Resul Tosun

Resul Tosun

BDP'nin TRT'deki mesajı

BDP'nin TRT'deki mesajı

Pazar günü TRT'de gazetecilere konuşan BDP Eş Başkanı'nı dinledim. BDP Eş Başkanı Selahaddin Demirtaş temiz yüzlü, natıkası düzgün, üslubu ölçülü, mantığı tutarlı, davasını savunmada cesaretli, genç bir politikacı profili çizdi.

BDP sözcüleri Türkçe'nin resmi dil olmasına, bayrağa, başkente ve üniter yapıya karşı olmadıklarını birkaç kez tekrarladılar. Anlatamadıkları demokratik özerklik ve şiddet eylemlerine verdikleri destek dışında BDP'li siyasetçilerin evrensel insan hakları bağlamındaki söylemlerine itiraz etmenin doğru olmadığını düşünüyorum.

Pazar günü Demirtaş'ı dinlerken de serdettiği tekliflerin bir çoğuna kendi kendime 'Neden olmasın?' dedim.

Aslında anadilde eğitim dışında talep edilen hakların birçoğuna sahip olmalarına rağmen uygulama dışlayıcı olduğu için sorun çıkmıştır.

Uygulamadan kaynaklanan sorunlar ise sadece Kürtlerin değil bu ülkede yaşayan insanların yüzde doksanının sorunudur.

İnsanlar sahip oldukları haklardan ya solcu Marksist diye, ya milliyetçi faşist diye ya dinci şeriatçı diye ya gayri Müslim diye mahrum bırakılmışlar ve sadece Kürtler değil ülke vatandaşlarının büyük kısmı hâlâ bu sorunların bedelini ödemektedirler.

Cumhuriyet tarihi boyunca takip edilen inkârcı ve baskıcı politikalarla Kürt sorunu sürekli halının altına süpürülmüş ama artık ortada halı malı kalmamış, Kürt sorunu ülkenin en önemli sorunu olmuştur.

Bununla birlikte kabul etmek gerekir ki, son dokuz yılda hükümetler inkârcı ve baskıcı politikaların sorunu çözmediği gerçeğinden hareketle çok önemli adımlar atmıştır.

Unutmayalım BDP, kendileri inkar etse bile PKK'nın siyasi kanadıdır.

BDP Eş Başkanı'nın TRT'de konuk olarak davasını anlatması bile gelinen noktayı göstermesi açısından fevkalade önemlidir. Dün enselerinden tutularak kodese tıkılan PKK yanlısı Kürt politikacılar bugün mecliste grubu bulunan ve meşru ortamların tamamında temsil edilen bir konumdadırlar.

Seçim kanunu ve baraj meselesi de sadece BDP'nin sorunu değildir, bütün siyasi partilerin sorunudur.

Demirtaş'ı dinlerken dikkat ettim aslında ana dilde eğitim ve demokratik özerklik dışında talep edilen hakların önünde hukuki bir engel yok.

Ben şahsen ana dilde eğitime karşı değilim. İnsanların kendi ana dillerini yaşatmak ve o dilde eğitim almak en tabii haklarıdır. Demirtaş'ın bu ve benzeri konularda evrensel insan haklarını referans olarak göstermesi da elini güçlendiren bir yaklaşımdı.

Yeni anayasada anadilde eğitim hakkı muhakkak verilmeli ancak anadilde eğitim ve benzeri kültürel hakların ülke birliğini tehdit edecek şekilde yorumlanamayacağı ve kullanılamayacağına vurgu yapılmalıdır.

Demokratik özerklik konusuna gelince, aslında BDP'liler bunu anlatamıyorlar. Demirtaş AB Özerklik Şartı'yla izaha çalıştı ama Türkiye bu özerklik şartını imzalarken kimi Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi bazı maddelere şerh koymuştu. Dolayısıyla özerklik şartının bütün maddeleri Türkiye için şu anda hukuken geçerli değil.

Bütün bunların ötesinde BDP'nin Demokratik Özerklik talebi, sözcülerinin açıkça reddetmelerine rağmen Türkiye'den ayrılma talebi olarak algılanmaktadır.

Bu algıyı haklı çıkaran önemli bir süreç vardır. Bu süreç KCK yapılanmasıdır.

KCK; yürütme, yargı ve yasama gibi erkleri içerdiği için bağımsız devlet yapılanmasında benziyor. KCK vatandaşlıktan bile bahsederek devlet içinde devlet gibi bir şey.

Böyle bir yapılanmayı ne evrensel insan haklarıyla ne çağdaş demokrasi argümanlarıyla savunmak mümkün değildir ve dünyanın hiçbir ülkesinin KCK benzeri bir yapılanmaya izin vermesi düşünülemez.

Öte yandan BDP Kürtlerin tek temsilcisi değildir ama temsil ettiği kesim itibariyle ciddiye alınması gerekir. Ancak KCK yapılanmasını ve şiddeti makul bir tepki olarak savunduğu sürece yetmiş küsur milyonluk bu ülkede inandırıcı olamayacağı gibi bu durum BDP'nin sorunun çözümüne katkıda bulunmasını da zorlaştıracaktır.

Ben yeni anayasa sürecinin tarihi bir fırsat olduğunu; Demirtaş'ın dile getirdiği evrensel insan hakları bağlamında tüm taleplerin karşılanmasının gerektiğine inanıyorum.

Ancak, PKK'ya silah bıraktırmadıkça ve KCK'dan kurtulmadıkça BDP sorunun çözümüne, beklenen katkıyı yapamaz diye düşünüyorum..

Ben böyle düşünüyorum, inşallah yanılırım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi