Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Ermenicilik yapılıyor demek mi faşistlik?

Ermenicilik yapılıyor demek mi faşistlik?

Değerli Habervaktim okuyucuları
“Hepimiz Ermeniyiz”ciler tek vücut olup, Habervaktim’e saldırıya geçtiler.
Taraf’ından AGOS’una, Hristiyan Gazetesi’nden ANF’sine kadar…
Bir tek Kaos GL’ciler eksik.

Ermeni’ye “Ermeni” demeyi bırakın…
“Ermenicilik yapıyor” demeyi bile “faşistlik” yaftasıyla savuşturarak, kendi yaptıkları ve deşifre olan kafatasçılığı örtmeye çalışıyor;
Bu şekilde üste çıkmaya gayret ediyorlar…

Ama yok öyle yağma…
Bunlara pabuç bırakacak değiliz.
Bu soyu bozukların Habervaktim’e yönelik saldırıları, bizi alçaltmaz, aksine yüceltir.
Hak ettikleri cevabı verdik, vermeye devam edeceğiz.

Öncelikle belirtmeliyim ki, Habervaktim.com olarak, Ermeni vatandaşlarımıza karşı asla ve asla bir önyargımız bulunmamakta.
Bizim tepkimiz Ermenicilik yapılmasına.
Bu Ermeniciliğin hem de “farklı isim” altında kahpece yapılmasına.


Değerli Habervaktim okuyucuları,

Malum, her şey DPI adlı örgütü deşifre eden haberlerimizle başladı…
İngiltere merkezli bu örgütün terör örgütü ile bağı bulunuyordu.
DPI’ın Direktörü Kerim Yıldız’ın bölücü görüşlerini uluslararası arenada kabul ettirmeye çalışıyor olması; birlikte hareket ettiği İngiliz Lordu’nun, terör örgütüne destekten Türkiye’ye girişi yasaklanmış bir isim olması vesaire…

Bunlar buz dağının görünen ucu idi ve…
Türkiye bu bilgileri Habervaktim ve Akit’in haberlerinden öğrendi.
Haliyle, DPI’ın organize ettiği gizli toplantılara katılan isimler paniklediler.
Deşifre olmanın telaşıyla sitemize ve Akit’e saldırdılar…

Bu isimlerin başında Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu geliyordu.

Bayramoğlu’nun savunması “Hayır DPI gizli bir örgüt değildir. Toplantıların içeriği de daha sonra ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna açıklanmaktadır” şeklindeydi.

Bakın, Nisan ayı içindeki İstanbul toplantısının içeriği üzerinden 2 aya yakın bir süre geçmiş olmasına karşın halen açıklanabilmiş değil. (Yayınlarımız üzerine Galatasaray Üniversitesi'nin iptal ettiği ama sonra Cezayir Lokantası'nda gerçekleştirilen DPI toplantısının tarihi 28 Nisan'dı.)

Şimdi de Galler’de toplandılar.
(Dağlıca'da 8 şehit verdiğimiz gün)

Ne tesadüftür ki, Galler bir federasyon.
Britanya'da Birleşik Krallık'a bağlı dört federasyondan biri.
Toplantının konusu “Dil, Kimlik ve Yetki Devri” ve "Bölünmüş Toplumlarda Anayasa Yapımı."
Bu bilgiler, kendilerinin açıkladığı bilgiler değil.
Bizim edindiğimiz bilgiler.

Bir kere şeffaf olsalar, önceden kendileri açıklar.
Açıklamıyorlar, orada burada kapalı kapılar ardında Türkiye’yi bölüp parçalıyorlar…
Ardından Türkiye’de köşelerinde, kürsülerinde bu kararları siyasilere, halka empoze etmeye çalışıyorlar.

Anlaşılan o ki, gizli toplantılarında, bize göre terör sorunu olan “Kürt Sorunu”nu PKK ağzıyla çözüme kavuşturmuşlar, şimdi de yeni anayasa ayağına el atmışlar.

Bakar mısınız masaya yatırılış şekline:
"Bölünmüş Toplumlarda Anayasa Yapımı"

Hangi “bölünmüş toplumlar” beyler?

Ne diyorsunuz, neden söz ediyorsunuz siz?

Amacınız ne, ne yapmaya çalışıyorsunuz?

Bu gizliliği deşifre edip, bu soruları yönelttiğinizde, son yılların ön gözde silahı olan “faşistlik suçlaması”na başvuruyorlar.

Bizi “kafatasçılıkla” suçlayanları biraz derinlemesine incelediğimizde…
Örneğin Ali Bayramoğlu’nda olduğu gibi, ilginç bilgilerle karşılaşıyoruz.

Tüm Türkiye’nin tanıdığı bir yazar düşünün…

Adı Ahmet, Mehmet, Ali fark etmez…

Herkesin bu Türk ve Müslüman “ismi”yle bildiği bu yazar, gerçekte ise farklı bir ırktan.

Ama bunu, yazıp çizdiklerine itibar eden halk bilmiyor.

Halktan bu gizleniyor.

Bunun ne önemi var, denilebilir.

Evet, olabilir tabi, farklı bir ırktan elbette olabilir…

Ancak…

Olaylara bu özde ırk saikiyle yaklaşıyor, yazılarını bu özde kimlik saikiyle yazıyorsa…

Bunun bilinmesi gerekir.

Ülkemizde Ermenilere soykırım yapıldığını Apogyan’ın söylemesi başkadır,

Ali’nin söylemesi başkadır.

Apogyan’ın Ali kılığında söylemesi ise bambaşkadır.

Biz diyoruz ki, özde Apogyan isen Apogyan olarak çık milletin karşısına.

Bu sorumuz karşısında şöyle bir cevapla karşılaşıyoruz:

“Ermeni olmayı hakaret aracına çeviriyorlar…”

Değerli Habervaktim okuyucuları,

Bir kez daha altını çizmek istiyorum:
Bizim tepkimiz Ermeni olmaya değil,
Türk-Müslüman kimliği altında Ermenicilik yapılmasına.

Asıl faşistlik Ermenicilik yapmaktır.

Hele ki bu Ermenicilik, farklı bir görüntü altında yapılıyorsa, bu duble faşistliktir, bölücülüktür.

İşte Habervaktim.com olarak tepkimiz bunadır.

Değerli Habervaktim okurları;

Kimi muhafazakar kardeşlerimiz der ki:

“Ali Bayramoğlu, özellikle 28 Şubat sürecinde muhafazakarlara destek vermiş bir isimdir…”

22.11.2011 tarihli yazımızda da değindiğimiz bu hususa ilişkin tespitlerimizi hatırlatmak isterim:

* 28 Şubat sürecinde liberallerin muhafazakarlara verdiği destek(!), ideolojik duruşlarının bir sonucu olarak kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

* Liberallerin “askere” tepkisi, dindar kesime yönelik baskı girişimlerinden ötürü değil, topyekün bir TSK ve devlet karşıtlığını akla getiren duruşlarının bir tezahürüdür.

* Bugün ülkede “dindar kesime” yönelik ciddi bir baskı olmamasına rağmen, liberallerin topyekun TSK ve devlet kurumunu hedef almayı sürdürüyor olmaları bunun bir göstergesidir.

* Bu konuda liberallerin ellerindeki en güçlü argüman olan “başörtüsüne verdikleri kısmi destek” ise konuya salt özgürlük çerçevesinde bakarak, yasaktan “eşcinsel hakları”ndan söz eder gibi bahsetmelerinden ibarettir.

* Muhafazakar çevrelerin “başörtüsü davası”nın özünde “dini inancın gereği olması” yatmaktadır. Liberallerin “özgürlükçü” bakış açısı çok yavan ve tabansız kalmaktadır. Liberallerin bu konudaki sözde desteğini çekmesi, dindar kesimde yer yer görülen kompleks oluşumunu da ortadan kaldıracağından, Müslümanlar için daha hayırlı olacaktır.

* Ve asıl liberaller bugünkü güçlerine medyadaki muhafazakarlar ile siyasi iktidar sayesinde ulaşmıştır. Liberallerin halk üzerinde etkisi “sıfır olan” dünya görüşü, kimi muhafazakar ve iktidar çevrelerinin kompleksli kaale almaları sonucunda hayata geçmiştir. Liberalleri bu, söz ve makam sahibi yapmıştır.

* Ali Bayramoğlu buna en güzel örneklerden biridir. Bayramoğlu, muhafazakar AK Parti'ye en yakın gazetelerden biri olan Yeni Şafak’ta el üstünde tutulmaktadır. Muhafazakar insanları hayli rencide edecek olan “Ermeni tezlerini içeren ve BDP ağzıyla kaleme aldığı yazıları”, Yeni Şafak gibi muhafazakar bir gazetede yayınlanmaktadır.

Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert’in bu hususa bir açıklaması var mı acaba?

Örneğin, Türkiye'de milyonlarca işsiz varken, kaçak olarak çalışan Ermenilerin sınır dışı edilmesinden rahatsız olan Bayramoğlu’nun, Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki çıkışını sert bir dille eleştirdiği yazısının altına imza atar mı?

Veya terör örgütü KCK üyeliğinden tutuklanan Büşra Ersanlı’ya verdiği katmerli destek yazılarının altına da imza atar mı?

Yine, o çok sevdiği Ali Bayramoğlu’nun Ermenilere ilişkin olarak başlattığı “Özür Kampanyası”na destek verir mi acaba?

Bayramoğlu’nun Yerevan’da düzenlenen “Türkiye’de Ermeni Soykırımı bilincinin inşası” konulu konferansta yaptığı “1915’te dökülen kan unutulmayacak” tehdidine ne der?

Sayın Cömert, Bayramoğlu ile ilgili haberimize gelen sayısız yorumdan, aleyhte olan bir iki yorumu cımbızlayarak sürmanşetine taşıyacağına, bu sorulara cevap vermeli.

Değerli Habervaktim okuyucuları,

Habervaktim’in Akit’le bir bağı evet vardır.
Ama bu bağ, organik bir bağ değil, gönül bağıdır.
Ali Bayramoğlu ile ilgili haberi yapan, Habervaktim.com olarak biziz.
Tüm sorumluluğu bize aittir.
Haberimizin sonuna kadar arkasındayız.
Bunu böylece ilan ediyor olmamıza rağmen, malum çevreler bu haberimiz üzerinden Akit’i de hedef alıyorlar.
Bunun nedeni ne biliyor musunuz?
Derin kuyruk acısı.
Akit, yıllardır bu soysuzlara karşı mücadele vermektedir.

“Bizim mahalleden”, “bizim kavimden” kaygısıyla değil, tamamen İslami ölçüleri referans alarak hareket eden Akit’e karşı her birinin kuyruk acısı var…
Soysuzların bu acıları her fırsatta depreşmekte ve Akit’e saldırmaktadırlar.

Saldırsınlar…
Akit’i bilen biliyor.
Bu soysuzları da bilen biliyor.
Bu saldırılar Akit’i aksine daha da yüceltecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi