Erdal Şafak

Erdal Şafak

Üç tanım

Üç tanım

Maşallahınız var. Daha yazının mürekkebi kurumadan e-mail bombardımanına tutmaya başladınız.
Hangi konuda? Elbette dün bu köşede yayınladığım "Bir sınav sorusu" başlıklı yazıyla ilgili olarak.
Hatırlatayım: Türk Halkı'nın yüreklerini titreten Filistin trajedisine büyüteç tutmak amacıyla Paris'te Diderot Üniversitesi'ne bağlı Xavier de Bichat Tıp Fakültesi, "İnsanı yardım hekimliği" bölümü öğrencilerine yıl sonu sınavında şöyle bir soruyu da yanıtlamalarını istedi:
"İsrail'in 2008-2009 kışındaki Dökme Kurşun operasyonu sırasında Refah'taki hastanede görev yapan bir doktorsunuz. Cankurtaran araçları hastanenize 22 ceset getiriyor. Hepsi de aynı soyadını taşıyor:
El-Daya. Cankurtaran sürücüleri ve ailenin hayatta kalabilen üyeleri, 22 kişinin 'Klasik bir bombardıman'da öldüklerini söylüyorlar.
Sizce İsrail'in bu toplu infazı nasıl tanımlanabilir?
Savaş suçu mu, insanlığa karşı işlenmiş suç mu, soykırım mı? Bu farklı suç kavramlarının tanımlarını da göz önünde bulundurarak, yorumunuzu yapın."
***
Yağmur gibi akan yanıtlarınızı elbette yayınlayacağım. Ama sağlıklı bir sonuca ulaşabilmeniz için, "Savaş suçu", "İnsanlığa karşı işlenmiş suç" ve "Soykırım" kavramlarını uluslararası hukuk çerçevesinde hatırlatmanın gerekli olduğu sonucuna vardım.
İşte o kavramlar...
***

* Savaş suçu: "Roma Statüsü" denilen uluslararası bir sözleşmeyle tanımlandı. "Cenevre Sözleşmesi"nin ağır ihlali anlamına gelen bu suçu işleyenler Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Suçun tanımını 1945'te Nazi kadrolarının hesap verdiği Nürnberg Mahkemesi'ne borçluyuz. Mahkeme, "Savaş suçu"nu şöyle tanımladı: "İşgal edilmiş topraklarda sivil halkların öldürülmesi, kötü muameleye tabi tutulması veya zorla çalıştırmak için sürülmesi. Savaş tutsaklarının öldürülmeleri veya kötü muamele görmeleri. Tutsakların infazı, kamu veya özel mülkiyetin yağmalanması, kentlerin ve köylerin nedensiz yere tahrip edilmesi veya askeri zorunluluk yokken haritadan silinmesi..."
***

* İnsanlığa karşı işlenmiş suç: O da "Roma Statüsü" denilen sözleşmeyle tanımlandı.
Ve o da aslında Nürnberg Mahkemesi'nin uluslararası hukuka bir armağanı. Özetle şöyle: "Halkın öldürülmesi, soyunun kırılması, köleliğe indirgenmesi, zorla sürülmesi. Uluslararası hukuka aykırı olarak hapsedilmesi veya başka biçimlerde özgürlüğünden yoksun bırakılması.
İşkence, tecavüz, cinsel kölelik, fahişeliğe zorlama, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya buna benzer vahim cinsel suçlar.
Siyasal, ırksal, ulusal, etnik, kültürel, dini veya cinsel ayrımcılık gerekçesiyle ya da uluslararası hukukun evrensel kriterlerinin kabul edemeyeceği diğer nedenlerle bir gruba veya bir topluluğa zulmedilmesi."
***

* Soykırım, ya da jenosid: Bu sözcüğü ve kavramı 1944'te Polonya Yahudisi kökenli Amerikalı hukuk profesörü Raphael Lemkin türetti. Kavram, eski Yunanca'daki "Genos" ve Latince'deki "Caedere" fiilinin çekilmiş hali olan "Cide"in bileşimi. "Genos"un anlamı: Doğum, tür, cins. "Caedere"den çekilmiş hali "Cide"in anlamı: "Öldürmek", "Katletmek".
9 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen "Soykırım suçunun önlenmesi ve bastırılması sözleşmesi"nin 2'nci maddesinde, "Soykırım" şöyle tanımlanıyor: "Bir grubun üyelerinin öldürülmesi. Bir grubun üyelerinin fiziki ve zihni bütünlüklerinin ağır ihlali. Bir grubun kısmen veya tümüyle yok edilmesine yol açabilecek yaşam koşullarına bilinçli olarak mahkum edilmesi. Bir grup içindeki doğumların önlenmesine yönelik önlemler alınması. Bir grubun çocuklarının zorla başka bir gruba gönderilmesi." "Roma Statüsü" dediğimiz sözleşmede 17 Temmuz 1998'de yapılan değişiklikle bu tanıma iki unsur daha eklendi: "Bir halkın kısmen veya tümüyle yok edilmesi niyeti. Bu niyetin sistemli biçimde uygulamaya konulması."
***

Evet, tanımlar böyle. İsrail'in "Dökme Kurşun Operasyonu"ndan esinlenerek verilen örneği ve o örnekten yola çıkarak hazırlanan sınav sorusunu bu tanımlar ışığında yanıtlarsanız, hiç değilse duygularınızın değil, uluslararar sı hukukun yönlendireceği bir sonuca ulaşırsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Şafak Arşivi