Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Yarınları emanet ettiğiniz gençler

Yarınları emanet ettiğiniz gençler

Hedefi olmayan bir genç, yolun sonunu bilmeden yürüyen bir ama gibidir. Yaşamın en güzel yıllarını yaşamaktadır fakat ayakları yere değecek hayaller üretmekten uzak, hedefsiz plansız bir hayat sürmektedir. Gelecekle ya da şimdi ile ilgili duygu ve düşünceleri tek düze olduğundan varlığını hiçbir zaman sorgulamaz. Oysa ulaşmayı düşündüğünüz hedefleriniz varsa daha rahat yol alır ve nereye nasıl gideceğinizi bilirsiniz. Aksi taktirde tökezler yolun bir kavşağında düşersiniz. Hedeflerine koşan insanlar gündelik hayatlarında daha zinde ve enerjiktirler. Buna karşın ne yapacağını bilmeyen ve işe yaramadığını düşünen insanların yaşamla bağları kopuktur ve bu insanlar kendilerini değersiz görürler.

Karınca, sırtladığı bir buğday tanesini sürükleyerek götürmektedir. Yol uzundur ve sırtındaki yük oldukça ağırdır. Ama hedef bellidir, buğday tanesi yuvaya kadar taşınacak ve kışlık yiyecekler istiflenecektir. Karınca sabahın erken saatinde başladığı yolculuğuna üç gün sonra ulaşabilmektedir. Ama üçüncü günün sonunda görev tamamlanmış ve yeni hedefler için yola çıkılmıştır... Hayatı nefes alıp vermekten ibaret gören insanların karıncadan öğreneceği çok şey vardır.

Gençlerimize geleceğe dair beklentilerini sorduğunuzda, sadece, zevk ve eğlenceye dayalı taleplerinin olduğunu görürsünüz. Oysa hedeflerin bir kısmı dünyevi bir kısmı uhrevi çerçevede gerçekleştirilmelidir. Genç dünyada geçimlik elde edebileceği bir meslek seçmelidir ama aynı zamanda Allaha karşı sorumluluklarının da bilincinde olmalıdır.

Gençler, akıl dimağ, güç ve enerji bakımından yaşamın en verimli çağını yaşarlar. Ancak bu dönem akıldan ziyade hisler yoğundur. Bu nedenle gençlerimiz, bedensel, zihinsel ve aksiyon olarak büyük bir enerji birikimine sahiptirler fakat duygularını kontrol etmekte zorlanırlar. Çünkü çoğu zaman duygular aklın ve mantığın önüne geçer.

Günümüzde, hayatı zevk ve eğlenceden ibaret gören gençleri, köşe başlarında beyhude bir hayat sürerken görürsünüz. Sefahat bir haldedirler ve varlık sebeplerini dahi kavramış değillerdir. Ziyan olan bu gençleri iman çerçevesine çekmek ve bu doğrultuda hedefler göstermek gerekir. Aksi takdir gençlerimizin bu anlamsızlık anaforundan kurtulmaları kolay olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatma Tuncer Arşivi