İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Karabağ krizi değil, İsrail-İran kavgası

Karabağ krizi değil, İsrail-İran kavgası

Suriye'de kitlesel kıyımlar, bir halkın kanı üzerinden çokuluslu güç savaşları yaşanırken Kuzey Doğu'da, Çeçen direnişi ile izlediğimiz Kafkaslar'da ciddi gelişmeler oluyor. Azeri-Ermeni gerilimi gibi görünen kriz; Rusya-İran-İsrail ve Atlantik çevrelerinin yer aldığı çok boyutlu bir güç çatışmasına dönüşmek üzere.

Yeryüzünün fay hatlarının en önemlilerinden biri Kafkaslar. Sadece Çeçen meselesi değil, Dağıstan meselesi, Gürcistan-Abhazya sorunu, Azeri-Ermeni çatışmaları, Rusya ve İran'ın bölgesel direnç hattı, ABD ve Batılı güçlerin Rusya ve İran'la yüzleşme hattı bu bölge.

Haziran ayında Karabağ çevresinde çatışmalar yoğunlaştı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın bölgeye yaptığı ziyaretle aynı günlerde sınır çatışmaları yaşandı. Beş Azeri askeri öldü. Ermeni askerlerin de öldüğü ifade ediliyor. Bakü'de neredeyse savaş hazırlıkları başladı.

Rusya, Ermenistan'daki üslerini güçlendirirken bölgeye daha fazla uçak gönderme kararı aldı. Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu'ndan hemen sonra Orgeneral Bekir Kalyoncu Bakü'ye gitti. Hava Kuvvetleri Komutanı'nın da Bakü'ye gitmesi bekleniyor. Türkiye'den bölgeye ardı ardına üst düzey ziyaretler yapılıyor. Rusya, İran ve Türkiye'deki hareketliliğe bakılırsa ikinci Karabağ savaşı hazırlıkları yapılıyor.

Azeri-Ermeni çatışmasının yeniden başlaması bütün bölgeyi hareketlendirebilir. Rusya, Türkiye ve İran hiçbir şekilde bu çatışmanın dışında kalmayacaktır. Son Gürcistan savaşında, Tiflis tamamen yalnız bırakılmış, Rusya Gürcistan yönetimine ağır darbe indirmişti. Atlantik İttifakı'nın çaresiz kaldığına tanık olduk o savaşta. Bazılarına göre Rusya ve İran, ABD ve müttefiklerinin bölgesel etkisinden rahatsız ve Azeri-Ermeni krizini özellikle çatışmaya dönüştürmek istiyor.

Ancak olay sadece Karabağ meselesi değil. Azerbaycan'la Ermenistan arasında bir mesele de değil. Suriye'de yaşananlardan İran-İsrail gerilimine kadar bir çok konuyla bağlantılı. Çünkü bu bölgede hiçbir mesele tek başına değerlendirilemez. Biraz geriye gidelim, sınır çatışmaları öncesi neler olmuş bakalım:

İran; nükleer bilimcilerine suikast düzenleyen İsrail istihbaratçılarının Azerbaycan'dan geldiği iddiasıyla Bakü'ye nota verdi ve ilişkiler bu yüzden oldukça gergindi.

Azeri yönetimi, Mart ayında, İran Devrim Muhafızları adına casusluk yapmakla suçlanan 22 kişiyi tutukladı. Milli Güvenlik Bakanlığı; casusluk yapan bir ekibin ortaya çıkarıldığını, tutuklanan 22 kişinin Azerbaycan vatandaşı olduğunu, Azerbaycan'da ABD, İsrail ve bazı Batı ülkeleri elçilikleri ve üyelerine karşı terör eylemi hazırlığında olduklarını açıkladı. Bu kişiler vatana ihanetle suçlanıyordu.

Bir yanda İsrailli suikastçilerin Azeri ülkesini kullandığı iddiası, diğer yandan İran istihbaratının İsrailli ve batılı hedeflere saldırı düzenleyeceği iddiası. İran'a göre Azerbaycan, Mossad'ın ana operasyon üslerinden biriydi. Azerbaycan tam bir istihbarat savaşları ülkesine dönmüştü. Bunlar doğru.

Yine Mart ayında, İsrail ile Azerbaycan arasında imzalanan 1 milyar 600 milyon dolarlık silah anlaşması iki ülke ilişkilerini daha da gerdi. Satış, İsrail'in İran'a yönelik saldırı kampanyası çerçevesinde değerlendirildi. İran ile İsrail, Azerbaycan'da birbiriyle çatışıyor, karşılıklı örtülü operasyonlar yürütüyordu? İsrail'in Gürcistan'ı bir 'garnizon ülke'ye dönüştürdüğünü, Kafkaslardaki en önemli operasyon merkezlerinden biri yaptığını biliyoruz. İsrail askeri uçuşlarına Türk hava sahasının kapatıldığı sırada bunu tartışmıştık. İsrail'den Gürcistan'a hava köprüsü kurulmuş, Türkiye üzerinden silah sevkiyatı yapılıyordu.

Türkiye ile ilişkiler gerilince Tel Aviv Azerbaycan'a daha da ağrılık vermeye, bu ülkeyi, Gürcistan gibi, 'garnizon ülke'ye dönüştürmeye başladı. Gizli İsrail üsleri kurulduğuna dair iddialar, İsrail dinleme/istihbarat operasyonları ortaya çıktı. Tahran, Azerbaycan'ın İsrail için bir 'truva atı' rolü üslendiğine inanıyor. İsrail yüzünden Bakü-Tahran ilişkileri geriliyor. Gerçi, Azeri Ermeni savaşında, daha sonraki bölgesel sorunlarda Tahran ısrarla Ermenistan'ın yanında yer aldı. Bu da Rusya-İran ittifakının bir sonucuydu. İki ülke hem Kafkaslar'da, hem Suriye ve Ortadoğu'da birbiriyle çelişmeyen politikalar uyguluyor adeta bir dayanışma görüntüsü veriyor.

Şimdi; Azeri topraklarındaki İsrail ve ABD ittifakının örtülü operasyonlarının tamamının İran'a yönelik sürecin parçası olduğunu biliyoruz. Bakü yönetimi, Rusya ve Batılı güçler arasında sıkışıp kaldı. Her ne kadar son çatışmalar, Azerbaycan'ın işgal altındaki toprakları kurtarmaya yönelik hazırlık yaptığını, İsrail desteği ile Ermenistan'la hesaplaşma hazırlığı yapıldığını gösteriyor gibiyse de, bazı çevrelerin, aslında çatışmaları Rusya ve İran'ın çıkardığı iddiası da ciddiye alınmalı.

Azerbaycan, işgal topraklarını kurtarayım derken çok daha büyük bedel ödeyebilir. Gürcistan'ın, Batılı müttefikleri tarafından nasıl yalnız bırakıldığını gördük. Benzer bir durum Azerbaycan için de geçerli olabilir.

Gelişmeleri ciddiye almak, konuyu sürekli gündemde tutup tartışmakta fayda var. Suriye iç savaşı bütün bölgeyi sallarken Kafkaslarda yeni bir deprem kaldırılabilir bir şey değil.

Şu ana kadarki gösterge şu: Azerbaycan-Ermenistan krizi üzerinden daha büyük güçler çatışması yaşanıyor. Bu hesaplaşmanın Azerilere ve Ermenilere ödeteceği bedeli pek kimsenin düşündüğünü, ciddiye aldığını sanmıyorum. Azeri toprakları elbette iade edilmeli ve Ermeni işgali bir an önce sona erdirilmeli. Ancak yine de Rusya, İran ve İsrail'e dikkat...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi