M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Mali'de Evliya Türbeleri Yıkılırken

Mali'de Evliya Türbeleri Yıkılırken

Mali'nin kuzey kısmını ele geçiren Vehhabî ve Selefî meşrebli radikal İslamcılar evliya türbelerini yıkmaya başlamışlar. Ne kötü bir haber... Yıkılan türbelerin hem dinî kıymeti var, hem de mimarlık, sanat, kültür kıymetleri. Bunları yıkabilmek için Ehl-i Sünnet dünyasının ulema ve fukahasından fetva almak gerekmez miydi?

Cahil halk bu türbeleri ziyaret ederek şirke ve küfre düşüyormuş... Kimler söylüyor böyle?.. Vehhabîler, radikal Selefîler... Müslüman aleminin yüzde sekseninden fazlasını oluşturan Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ulema, fukaha ve müftüleri böyle düşünmüyor.

Evet, yeterli din bilgisine sahip olmayan bazı cahiller aşırılıklar sergileyebilir ama onların yanlışları yüzünden evliya türbelerini yıkmak insafa, adalete, akl-ı selime, Müslümanlığa, insanlığa yakışmaz.

Suudî Arabistan'da şu anda Resulullah Efendimizle (Salat ve selam olsun ona) yanında yatan Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'in (radiyallahu anhüma) kabir ve kubbelerinden başka diğer bütün kabirler ve kubbeler düzlenmiştir. Peygamberimizin pak zevcelerinin, Aşere-i mübeşşerenin, Bedir ashabının, diğer sahabe, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiinin (radiyallahu anhüm ecmain), on dört asırdır gelip geçmiş ulemanın, fukahanın, evliyaullahın, müminlerin ve müminatın kabirleri artık silinmiştir. Ne korkunç vandallık!

Resulullah Efendimiz bir ara kabir ziyaretini yasaklamıştı ama sonra izin verdi, kabirleri ziyaret etmek ölümü hatırlatır buyurdu.

Vehhabiler Efendimizin türbesini de yıkıp düzlemek istiyor ama buna cesaret edemiyor.

Farz edelim Türkiye'de bir Vehhabî rejimi kuruldu, yapacağı ilk iş bütün türbeleri ve kabirleri yıkmak, mezarlıkları düzlemek olacaktır. Ne Sahabe kabri dinlerler, ne evliya, ne ulema, ne süleha...

Yıkacakları ilk türbe de Eyüp Sultan'daki Eba Eyyub el-Ensarî radiyallahu anhın türbesi olacaktır.

Zavallı Müslümanlar... İki ateş, örs ile çekiç arasında kalmışlar. Bir tarafta gaddar dinsizler, öteki tarafta gulüvve sapmış aşırı ve fanatik bid'atçiler...

1920'lerde İslam dünyasında iki ülkede tarikatlar, zikrullah, tekkeler, tasavvuf yasaklanmıştı. Kemalist Türkiye'de laiklik adına, Vehhabî Arabistan'da din adına...

Vehhabîler İbn Teymiye'yi büyük imam kabul ederler ama onun Şeyh Abdülkadir Geylanî'ye müntesip olduğunu bilmezlikten gelirler, onun vur dediğini öldürürler.

İman eden, beş vakit namazı kılan, zekatı veren, İslam'ın emir ve yasaklarına uyan tasavvuf ve tarikat Müslümanlarını şirk ve küfürle suçlayanların kendileri kafir olur.

1924'te son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz Han İstanbul'dan kovuldu, Sultan Vahdettin Han 1926'de İtalyada San Remo'da vefat etti, Halife Abdülmecid Efendi 1944'te Paris'te dünya hayatına veda etti. İslam alemi başsız kaldı.

Emperyalistler, sömürgeciler, Dönmeler, Kriptolar, İbn Sebe'ler, Lawrence'lar, Hempher'ler, Moiz Kohen=Tekin Alp'ler İslam dünyasını paramparça ettiler, Protestanlaştırdılar. Maalesef Müslümanların çoğu onların zokalarını yuttu.

Şimdi, istihbaratıma göre CIA, MOSSAD, Haçlılar, Evangelistler ve diğer şer güçleri Müslümanların başına uysal, light, ılımlı, evcil, fantoş bir Halife getirme planları yapıyormuş.

Acaba Müslümanlar bu son zokayı da yutacak mı?

Bir yerde bir hahamın kabri tahrip edilse Yahudiler bütün dünyayı ayağa kaldırır.

Bir yerde bir Katolik azizinin kabri tahrip edilse Papalık yeri ğöğü inleterek protesto eder.

Mali'de evliya türbeleri yıkılırken İslam dünyası protesto etmiyor.

(Önemli not: Halifeliğin kaldırılmasıyla ilgili, 431 numaralı ve 1924 tarihli kanunda şöyle denilmektedir: "Halife hal' edilmiştir. Hilafet, hükümet ve cumhuriyet mâna ve mefhumunda esasen mündemic olduğundan Hilafet makamı mülgadır." Yani Hilafet şu anda Büyük Millet Meclisi'nin tüzel kişiliğindedir... Büyük Millet Meclisi'nde Hilafet tartışmaları yapılırken, Halifeliğin kaldırılmasına karşı çıkan Trabzon milletvekili Ali Şükrü bey, Köşk muhafız kumandanı Topal Osman'a boğdurulmuş, bilahare onun da işi görülmüştür... Merhum Adnan Menderes, Demokrat Parti grup toplantısında milletvekillerine hitaben "Arkadaşlar, millet size vekalet vermiştir, arzu ederseniz Hilafeti bile geri getirebilirsiniz" dediği için asılmştır.)
* (İkinci yazı)
Haramları İnkâr Eden Yahut Hafife Alan Kâfir Olur

ALLAH hırsızlığı, haram yemeyi, ribayı, zinayı, her çeşit fuhşiyatı (azgınlığı), rüşveti, kadın ticaretini, zulmü, bâtıl alış verişi, kumarı, işreti, çocuk öldürmeyi yasak kılmıştır.

Bu yasaklar Kitabullah Kur'an ile, Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) Sünneti ile, icmâ-i ümmet ile kesin olarak bilinmektedir.

Bu sayılanlar hem büyük günah, hem ağır suçtur.

Bunların günah ve haram olduğunu inkar eden kafir olur.

Müslüman halka hitap ediyor ve nâçizâne uyarıyorum:

İmanınızı kurtarmak istiyorsanız bu haramları sakın hafife almayınız. Sakın bunları hoş görmeyiniz. Sakın sakın sakın ha, bunları önemsiz görmeyiniz. Sakın ola ki, biri, birkaçı veya hepsi için bu devirde geçerli değildir demeyiniz.

Böyle bir söz ederseniz namaz kılsanız da, cumaya gitseniz de, oruç tutsanız da İslam dairesi içinde kalamazsınız.

Çünkü kesin emir ve yasaklardan, zaruriyat-ı İslamiyeden birini inkar eden dinden çıkar.

Resûl-i Kibriya Efendimizin bir hadîs-ı şeriflerinde şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:

"Âhir zamanda yaşları küçük, akılları güdük bir topluluk çıkacaktır. Onlar Kur'an okurlar, okudukları Kur'an boğazlarından aşağıya kalplerine inmez.

Onlar Hayrülberiyye'nin (Resulullahın) sözlerini söylerler.

Onlar, gergin yaydan fırlayan okun ava isabet edip, o hızla avı delip çıkması gibi dinden çıkarlar."

Evet Kur'an okuyan, hadîs zikr eden öyle beyinsizler vardır ki, dinden çıkmıştır.

Öyleleri vardır ki, Kur'an okurlar ama Allahın Kitabındaki 300 küsur muhkem=kesin âyetin tarihsel olduğunu, hükümlerinin bugün geçerli olmadığını iddia ederler.

Allah tarafından insanlığa hak din, hak nizam, hak yol olarak gönderilmiş ilahî İslam dinini; Avrupa medeniyetinin, Avrupa Birliği'nin, Feminizm ideolojisinin, kapitalizmin norm, kriter ve standartlarına ayarlamaya ve uydurmaya çalışmak hem ihanet, hem de hıyanettir.

Bir konuda, bir hükümde İslam ile AB, Batı medeniyeti, Feminizm, Kapitalizm, Liberalizm ters düşüyorsa, doğru olan İslam'ın hükmüdür.

Bütün doğru inançlar,

Bütün doğru hükümler,

Bütün doğru görüşler,

Bütün iyilikler, bütün güzellikler İslam'dadır.

İslamın yanlış dediğine doğru diyen,

İslamın çirkin dediğine güzel diyen,

İslamın kötü dediğine iyi diyen dinden çıkar.

İslamın temel ve zarurî hükümlerinde icmâ-i ümmet varsa, bütün mü'minler bu icmaya uymak zorundadır.

Zaruriyat-ı diniyedeki icmâı inkar edenler dinden çıkar, kafir olur.

Günlük namazlar, Ramazan orucu, zekat, hac tartışılamaz.

Kadınların tesettürü tartışılamaz.

Riba yasağı tartışılamaz.

İçkinin haram olduğu tartışılamaz.

Rüşvetin haram olduğu, rüşvet alanın da verenin de cehennemlik olduğu tartışılamaz.

Zinanın haram olduğu tartışılamaz.

İcmâya aykırı ictihad yapılamaz. Böyle ictihadlar merduttur ve bunlara kulak asılmaz.

Zinanın Ceza Kanunu'nda suç olarak zikr edilmemesini hiçbir Müslüman doğru bulamaz.

TC başlıklı vesikalarla kadın satışını, bu satıştan KDV ve gelir vergisi alınmasını hiçbir Müslüman doğru bulamaz.

Hiçbir Müslüman iffetsizliği hürriyet olarak kabul edemez.

Kur'ana, Sünnete, icmâ-i ümmete kesinlikle aykırı olan şeyleri en uygun ve en enerjik şekilde tenkit etmeliyiz.

Tenkit edemiyorsak, kalben buğz etmeliyiz. Bu ise (hadîs-i şerife göre) imanın asgarîsidir.

Zamanımızda hürriyet vardır.

Zamanımızda Müslümanlar inançları, fikirleri, görüşleri, tenkitleri yüzünden İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp idam edilmiyor.

Bugünkü hürriyetten ve genişlikten yararlanarak münkerleri (dinin kötü gördüğü, yasakladığı şeyleri) tenkit etmez, bunların izale edilip, yerlerine mâruf (dinin iyi gördüğü emrettiği) şeyleri getirmek için çalışmazsak dilsiz şeytan oluruz.

Ey Müslümanlar!.. Parti, cemaat, tarikat, hizip, fırka, sekt, klik taassubu ve holiganlığına kapılıp da dinimize hıyanet etmeyelim.

Kur'ana, Sünnete, Şeriata hıyânet etmeyelim.

Kötü, bozuk, çarpık, sapık düzenin ve sistemin rantlarına, haram kemiklerine göz dikip de vazifelerimizi yapmazlık etmeyelim.

Âmirine bil mâruf ve nâhine 'anil münker olalım.

Kötülükler karşısında susmak (tenkit etme hürriyet ve güvenliği varsa) suç ve günahtır.

Geceleri her çalının altında bir erkekle bir kadının seviştiği Kültür Parkı'nı tenkit edelim.

Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Rüşvet alan da veren de Cehennem ateşindedir" buyurmuşlardır. Rüşvete karşı olalım.

Her Cuma namazında hatip minberden inmeden önce mü'minleri azgınlığa (fuhşiyata) karşı uyaran âyeti okuyor. Biz de iman eden kullar olarak fuhşiyatı, zinayı, israfı, çıplaklığı, işreti, lüksü, kumarı, açıkta küstahça işlenen ve toplumda fitne ve fesat çıkartan fısk ve fücurları tenkit ve protesto edelim.

Tevhid inancını, Resulullahı, Kur'anın hak kitap olduğunu, İslam'ın Allah katında tek hak, makbul din olduğunu inkar eden kafirlerin de ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğunu iddia edenleri uyaralım.

Mârufu emr eden,

Münkerden nehy eden,

Doğruyu tutan ve destekleyen,

Bâtılı reddeden,

Allah ile ezelde yapmış olduğu ahd ü misaka sâdık olan,

Peygambere biat ve itaat eden vasıflı Müslümanlar olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi