M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanların Ateşle İmtihanı

Müslümanların Ateşle İmtihanı

Müslümanların ateşle imtihanı...

Müslümanların parayla, altın ve gümüşle, dolar ve euroyla imtihanı...

Müslümanların lüks, müzeyyen, şaşaalı, debdebeli, ihtişamlı meskenlerle imtihanı...

Müslümanların aşırı konfor ve aşırı tüketimle imtihanı...

Kulakları sağır eden bir müzik, gözleri kamaştıran ışıklar, pahalı giyimli erkekler, pahalı rengarenk tesettürlü açık kadınlar, podyumda dalyan gibi mankenler, tesettür defilesi var...

Müslümanlar tesettür ve defile ile imtihan ediliyor...

Müslümanların 100 bin, 150 bin, 200 bin, 300 bin dolarlık lüks ve nemrudî otomobillerle imtihanı...

Aaa şu rengarenk moda tesettürlü kadına bakınız!.. 200 bin liralık jeepi bizzat kullanıyor... Niçin lüks bir şoför tutmamış?

Müslümanların lüks restoranlarda imtihanı...

Müslümanların bundan birkaç ay önce Adana'da açlıktan, sefâletten, borçtan, yoksulluktan intihar ederek iki yavrusunu yetim bırakan 26 yaşındaki talihsiz anne ile imtihanı...

Müslümanların lüks, muhteşem Zam Zam Tower'in üst katında bulutlara değen süitlerde yaptıkları umre ibadetiyle imtihanı...

Müslümanların rüşvetle imtihanı...

Müslümanların haram rantlarla imtihanı...

Müslümanların beş yüz milyar dolarlık kara, kirli, pis, necis para ve servetlerle imtihanı...

Müslümanların her gün çöpe atılan altı milyon nan-ı aziz=ekmekle imtihanı...

Müslümanların sabah namazlarında camilerde yapılan yoklamalarla imtihanı...

Müslümanların gururla, kibirle, enâniyetle imtihanı...

Müslümanların müze yapılan Ayasofya-i Kebir Camii'yle imtihanı...

Müslümanların Fâtih Sultan Mehemmed Han-ı Sânî hazretlerinin vakfiyesindeki lânetle imtihanı...

Müslümanların şu fitne(=sınav) yeni olan dünya ile imtihanı...

Müslümanların mallarla, zenginlikle, çoluk çocukla, makam mevkiyle, ün ve alkış ile imtihanı...

Müslümanların paralı hizmetlerle ve parasız hizmetlerle imtihanı...

Müslümanların, evlerindeki o korkunç ve tahripkâr 'aynü'd-Deccal'larla imtihanı...

İmtihan imtihan imtihan...

Evet bu fânî ve aldatıcı dünya bir sınav yeridir...

İnsan Allaha ibadet-kulluk etmesi için yaratılmıştır...

Kendisine ilâhî haber ve dâvet geldiği halde bunu red, tekzip ve inkâr eden imtihanı kaybeder...

İbâdeti ihlasla Allah için yapmayan imtihanı kaybeder...

Allah Kur'an göndermiştir. Kur'anın emir ve yasaklarına uymayan. Pişman olup tevbe etmeyen mütecâhir fâsıklar imtihanı kaybeder...

Peygambere biat ve itaat etmeyenler imtihanı nasıl kazanacak?

Dünya aldatıcıdır, gelip geçicidir, dünya bir köprüdür; dünyanın hile ve mekirleri çoktur... Aldanan yanar...

Lüks jeep'iyle gururlanan kişi!... Bu gidiş nereye?

Şeytanın kardeşi müsrif(=savurgan) sen nereye gidiyorsun?

Haram para ile Karun gibi zengin olanlar, sizler Cennet yolunda mısınız, Cehennem yolunda mı?

Halkın bir kısmı sefalet içindeyken, aç anne intihar ederken, siz Firavun gibi yaşayanlar, sizin perşembeniz, bu çarşambanızdan belli değil midir?...

Ve siz ey gafiller!.. Ayasofya'nın lanetinden korkmuyor musunuz?

Nazım Hikmete sahip çıkıldığı kadar siz İskilipli Âtıf Efendiye niçin sahip çıkmadınız?

Yazık yazık yazık!... Müzeyyen meskenler, lüks ve pahalı binitler, lüks hayat, lüks yemekler, dünya ve dünyalıklar sizi pek kötü sarhoş etti...

Cemaatler, tarikatlar, hizipler, fırkalar, gruplar, klikler, sektler... Militanlıklar, partizanlıklar, holiganlıklar, fanatizmler... Benim şeyhim senin şeyhini döverler... Peki Ümmet nerede?

Elini öpmek, tâzimimizi arz etmek için bize İmam-ı Kebirinizin ismini ve adresini verebilir misiniz? Yok mu? Eyvah eyvah!...
* (İkinci yazı)
Nâmi Beye Açık Mektup

Bendeniz din alimi değilim; alimlerin, fakihlerin, müftülerin işine karışmam. Bu sütunda yazdıklarım İslam'ın iki kere iki dört eder temel gerçekleridir. Bir pazar sabahı, etrafında on binlerce mesken olan bir camiye gidiyorum, içeride sadece sekiz ihtiyar görüyorum. Bir tek liseli veya üniversiteli genç yok. Bir tek lüks otomobilli ensesi kalın İslamcı yok. Bunu tenkit etmek fetva vermek, burnunu din işlerine sokmak değildir.

Adana'da aç bir anne intihar ediyor, iki yavrusu yetim kalıyor. Bu konuda Müslümanları tenkit etmek, o zavallı kardeşimize niçin zekat yardımı yapmadınız demek fetva vermek, din işlerine karışmak değildir. Müslüman bir yazar olarak asgarî vazifemi yapıyorum. Tenkit etmezsem suçlu olurum.

Eline imkan ve fırsat geçiren bir kısım Müslümanların lüks ve israf çılgınlığını tenkit etmek din işlerine karışmak değildir.

Ben haddimi biliyorum.

İcazetli ulemanın, fukahanın, müftülerin, kamil mürşidlerin işlerine karışmam.

İki kere ikinin dört olduğunu söylemek için matematik profesörü olmak gerekmez.

Hür ve mukim erkeklerin farz namazları cemaatle kılmaları gerektiğini söylemek için de müftü olmak gerekmez.

Hür Müslüman erkekler vakit namazlarını terk ederlerse mânen ve mecâzen köle statüsüne düşmüş olurlar.

Vakit namazlarını kılıyor ama kadınlar gibi münferid kılıyor, cemaate katılmıyor, o da köle olur. Nitekim olmuşlardır da...

Birtakım kadın ve kızların Şer'î (Kur'anî Nebevî) tesettürün cılkını çıkartmış olmalarını tenkit etmek müftülük taslamak değildir.

İslamın zekat kurumu birileri ve bazıları tarafından gayesinden uzaklaştırılmıştır. Bunu tenkit etmeye devam edeceğim.

Adana'da bundan birkaç ay önce intihar eden aç, sefil, perişan anneye zekat verilmemesini devamlı şekilde gündemde tutacağım.

Müslüman bir yazar olarak tashih-i itikat konusunu yazıp duracağım.

Beş vakit namaz için, cemaat için çırpınacağım.

Müslümanların başlarına ehliyetli, liyakatli, sahih itikatlı, taqvalı, faziletli, muktedir bir İmam-ı Kebir seçip ona biat ve itaat etmeleri konusunu işleyeceğim.

Bedevî Müslüman., Medenî Müslüman konusunu işleyeceğim.

Bu konuları dile getirmekten ne zaman feragat edebilirim?

Muhterem icazetli ulema, fukaha ve müftüler bunları dile getirirler, halka duyururlar ve benim bu yazılarıma lüzum kalmazsa...

Evet Nami beyciğimi, din işlerine burnumu sokmuyorum, fetva vermiyorum; bir Müslüman olarak vazifemi yapıyorum.

Bir yanlışım olmuşsa ve lutf edip düzeltirseniz memnun, müteşekkir ve minnettar kalırım.

Baki selam ve hürmetler.

30.05.2012

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi