Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Finansal Tetikçilikle Mücadele Derneği

Finansal Tetikçilikle Mücadele Derneği

John Perkins’in ‘Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’nı okudunuz mu bilmem.. Onu okuyan ve bir kredi operasyonunun muhatabı olan bir mimar şimdi “Finansal Tetikçilikle Mücadele Derneği” adında bir derneğin kuruluş çalışmasını yapıyor..

Bazı bankacılar ve bankalar adeta tetikçilik yapıyorlar ve kesinlikle bunlarla mücadele şart..


Finansal dolandırıcılık sadece bizde değil, tüm dünyada olan bir şey..


Demir İnal eski bir bankacı. Geçenlerde Barclays Bank’ın Libor belirleme konusunda yaptığı bir hile dolayısı ile cezaya çarptırıldığını söyledi.


Libor hesabındaki küçük bir yanlışlık yüzmilyonlarca liralık kayıplara sebeb oluyor.. 800 trilyon dolarlık bir işlem hacminden söz ediyoruz.. Mesela yarım puanlık bir yanlışlık 400 milyarlık bir kayba sebeb oluyor..


Sözkonusu banka 8 milyar dolar kâr ediyor. Bu yanlışlık sebebi ile ödediği ceza ise 460 milyon dolar ceza.. ABD kendi kaybını bir şekilde karşılıyor, ama dünyanın kaybı kayıp olarak kalıyor..


Hani meşhur fıkradır, adam birine küfretmiş, karşı taraf dava açmış, mahkeme komik bir tazminata hükmetmiş. Karar sonrası adam, cebinden ceza miktarında parayı masaya koymuş, muhatabına bir kez daha küfretmiş.. Bu “Aferim dolandırmaya devam et, ama bana verdiğin zararı karşıla, komisyonumu öde” demekten başka ne anlama geliyor ki..


Dünyanın ayağa kalkması gereken böyle bir olay karşısında, hükümetler, basın, finans dünyası nedense sessiz kaldı..


Olay neydi bir hatırlayalım: Geçen ay İngiltere’nin ikinci büyük bankası (aynı zamanda dünyanın en büyük bankalarından birisi olan Barclays Bank’ın yıllardır LİBOR tespitlerinde hile yaptığı ortaya çıktı. Banka suçunu itiraf etti, İngiliz FSA (Bankacılık Hizmetleri Kurulu) bankaya 59.5 milyon İngiliz Poundu, Amerikan Adalet Bakanlığı 102 m. Pound, Amerikan Borsası da 128 m. Pound (toplam 460 m. Amerikan Doları) ceza kesti. Bankanın CEO’su Amerikan asıllı Bob Diamond (2 milyon Pound maaş alacağını alarak!, apar topar karşısına çıktığı Parlamento Komisyonuna “üzgün olduğunu” söyledi), Yönetim Kurulu Başkanı Marcus Agius ve Operasyon Başkanı Jerry del Missier istifa ettiler. Bankanın Libor tespitleri ile oynadığından 2005 yılından beri şüpheleniliyormuş. 2009’da İngiliz Bankalar Birliği bankaların LİBOR tespitleri için bazı kurallar koymuş. Barclays dahil bazıları bu kurallara uymamış. Barclays genelde diğer LİBOR tespitçisi bankadan daha yüksek oran tespit edermiş. 2011 sonunda Royal Bank of Scotland 4 personelini “LİBOR oranı ile oynamaktan” işten attı. LİBOR faiz oranını kullanan Dünya Para piyasalarının (tahvil, menkul kıymet ve kredi pazarının hacmi 800 trilyon dolar (Amerikan GSMH’sinin 40 misli). 2008 yılı bankacılık skandalında bazı bankalar battı fakat genelde diğer bankalar trilyonlarca dolar ile vatandaşın sırtından destek aldı. Hapse atılan bankacı yok. Şimdi de yılda milyarlarca dolar kâr eden Barclays 460 milyon dolar ceza ile kurtarılmak üzere. Ekonomikman çökmekte olan İngiltere’nin en büyük kâr merkezi ihtimamla korumaya çalıştıkları Londra Finans Merkezidir. Ağır bir darbe ile çökerse İngiliz ekonomisi çöker.


Batı Bankacılık sistemindeki sahtekarlıklar çığ gibi gelirken, Dünya altın-gümüş ve de enerji piyasalarında da büyük oyunlar oynandığı hemen hemen kesin.


Eskiden altın paraları eğip büküp altın tozları ile vurgun yapan finansal tetikçiler, bugün de piyasa ile oynayarak, aynı şeyi yapıyorlar..


Barclays Skandalı tüm dünyanın dolayısı ile Türk halkının, şirketlerinin, bankalarının da senelerdir çok büyük çapta dolandırıldığını ortaya koydu. Şimdi İngiliz ve Amerikan devletlerinin aldığı 460 milyon dolar gibi komik bir rakamla bu iş kapatılacak mı? Türkiye’nin kayıplarını kim ve nasıl tazmin edecek? Hangi yerli veya uluslararası kurum (mahkeme vb.) bu zararların hesabını çıkararak asıl suçlu bankalardan ve de sahiplerinden hesap soracak. Bizim MİT ve MASAK bu konuda bir şey yapmayacak mı?


Bu LİBOR ne derseniz, İngiltere sadece metric sistemlerin merkezi değil. Para piyasasının metric sistemi de burada belirleniyor. LİBOR “London İnterbank Offered Rate” kelimelerinin baş harflerinden oluşturulan bir kısaltmadır. Londra’da bankalar arası piyasada borçlanmalarda ortaya çıkan faiz oranına verilen isimdir. Aslında faiz oranını belirleyen bankalar da sadece İngiliz bankaları değil, 60’dan fazla ülkenin bankası sisteme dahildir. Ancak İllüzyon sopası İngiliz bankacıların elindedir.


“Libor (faiz oranları) forward, swap, konut kredisi, değişken faizli borçlar ve euro/dolar işlemlerinde referans olarak kullanılmaktadır. Diyelim ki senelik Libor + 300 baz puanı ile değişken faizli konut kredisi aldınız ve konut faiziniz her yıl 1 Mart tarihinde belirleniyor olsun. Eğer 1 Mart tarihinde Libor %1,5 ise siz de bir yıl boyunca %4,5 faizden konut kredisi kullanıyor olacaksınız. Bir sene sonra Libor %3,5’e yükselirse sizin ödeyeceğiniz konut kredisi faiz oranı da %6,5’e yükselecektir. Türk bankaları uluslararası bankalardan 1 veya 3 yıl vadeli faizlerle borçlandıkları zamanlar da ödeyecekleri faiz oranı Libor +75 baz puanı gibi miktarlar oluyor genellikle. Ufak ve riskli bankalar daha yüksek bir risk primi ödemek zorunda kalırken Garanti, Akbank gibi riski daha düşük bankalar Libor üzerine daha düşük bir prim ödeyerek borçlanmaktadırlar.” Yani LİBOR herkesi yakından ilgilendiren bir konu.. Hedge fonları da çalıştıkları aracı kurumlardan borçlanırken Libor üzerinden borçlanırlar. Libor (faiz oranları) gecelik faizden başlayan ve bir yıla kadar uzanan vadelerde ve 10 tane ayrı para birimi için hesaplanmaktadır. Ve para piyasası içindeki herkes doğrudan ilgilendirmektedir..


Benden söylemesi.


Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi