avukatlık” yaptı ve Kürt kardeşlerimizin hakkını savundu.

Her zaman celil olmayı bilmiş Hasip Kaplan, milletvekili olarak da pek celil...

Kürsü dalaşlarında onu görüyoruz. Sille tokatlı arbedelerde onun yumruğunu teşhis ediyoruz. Meclis TV yayınlarında onun sesini duyuyoruz.

Önceki gün bir basın toplantısı düzenledi.

Kime patlayacağını merak ettiğim için, özellikle izledim...

Kime patlayacağı belliydi aslında. Yavru muhalefet partisinin Grup Başkanvekili olarak, elbette Allah ne verdiyse iktidar partisine yüklenecek, kendi “haklılığının” altını çizecekti... Bunu da, her zaman olduğu gibi, öfkeden kızarmış bir yüzle ve boyun damarlarını şişirerek yapacaktı... Celil olmanın böyle zorlukları da var.

Öyle yaptı...

İktidar partisine yüklendi...

Hazır istim üstündeyken, araya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’i de sıkıştırdı.

Elbette Genelkurmay Başkanları eleştirilir...

Eleştirilmelidir de...

Fakat, Hasip Kaplan’ınki, nasıl derler, biraz ayıp bir eleştiriydi.

Mesela şu cümle: “Kimse bizi, hükümetin emri altına girmiş AKP’li gibi davranan Genelkurmay Başkanı’na inandırmaya zorlamasın...”

Hasip Kaplan böyle diyor ama Doğan Medya Grubu’nun memurları, hükümeti Genelkurmay Başkanı’nın emrine girmekle suçluyor. Hangisi?

Bu konuyu kendi aralarında çözsünler. Biz Hasip Kaplan’dan şu sorunun cevabını rica edelim.

Hasip Bey...

Hadi “darbe yapmayan generallere karşı şahin kesilen Bekir Coşkun’lar kervanına” katılmış olmanızı küçük bir iş kazası sayalım.

Buyuruyorsunuz ki, “Uludere konusu bir an önce aydınlatılmalı ve Necdet Özel’in sorumlu kişi olarak yargı önüne çıkarılmalıdır...”

İyi söylüyorsunuz, güzel söylüyorsunuz, karşınızdaki Genelkurmay Başkanı da olsa mükemmel “patlıyorsunuz”, bence de Uludere katliamının sorumlusu bulunup bir an önce yargı önüne çıkarılmalıdır...

Fakat kuzum, “PKK’nın öldürdüğü Kürtler” konusunda neden bu kadar celil değilsiniz?

Hakikaten merak ediyorum...

Hiç susmayan Hasip Kaplan, neden bu cinayetler karşısında susuyor ve bir “derviş tevekkülüne” bürünüyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi