Faruk Köse

Faruk Köse

Camileri aslına döndürmek...

Camileri aslına döndürmek...

Haber Bursa’dan. Kütüphaneye çevrilen cami “aslına” döndürülüyormuş. Sözü edilen cami Bursa’nın Demirci köyündeki 700 yıllık Demirci Camii. Nilüfer Belediyesi tarafından restore edilip çocuk kütüphanesine dönüştürülmüş. Caminin tarihi önemi büyük; zira Osman Gazi’nin küçük oğlu Alaaddin Bey tarafından yaptırılmış. Şimdi Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü bu tarihi camiyi müftülüğe verip ibadete açacak, böylece “aslına dönmesi”ni sağlayacakmış.

Çok güzel. Güzel olan, tarihi bir caminin, “cami” olmaktan başka bir amaçla kullanılıyorken, “aslına” döndürülmesi. Ancak daha da güzel olan şu: Bu vesileyle, “camileri aslına döndürmek” konusunun gündeme gelmiş olması.


“Camileri aslına döndürmek” ne demek? Bu nasıl olmalı? İçinde namaz kılınan bir mekân olmaktan çıkarılan bir yapının, tekrar kadrolu imam nezaretinde namaz kılınan bir mekân haline getirilmesi mi, yoksa daha anlamlı, camilere gerçek fonksiyonunu veren bir şey mi? Hangisi olmalı sizce?


Bu konuya geçmeden önce, tekrar Demirci Camii’ne dönelim. Camiyi cami olmaktan çıkarıp kütüphane haline getiren kimdi dersiniz? Bu hususta sicili bir hayli kabarık olan CHP’den başkası değil. Demirci köyü 1989’da Nilüfer Belediyesi’ne katılıp köy statüsünden çıkarılınca, cami de köyün varlıklarıyla birlikte belediyeye devredilir. Bakımsızlık sebebiyle harabeye dönen cami CHP’li Belediye tarafından restore edilir, ancak cami olarak değil, “çocuk kütüphanesi” olarak “hizmete” açılır. Böylece CHP, cami ve mescidlere karşı Cumhuriyet’in ilk yıllarında taşıdığı zihniyeti ve takındığı tavrı aynen sürdürdüğünü, anlayış bakımından bir değişiklik olmadığını, nasıl ki o gün binlerce camiyi satma, başka amaçlarla kullanma, yıkma gibi siciline kara bir leke olarak işlenen icraatlara imza atmışsa, eline yetki geçer geçmez bugün de aynını yapabileceğini izhar etmiş oldu.


Şimdi bu “ara bilgi”den sonra tekrar “camilerin aslına döndürülmesi” meselesine dönelim. Mer’i tutum itibariyle “camilerin aslına döndürülmesi” demek, “kadrolu Diyanet imamının öncülüğünde içinde namaz kılınan mekân” haline getirilmesi demek.


Elbette bunda bir beis yok da, mesele bununla tamamlanmış olmuyor ki. Konu bir vesileyle gündeme gelmişken, “camilere asli fonksiyonunu kazandırmak”a kadar götürülse fena mı olur? Camiler eğer “sadece içinde namaz kılınan mekânlar” olacak ve bundan öte bir anlam ifade etmeyecek, bir mahiyet ve fonksiyon taşımayacaksa, o zaman ne gerek var onca camiye? Nitekim yeryüzü mü’minler için mescid değil mi? Namaz her uygun mekânda kılınır. Sırf namaz kılmak için mi yapılır camiler, yoksa İslam geleneği ve kültürü, “cami”ye daha başka fonksiyonlar mı yüklüyor? Yeri gelmişken buna da bir bakalım isterseniz.


Cami “mabed”dir, “mektep - eğitim öğretim yeri”dir, “irşad merkezi”dir, “buluşma-görüşme yeri”dir, “istirahat mekânı”dır, “adalet hizmetlerinin merkezi”dir, “mahkeme binası”dır, “tutuk evi”dir, “hastahane”dir, “düğün salonu”dur, “spor salonu”dur, “iktisadi-mâli merkez ve hazine binası”dır, “kültür merkezi”dir, “eğitim-öğretim yeri”dir, “kütüphane”dir, “devlet idaresinin ve siyasetin merkezi”dir, “idarecilerin halkla bir araya geldiği yer”dir, “istişare merkezi”dir, “ordu komuta ve harekât merkezi”dir, “beslenme yeri”dir, “misâfirhane”dir, “ganimetlerin ve malların taksim edildiği yer”dir, “zekâtların dağıtıldığı mekân”dır, “şadırvan”dır, “şiir kürsüsü”dür, “medya merkezi”dir, “karz-ı hasen kurumu”dur, “yardım sandığı yeri”dir, “organizasyon merkezi”dir, “zikir ve tefekkür mekanı”dır, “birlik ve beraberliğin sembolü”dür, “sosyal kaynaşma ve dayanışma merkezi”dir, “diplomatik görüşmelerin yapıldığı mekân”dır, “yerleşim yerinin merkezi”dir, “şehirleşmenin odak noktası”dır. Hülasa, “siyasal, iktisadi, sosyal ve kültürel, hukuki, tedrisi, askeri, ibadi vb. bütün hususiyetleriyle hayatın merkezi”dir.


Bugüne gelince...


Bugün, bütün bu sayılanların başka mekânlarda icra edildiğini ve bunun da gelişen dünyanın değişen şartlarında gerekli olduğunu, cami için sadece mabed olma fonksiyonunun kaldığını söyleyenler olacaktır. Bu bir açıdan doğrudur; nitekim mesela caminin “eğitim fonksiyonu” okullarda, “yargı ve adalet fonksiyonu” mahkeme ve cezaevlerinde, veya diğer fonksiyonları da başka kurum ve mekânlarda icra edilebilir. Ancak böyle de olsa, merkezde cami olmalıdır. Mesela eğitim-öğretim için ayrı bir bina da olsa, binanın merkezinde cami olacak. Mahkemenin, kültür merkezlerinin, maliyenin, askeriyenin, hastanenin, yani hayata dair ne varsa, hangi kurum ve kuruluş varsa, bunların camiyi merkeze alarak organize olması lazımdır. Yerleşim birimleri camiyi merkeze alarak kurulacak, her bir faaliyetin merkezinde cami olacaktır.


Hayatı “cami merkezli” hale getirdiğimizde, işte o zaman gerçekten “camileri aslına döndürmüş” olacağız.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi