Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Dedikodu hastalığı 1

Dedikodu hastalığı 1

Toplum olarak başkalarının ne dediği, ne giydiği nasıl yaşadığıyla çok fazla ilgiliyizdir. Tanıyalım tanımayalım karşılaştığımız kişiyi analiz eder, baştan aşağı inceler ve kusur arayışına gireriz. Dedikodu hastalığına tutulmuşuzdur ama farkında değilizdir. Sözlü kültürün hâkim olduğu toplumlarda dedikodu daha yaygın hale gelmektedir. Başkaları hakkında ileri geri konuşmanın bir kul hakkı olduğunu önemsemeyenler ne acıdır ki zaman içinde bunu bir hastalık haline getirerek âdete eğlenceye çeviriyorlar. Özellikle kendilerini değersiz ve yetersiz hisseden hanımlar, boş vakitlerini dedikodu ile doldurmaya ve küçük meseleleri büyüterek insanları küçük düşürmeye meyillidirler. Çay saatlerinde bir araya gelen hanımlar, insanların kusurlarını deşifre ederek, "ben daha iyiyim, kusursuzum, üstünüm" duygusuna kapılıp geçici bir haz yaşarlar. Bu geçici olduğu kadar da aldatıcı bir durumdur. Çünkü Allah'ın haram kıldığı hiçbir şeyde huzur yoktur. Dolayısıyla yaşanan bu geçici haz onlara büyük bir huzursuzluk olarak geri dönecektir. Çünkü kimse başkalarının hatalarıyla yücelemez ve bir büyüklük elde edemez. Kusur aramak marifet değildir, önemli olan kusurları örtmek ve bağışlamaktır.

Dedikodunun arka planında iyi niyet yoktur. Haset, kin, kıskançlık ve çekememezlik vardır. Kişi ya kendini yetersiz hissediyor ve insanların kusurlarıyla meşgul olarak üstünlük elde etmeye çalışıyordur ya da başkalarının sahip olduğu imkânları çekemediğinden çamur atmaya çalışıyordur. Her iki durumda da yıkıcı bir durum söz konusudur.

Dedikodu hastalığına yakalananlar, dedikodularını meşru bir zemine oturtmak için, "ben yalan söylemiyorum ki, bunların hepsi gerçek, isterse gelsin yüzüne de söyleyeyim" derler. Oysa Hazreti Peygamber, kişide var olan şeyi arkasından dillendirmenin dedikodu, olmayan şeyi isnat etmenin de iftira olduğunu ifade etmektedir.

Dinimiz, dedikoduyu yasaklamakla kalmaz, suizan yapmayı da yasaklayarak dedikoduya giden yolları kapar ve insan ilişkilerinin sağlıklı bir zemin üzerine oturmasına yardımcı olur.

"Ey inananlar, zandan çok sakının, zira bazı zanlar günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah'tan korkun, şüphesiz Allah tövbeyi kabul eden çok esirgeyendir"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi