Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Sandım ki polis beni tanıdı

Sandım ki polis beni tanıdı

Yunanistan'a gitmek deyince çok kişinin aklına ilk olarak Atina gelebilir. Uzak mesafelere uçakla gitmek makul, ancak sınırın hemen ötesinde bulunan Gümülcine ve İskeçe'ye karadan gitmek gerekiyor.

Her gün karşılıklı dört beş otobüs var.

Batı Trakyalı söyleyişiyle gidiş 18 Eyro; dönüş ise daha ucuz, 15 Eyro civarında.

Ankara'ya gitmekten daha ucuz.

Tek sıkıntı, sınırdan geçerken pasaport muamelesi için biraz beklemek zorunda kalmak.

Aslında bir kişinin işlemi bir dakikadan fazla değil.

***

Gece yarısı sınıra ulaştık.

Gümrük polisi tek tek pasaportları kontrol ediyor.

Sıra bana gelince kulübenin içinden seslendi: "Mehmet Bey!"

"Efendim" dedim.

Normal şartlarda sorgu sual yok. Kimse niye gidiyorsun, nereye gidiyorsun diye sormuyor.

Gecenin bir vakti memurun canı sohbet etmek mi istedi diye düşündüm.

"Nasılsınız?" diye sordu.

"İyiyim çok şükür, siz nasılsınız?" dedim.

Herhalde polis beni tanıdı diye düşündüm.

"Yazılarınızda gümrük polisinin çektiği sıkıntılardan hiç bahsetmiyorsunuz. Ne kadar zor şartlarda çalıştığımızı bilmiyor musunuz?" şeklinde bir şikâyet gelebilir diye aklımdan geçti.

Atama bekleyen öğretmenler, memurlar, bedelli bekleyenler, sıkıntılarını dile getirmemizi isteyen astsubaylar, sınava hazırlanan öğrenciler dertlerini dile getirmemizi isterken, sınır polisi niye istemesin? Pekâlâ mümkün.

***

Polis memuru ise bambaşka bir şey söyledi: "Bunca yıldır burada görev yapıyorum, ilk defa yurt dışı çıkış pulunun biletin üstüne yapıştırıldığını sizde gördüm."

"Yaa..." dedim.

"Hakikaten, daha önce hiç rastlamadım. Nasıl oldu da bilete yapıştırdınız pulu?"

Gecenin bir vakti uzunca tartışacak halim yoktu.

***

Hangi açıdan bakarsanız bakın, o harç pulu, bir nevi vergi. Pul alınmış mı, alınmış... Üstüne mühür vurunca iptal ediliyor mu, ediliyor... Pasaporta yapıştırılacak diye bir şart var mı, yok.

İkide bir dışarı çıkan biri olarak aldığım bütün pulları pasaporta yapıştıracak olsam, pasaport pul defterine döner. Pul koleksiyoncusu değilim ki.

Nitekim daha önce defalarca çıkıldığı pasaporttaki mühürlerden belli olmasına rağmen, üzerinde hiç pul bulunmuyor.

Hava meydanında uçak biletine, karadan gidince de otobüs biletinin arkasına yapıştırıyorum.

***

Şehir içi servis çok dolaştığı için otobüse güçlükle yetişebilmişiz. Biraz uyumak istememe rağmen beş on dakika ancak dalabilmişim. Uyku sersemi pasaport kuyruğuna girmişim. Gecenin bir vakti polisle uzun boylu konuşacak halim yoktu. O yüzden sadece "Oldu işte" dedim. Üstelik sırada bekleyen beş on kişi daha vardı.

Mührü vurdu, "Hayırlı yolculuklar" dedi, "Eyvallah, kolay gelsin" cevabıyla otobüse yürüdük.

BİR HABERDE DÖRT ÜLKE

İşte âlemin 'global' olduğunun resmi...

Kanada, Almanya, Çin, Türkiye... Dört ülke bir haberde birleşti.

Kanadalı cani, Montreal'de Çinli arkadaşını öldürdükten sonra kayıplara karışmıştı.

Ceset parçalarını siyasi parti merkezlerine postalayan sapık katil, İnterpol tarafından aranıyordu.

Berlin'de yaşayan Türk vatandaşı Kadir Anlayışlı, gördüğü caniyi tanıyınca polise haber verdi.

Alman polisi katili internet kafede yakaladı.

ÖZAL'IN ÖLÜMÜ

Birileri Özal'ın ölümünü şüpheli bulurken, birileri de tersini iddia ediyor.

Elde delil yokken ne kesin cinayet olduğunu iddia etmek mümkün, ne de değil diyebilmek.

Kesin konuşanlar akılların daha fazla karışmasına sebep.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi