Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Toplum zamansız tartışmalarla oyalanıyor

Toplum zamansız tartışmalarla oyalanıyor

Ortaya bir konu atılıyor, günlerce tartışılıyor, bir süre sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi unutulmaya terk ediliyor. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve bu seçimlerde kimin aday olacağı etrafında yaşandı. Konu gündeme ilk defa kim ya da hangi tarafın sözcülerince atıldı gelinen noktada toplumda hatırlayan bile yok.

Son olarak yapılan tartışmalara Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ahmet Sever'in cevap niteliğindeki açıklaması damga vurdu ve sanki bu konudaki tartışmaları Sever'in başlattığı gibi bir hava oluştu. Halbuki Sever'in açıklamasına gelene kadar medyada günlerce bu konu işlendi. Sanki bazı köşe yazarları ya kendi adlarına ya da birileri adına bu konuyu gündeme getirdiler, böylece kamuoyunun nabzını tutmaya çalıştılar. Belkide kamuoyunu bu hususta hazırlamaya çalıştılar. Halbuki Cumhurbaşkanlığı seçimine daha iki yıl vardı ve iki yıl önceden konunun tartışmaya açılmasının kimseye bir yararı yoktu. Tartışmalarda Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına adaylığı kesin olarak takdim edildi. Erdoğan'ın adaylığı kesin olunca Cumhurbaşkanı Gül'ün ne yapacağı sorusunun cevabı araştırılmaya başlanmıştı. Denebilir ki Gül'ün ikinci defa adaylığı düşünmeyeceği ya da düşünmemesi gerektiği noktasından tartışmalar sürdürülüyordu. Böyle olunca bir takım ihtimaller sıralanmaya başlandı. Söz gelimi Erdoğan ile Gül'ün Rusya'da olduğu gibi anlaşmalı olarak görev değişikliğine gidecekleri bu ihtimallerden birisiydi. Bu arada AK Parti'ye bazı transferlerin kotarılmaya başlanması da bu tartışmalar sırasında gündeme geldi ve bu transferlerle Erdoğan'ın kendinden sonrasının hazırlığı içinde olduğu ileri sürüldü. Bu arada AK Parti tüzüğü gereğince üç dönemden fazla aday olunamayacağı için önümüzdeki seçimlerde eski kadrolarda zorunlu olarak önemli bir tasfiyenin gündeme geleceği, bu bakımdan kadroların yeni isimlerle takviye edildiği bile yazıldı.

İşte bu tartışmalar sırasında Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı, Gül'ün ikinci defa Cumhurbaşkanlığı'na aday olabileceğini söylemesi dikkatleri hemen bu noktaya çekti. Bu defa tartışmalara yeni boyut geldi. Gül'ün kırgın olduğu, şimdiye kadar devam edip gelen Gül-Erdoğan anlaşmasının sona erdiği gibi yorumlar başladı. Elbette bu yorumların bir bölümü olabileceklerin dile getirilmesi iken özellikle muhalefet kanadına mensuplardan gelen yorumlarda 'tırnak kaşımak' mahiyetindeydi. Yani Gül-Erdoğan zıtlaşmasından yarar görenlerin tahmini olarak dillendirildi.

Halbuki ülkemiz siyasetinde iki yıl çok uzun süredir. Bırakın iki yılı bir yılda köprülerin altından çok sular akmakta, bir anda olayların akışı değişebilmektedir. Yapılan tahminlerin önemli bir bölümü 10 yıllık iktidarın aynen devam edeceği beklentisine dayanıyordu.

Esas üzerinde durmak istediğim husus Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin böylesine erken bir dönemde gündeme ilk getirenler bazı Erdoğan yanlısı kalemlerdi. Böyle olunca da Cumhurbaşkanı Gül tartışmalar Basın Danışmanı aracılığı ile cevap vermiş, 'benim adıma dışarıdan gazel okumayın' demeye getirmişti. Çünkü, Basın Danışmanı'nın kendi kafasına göre Gül'ün haberi olmadan ikinci defa aday olabileceğini açıklaması normal şartlarda düşünülemez. Basın Danışmanı eğer kendi kafasına göre böyle bir açıklama yapmış olsaydı sanıyorum şimdiye kadar bunun hesabı sorulurdu.

Böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Ancak, Cumhurbaşkanı son açıklaması ile sanki gönül alan taraf olmayı tercih etmiştir. Cumhurbaşkanı'nın, "Önümüzde 2 yıl kadar uzun bir zaman var. Günü geldiğinde aramızda oturur, konuşuruz. Bir kez daha hatırlatayım. Başbakan Tayyip Bey il arkadaşlığımız, ilişkilerimiz kardeşlik hukukunun ötesindedir" diyerek bu tartışmaları ilk defa başlatanlara cevap, bu arada da kanaatim o ki, Başbakana mesaj vermiştir.

Elbette Cumhurbaşkanlığı konusu ülkemiz açısından çok önemlidir. Çünkü o makamda oturanın kişiliği ülkeyi yakından ilgilendirmektedir. Ancak, bu konunun iki yıl önceden olayın esas kahramanları dışında gündeme getirilmesi sanki gündemdeki bazı konuları dikkatlerden kaçırmaya yöneliktir. Komşularımızla ilişkilerimiz de gelinen nokta yıllardır savunulan bir politikanın iflas ettiğini, bölgemizde belirleyici ülke olma iddialarının gelişmeler karşısında gerçeği yansıtmadığını göstermiştir. Bunun yanında terör örgütü Arap Baharı'nı Türkiye'ye sıçratma hamlesi içindedir. Kısacası Cumhurbaşkanı'nın Tayyip Erdoğan mı yoksa Abdullah Gül mü olacağı tartışmaları şu gün için gereksizdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi