Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Şehitler İçin Her PKK'lıyı Bir Meydanda Asacaksın Efendi!

Şehitler İçin Her PKK'lıyı Bir Meydanda Asacaksın Efendi!

Her şehit haberi geldikçe şehitlerle birlikte “vurulup vurulup kıvranıyor” millet. Acı ve gözyaşı anaların, babaların, eşlerin, çocukların ciğerlerini dağlıyor. Öfke ve acı damar damar, yürek yürek büyüyor efendi! Bu öfkede nefs ve kin yok, menfaat ve hınç yok, Allah (c.c)’ın âyetlerine, Hz. Peygamber (s.a.v)’in sünnetine aykırılık yok.

Allah (c.c)‘ın ecel vaktini yazdığına inanıyoruz elhamdülillah. Şüphesiz ki Allah (c.c), âyetinden bildirdiği üzere her kul bir vesile kılınarak ölecektir. Âmenna! Fakat düşman, yani PKK azıttı yine. Asker ve polisimizi şehit ediyor.

Bu ülke ki, devasa ordusu bir avuç PKK ile çeyrek asırdır baş edemiyor. Generaller ve komutanlar beş yıldızlı lojmanlarda, tatil evlerinde ve gazinolarda semiriyorlar. Bu ülke ki, hafta geçmeden askerleri ve polisleri şehit ediliyor ve yüreklere ateş düşüyor. İdarecileri ve komutanları ise içi boş protokol beyanatlar vermekle meşguller.

KISASA KISAS; HER PKK’LIYI BİR MEYDANDA ASACAKSIN

Kandil Dağı’nın yakacaksın efendi! Silahlı gördüğün her PKK’lıyı meydanlarda asıp sallandıracaksın. Savaştır bunun adı. Savaş açan düşman alçaklığın, canavarlığın bütün şenaatını taşıyarak saldırıyor. O zaman açıp Kur’ân-ı Kerim’i, böyle bir düşmana ne yapılır, gereğini yerine getireceksin efendi! Kısasa kısas; nizamı tesis için her PKK’lıyı bir meydan asacaksın; âyet böyle buyuruyor.

Asıp sallandırmazsan olmaz efendi! Böyle meseleler için âyet var. “Müşrikler sizinle toptan savaştıkları gibi, siz de onlarla toptan savaşın” (Tevbe / 36). “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez” (Bakara /190).

Müslüman Kürt insanımızın tırnağına dahi zarar vermeden âyet üzere silahlı yakaladığın her PKK’lı teröristi görünür yerlerde ibret için asacaksın: “Kendilerine haksız yere saldırılan kimselere savaşma izni verilmiştir. Şüphesiz Allah onlara yardım etmeye kadirdir (Hacc suresi / 39-40).

MERHAMET, SEVGİ, HAK VE HUKUKA HÜRMET REJİMİ İÇİNDE, SOKAKTA PKK ADINA KİBRİT YAKAN BİLE AĞIR KARŞILIK GÖRMELİDİR.

Asacaksın ki, İslâm’ın merhamet, sevgi ve korkusunu aynı anda hissetmeli bu şenî insanlar. İnsan hak ve hürriyetlerine asla aykırı değildir bu düşünce. Hak ve hukuka, hoşgörü ve hürriyetlere zarar gelmeyeceğini açık yüreklilikle beyan edeceksin, fakat PKK’lı canileri de köy, kasaba ve şehir meydanlarında asacaksın. Döşlerine de gerekçeli fermanları iliştireceksin ki niçin asıldığını görmeli millet. Böylece Hz. Ömer Efendimizin merhamet, sevgi, adalet ve otoritesiyle donanmış bir hayatın daha güllük gülistanlık ve huzur içinde olabileceğini kavrayacaktır insanlar.

Otoriterlikten kastımız ceberrut, zalim, mütehakkim, hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı despot bir tavır değil elbette. Nizam, yani adaletin hükümferma olduğu bir hayattan ve PKK ve benzeri cânilerin haddinin İslâmca bildirildiği merhamet yüklü bir otoriteden bahsediyorum.

BÖYLE ASKERLİK OLMAZ EFENDİ!

Bu ülkede çeyrek asırdır milletin çocukları PKK’yla savaşır ve şehit olurlar. Bu fedakâr ve sâdık, Müslümanlığıyla temayüz etmiş gençleri, bu, hesapsız vatansever delikanlıları, bu, kıt kanaat geçinen ailelerin çocuklarını sen iyi tanırsın efendi! Askerlik zamanları geldi mi hiçbir kaçamağa, bürokratik üçkağıda, sahte sağlık raporuna, yurt dışı ikametlerine tenezzül ve tevessül etmezler. Gâzâya gider gibi giderler sülüslerinde yazılı kıtalarına.

Gerçi azılı ve laikçi generaller bu şehitlerin analarını, bacılarını başörtülü olduğu için kışlanın ve askerî lojmanların kapısından içeriye sokmazlar. Onlara bunun hesabını bu şehitlerin yetimleri soracaktır inşallah.

MEHMET VE MEMİŞLER, MİLLETLE MÂNEVÎ BAĞI OLMAYAN GENERALLER VE ZÜMRELER İÇİN Mİ ASKERE GİDİYORLAR SANIYORSUNUZ?

Bu ülkede İslâmî sosyal adalet yok efendi! Kapitalizmin azgın iştihası içinde yaşayan güruhun hükümferma olduğu bir rejim var. Ülkenin kremasını yiyen ciğeri beş para etmez rantçı, ulusalcı, laikçiler ve irtica sendromuna yakalanmış zümreler için mi askere koşa koşa gidiyor bu gençler? Türkiye, Müslümanların yaşadığı topraklar olduğu, yani vatan kılındığı için PKK adlı düşmanla savaşarak şehid oluyor bu gençler.

“Ölüm tarlalarına” dönüşen Güneydoğu hudutlarında Anadolu’nun Mehmetleri ve Memişleri şehit olurlar hep. Gayr-ı millî zümrelerin, laikçi Beyaz Türklerin, generallerin, kapitalist dükaların, egemen oligarkların, bürokratik imtiyazlı sınıfın, kokuşmuş burjuvanın, Pera kültürlü iğrenç sinema ve sahne sanatçılarının kendilerinin ve çocuklarının askerlik yaptığını gören ve duyan var mı? Şehidlik kavramına, şehadet şerbeti içmeye inanır mı bu şenî zümreler?

VATAN, İDEOLOJİK BİR CUMHURİYET DEĞİL, İSLÂMLARIN MÜESSES OLDUĞU YERDİR

PKK, şehit ettikleriyle birlikte vatanın kimliğine saldırmaktadır. Vatan, sekülerleştirilen, İslâm’ın gücünün azaltıldığı Cumhuriyet Devleti demek değildir. Vatan, üzerinde İslâm’dan olanların bir arada yaşadığı ve İslâmları bir arada tutan ve birleştiren mekândır. İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri, “toprak, ‘dar’ ahalisinin İslâm hüküm ve hukukuna göre yaşadığı yerdir” diyor vatan için.

Said Nursi Hazretleri, “Vatan ve milletin varlığını muhafaza ettiren, yani Kur’ân’daki ‘ölürsem şehidim, kalırsam gâziyim’ fikri olduğunu, bu fikirde devletin ordusundaki askerin ölümü gülerek karşıladığını” ifade ediyor ve ardından “askerin ruhunda böyle ulvî fedakârlığa sebebiyet verecek başka hangi şey gösterilebilir? Hangi hamiyet onun yerine ikame edilebilir ve hayatını severek ona fedâ ettirebilir?” diyerek, vatan için ölmenin asıl mânasını öğretiyor.

BAKMAYIN, “ŞANLI ORDUMUZ VE CUMHURİYET İÇİN ŞEHİT OLDULAR” MARTAVALLARINA… BİR GENERALİN, BİR KOMUTANIN TALİMATIYLA ŞEHİTLİĞE GİTMİYOR O GÜL FİDANLAR

Vatan misâlinden yola çıkmamız, şehidliğe yürüyenlerin niçin ölümü göze aldıkları hakikatini belirtmek içindir. Şehid askerler, ordudaki bir generalin, bir komutanın, bir subayın kara gözü kara kaşı ve askerî tâlimatı ile ölüme koşa koşa gitmiyorlar. Siz bakmayın “şanlı ordumuz ve cumhuriyet devletimiz için şehid oldular…” martavallarına.

Şehitlerin kanını yerde koymaması gereken ordu ve hükümet mensuplarında İslâmca bir dirayet ve basiret var mıdır sualini sormak zamanı gelmiştir. PKK’yı din, yani vatan üzere ortadan kaldıracak ehil ordu ve ehil hükümet var mıdır? Ordu ve hükümet mensuplarında bu kabiliyet ve recüliyeti görüyor musunuz? İslâm’ın orduda ve devlette zayıf olmasını isteyenler, şehitlerin kanlarını yerden kaldırabilirler mi dersiniz? İslâm dirayeti ile teçhizatlanmış bir ordu olmadığına göre şehitlerin kanı yerden kaldırılamayacak demek ki?

ASKERİYE, İHMALLİK, BECERİKSİZLİK EŞANLAMLI KELİMELER MİDİR?

PKK karşısındaki vaziyet utanılacak bir manzara. Sınırdaki Mehmetçikler askeriyenin hantal bürokratik yapısı yüzünden doğru dürüst hamle yapamıyorlar. İçerideki hain istihbaratçılarla mantalitesiz komuta sahibi olanları ayıklamadan bu işler yoluna girmez efendi! Dış düşman daima olacaktır. İçeriyi sağlama alırsan, düşmanın hamlesi ve hesapları her zaman tutmaz.

PKK denen örgüt bu canavarca eylemleri tek başına yapamaz. Güvenlik güçlerinde ve istihbaratçılarında zafiyet var. İsrailci ve Ergenekoncu artığı azgın generallerle askerî vesayet rejimi taraftarı Ankara oligarşisinin medyası, yargısı, siyasetçisi, yapmayı düşündüğün anayasayı istemiyorlar. ABD ve AB zaten baştan beri ikiyüzlü, sinsi ve hainâne bir fırsatçılık içindeler.

PKK’lı katillerin cinayetlerini Amerika, İsrail, Avupa ve Türkiye’nin derin devleti kolaylaştırıyor. Uyanınız artık efendi! Amerika “Çekiç Güç” konuşlandırılmasından bu yana AB emperyalistleriyle sinsice PKK’yı yönlendiriyor ve istediği kaosu oluşturup Türkiye’nin yumuşak karnına dokunarak kendi sömürgeci stratejisini uygulama imkânı kazanıyor.

HUDUTLAR VE İSTİHBARAT HACÂLET İÇİNDE

Kartlarını açık oynamalısın efendi! Şu sıralar komşularına da dikkat etmelisin. Kardeş Suriye’nin sinsi ve samimiyetsiz Baas Hükümeti de hainlik ediyor. Yapacağın beş iş var efendi:

İlki, mekanize tümenlerin en ağırlarını alıp Kuzey Irak hududunu içeriden ve dışardan elde tutup, bir daha kalkmamak üzere ve PKK’lı uçan kuş dahi kalmayana kadar konuşlanacaksın. Her y üz kilometre bir karakolla bu iş olmaz efendi. Sınırın içi ve dışı bütünüyle askeri birlik mekanı olmalıdır. İç ve atıl bölgelerde ne gereği var mekanize birliklerin. Madem savaş var ve askerlik mecburi ise, bütün muvazzaflar, generallerde dahil, askerliğini Güneydoğu’da yapsınlar. Yani ordunun ağırlığı PKK’nın girip çıktığı bölgeden hiç kalkmamalı. Askerlik böyle olur.

İkincisi, Türkiye’deki millet yapısına ters kurulan ulusalcı Ankara rejimini greyderin önüne katıp Karadeniz’e dökeceksin.

Üçüncüsü, hâlen devletin derin birimlerinde müessir olan Türk ve Kürt Ergenekoncu “aktörleri” bir daha varlık gösteremeyecek şekilde saf dışı edeceksin.

Dördüncüsü, ambargo riskine rağmen, ABD, İsrail, AB ülkeleri, hattâ Suriye ve Kuzey Irak Kürt Bölgesi gibi ikili oynayan devletlerle kartlarını açık oynayacak ve PKK’ya destek verenlere hak eden müeyyidelerle mukabele edeceksin. Ardından bütün dünyaya bu ülkelerin isimlerini ve hainliklerini belgeleriyle aşikar edeceksin.

Beşincisi, Hz. Ömer Efendimizin cehdince kararını verip general ve komutanları asıl işi olan PKK’yla adam gibi savaşmak üzere gönderip “PKK dışında bir Allah kulunun ekinine, koyununa, samanına dahi dokunmadan teröristleri temizleyip öyle döneceksiniz kışlalarınıza” diye emir vereceksin. Emre itaat etmeyeni görevinden alacaksın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi