Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Parçalanan hayatlar 1

Parçalanan hayatlar 1

Son günlerde, kadın ve aile tartışmalarına kürtaj konusu da eklendi. İslami camiada kimsenin ihtilaf etmediği bir konuda nedense siyasi ve sosyal çevreler, kadının bedeni üzerinde söz sahibi olduğu gerekçesiyle seslerini yükseltmeye başladılar.

Allah'ın çizdiği yoldan ayrılanlar, yeryüzünde hiçbir kural kaide tanımayıp haz ve maceraya peşinde koşmayı hedef haline getirirler. Bununla da kalmayıp bireysel sınırları alabildiğince genişleterek birer nesneye dönüşürler. Oysa Allah insanın yaşamını belli kaidelerle sınırlayarak ona insan olmayı bahşetmiştir.

Her doğum hayata bir başlangıçtır ve insanoğlu yaşamını sürdürebilmek için büyük çaba sarf eder. Ama siz daha doğmadan bir insanın yaşam hakkını elinden alıyorsunuz...

Kürtaj tartışmaları sadece Müslüman kimliğiyle ortaya çıkan toplumların sorunu değil, Batı'da özellikle ABD'de uzun yıllardır bu konuyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Bir kısım insanlar "pro choice" (tercih yanlısı) kürtajı savunuyor. Bu kesimde yer alanlar, kadının kendi vücudu üzerinde karar verme özgürlüğünün olduğunu ve kadının bu konuda da karar verme hakkına sahip olduğunu savunuyorlar. Karşıt kesimde yer alanlar ise, "pro life" (hayat yanlısı) "kadının hayat hakkı olabileceği gibi doğmamış bebeğin de hayat hakkı vardır" diyor ve kürtaja karşı çıkıyor. Tartışmalar hangi kesimde yer alırsa alsın insanın var olma hakkı kadının bedeninden önce gelir.

Eğer aksi bir durum olsaydı nesiller yürümez, insanlık yeni nesillere kavuşamaz ve belki de bu gün kürtaja karşıyım diyen insanların pek çoğu dünyada olamazlardı. Kürtajı savunanların yaşam biçimlerine bakarsanız vahye dayalı bir hayat yaşamadıklarını görürsünüz. Onların ekserisi, ben merkezli ve haz odaklı bir hayat sürerler. Gebeliği insani bir olgu olarak görmeyip, kendilerini zevk ve eğlencelerden alıkoyan bir vakıa olarak görürler. Biz her konuda olduğu gibi bu konuda da İslam'ın ne dediğine bakarız ki, dinimiz kürtaja bazı zaruret halleri dışında izin vermiyor. Çünkü doğmamış ta olsa bebeğin yaşam hakkı vardır ve siz onu elinden alamazsınız.
Değişiyor ve başkalaşıyoruz

Hayatımızın bütün alanlarında bir yapaylık, özünden kopmuşluk hâkim... Yiyeceklerimiz, içeceklerimiz, fıtri zenginliklerimiz bozularak aslından uzaklaşıyor. Anneliğin dinamikleri de bu değişimden nasibini almış durumda. Anne adayları doğal yollardan doğum yapmaktan, bebeklerini emzirmekten, sevgi ve ilgiyle büyütmekten kaçınıyorlar. Bir hastanede sezaryenle dünyaya gelen bebek ya kreşe ya da bakıcının ellerine terk ediliyor. Anne çalışıyor, kamusal alanda kendine bir yer edinmek istiyor fakat kendisi için daha önemli olan anneliği erteliyor. Hayatın her alanında bir parçalanma ve örselenmenin yaşandığı toplumumuzda, doğal olarak kürtaj ve sezeryan gibi bir uygulamayı savunanlar da ortaya çıkabiliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi