M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Sünnîleri Kimler Uyaracak?

Sünnîleri Kimler Uyaracak?

Türkiye Sünnîlerinin çok güçlü uyarılara ihtiyacı vardır. Uyanmazlarsa, bugünkü gidişlerinin sonu felakettir.

Durumlarının, gidişlerinin, hallerinin kötü olduğu akılla, mantıkla, hikmetle; Kur'anın ve Sünnetin ışığında kendilerine anlatılmalıdır.

Müslümanlara "Durum çok iyidir, çok parlak ufuklara yaklaşıyoruz, ileride her şey çok iyi olacaktır" diyenler onları aldatmaktadır.

Sünnî Müslümanlar bu ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturuyor. Onlar iyi olmazsa, ülke de, devlet de, halkın bütünü de iyi olmaz.

Ne gibi kötülükler vardır?

Bir teki bile batırmaya ve çökertmeye yeterli olan birkaç kötülüğü sayayım:

1. Birlik ve beraberlik içinde tek bir Ümmet halinde olmamak.

2. İrili ufaklı, birbirinden kopuk binlerce hizbe, fırkaya, cemaate, sekte ayrılmış olmak.

3. İtikatta (inançta) çok vahim, çok korkunç fesatların ve bid'atlerin halk arasında yayılması.

4. Beş vakit namazın terk ve zayi edilmiş olması.

5. Milyonlarca Müslümanın çeşitli şehvetlerin ve azgınlıkların pençesine düşmüş olması.

6. Başta israf ve lüks olmak üzere birçok beyinsizliğin genelleşmesi.

7. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılmaması.

8. Genç nesillerin İslamî eğitim görmemesi.

9. En korkunç, en yıkıcı, en müthiş felaket: Bedevîlik, a'râbilik, kırsal kesim şifahî kültürünün hakim olması.

Ülkenin güneydoğusunun ucunda savaş var, teröristler kurtarılmış bölge kurmak için savaşıyor. Bazı bölgelerde ise vur patlasın çal oynasın eğlence var.

Tarihte görülmemiş bir din ve mukaddesat sömürüsü...

Beş yıldızlı muhteşem umre seyahatleri...

Ramazanda lüks iftarlar...

Ramazan açlık ayı mı, tıkınma ayı mı?

Cılkı çıkarılan tesettür... Şeytanî tesettür... Başları kapalı açık kadınlar ve kızlar...

Reformcu baykuşlar haykırıyor: İslamda teravih namazı ve kader yoktur... Daha nice hezeyan...

Papazlarla hahamlarla öpüşen, lakin birbirlerinin yüzüne bakmayan Müslümanlar.

Onlar ne biçim Müslüman?

Ortodoks Rumların Ekümenik Patriği, Ermenilerin Gregoryen Patriği, Katoliklerin Monsenyörü, Yahudilerin hahambaşısı, Masonların Üstad-ı Âzamı var da, Müslümanların niçin bir İmam-ı Kebiri yok?

Sünnî Müslümanlar, 1928'den önce vefat etmiş dedelerinin mezar taşlarını niçin okuyamıyor?

Müslümanlar niçin 1927'de yayınlanmış Türkçe hikaye kitaplarını okuyamıyor?

Dindar Müslüman kadın avukatlar niçin başlarında eşarp olduğu halde mesleklerini icra edemiyor?

Müslümanların Ramazanlarına, oruçlarına niçin saygı gösterilmiyor?

Bu Sünnîleri kimler uyaracaktır?

Kimler onlara birleşin birleşin birleşin diye haykıracaktır?

Bugünkü gaflete, ahlaksızlığa, cehalete karşı kimler gökgürültüsü gibi yeter artık diyecektir?

Kimler, bütün öğrencileri vakit namazlarını bir eksiksiz cemaatle kılan gerçek İslam mektepleri açacaktır?

Kimler gerçek şer'î tesettüre öncülük edecektir?

Bu Ümmetin Şeyh Şâmil'i nerededir?

Ey zamanın Hâlid'i zuhur et!..

Ey Salahaddin neredesin?

Ey Âkif, ruhlarımızı heyecana getirecek yeni neşidelerini bekliyoruz?

Ey Ali Şükrü bey!

Ey İskilipli Âtıf Efendi!..

Ey âşıkan, ey sâdıkan!.. Ey âmirine bi'l-mâruf ve nâhine 'ani'l-münker...

Ey Ahmed Yesevî'nin halifeleri nerelerdesiniz?

Ey mürüvvetli Müslümanlar!

Ey fütüvvet erbabı!

Ey zamanın Celalüddin'i!

Ey Ehl-i Beyt-i Mustafanın torunları...

Ey muhlisân!.. Ey cihad-ı ekber erbabı!..

Uyandırın bu ümmeti!..

Ashab-ı Kehf ne güzel bir uykudaydı... Biz ne kötü bir uykudayız...

Vakit geçmeden, nasıl uyanacağız?.. Kimler uyaracak bizleri?..

Gayret ve himmet köslerini, zemin ü âsümanı titretircesine kimler vuracak.

İş işten geçmeden...

Kaza okları gergin yaylardan fırlamadan...
* (İkinci yazı)
Polemikler

Sabah dokuzda arkadaşına telefon eder: "Rıfkı Rıfkı!.. Gazeteci Ahmet ile Gazeteci Mehmet dehşetli bir polemiğe başladılar. Birbirlerine ateş püskürüyorlar. Hakaretin bini bir paraya... Hiç vakit geçirmeden Ceride ile Feride gazetelerindeki yazıları oku"

Rıfkı: Teşekkür ederim benim canım kardeşim, bugün çok işim var ama hemen okuyacağım...

Gece saat dokuz... Hanım mutfakta çay hazırlıyor... Kocası televizyon başında, birden "Hanım hanım çabuk gel hemen gel şimdi gel... Açık oturumda dehşetli bir tartışma başladı. Konuşmacılardan biri ötekine küfür etti. O da onun üzerine yürüdü... Aaa aaa aaa birbirlerine girdiler... Sunucu bas bas bağırıyor... Goool gool gool!.. Kadın hemen gelsene beee kaçırıyorsun...

Hanım koşar, zevkten dört köşe heyecanla seyrederler.

Halkımızın bir kısmı (yüzde kaçı?) polemiklere, küfürleşmelere, kavgaya gürültüye, çekişip tepişmeye bayılıyor.

Çok faydalı yazıları okumazlar, iki muharrir polemik yaptı mı mutlaka okurlar.

Sadece kendisi mi okur? Hayır okur ve tavsiye eder okutur...

Dedikodu, horoz dövüşü, sövüp sayma ruhumuza, kanımıza, iliklerimize işlemiştir.

Hüseyin Rahminin romanlarındaki (Tesadüf) elleri maşalı takunyalı mahalle karıları gibi...

Birileri meşhur mu olmak istiyor, hemen ona buna saldırıp polemik çıkartırlar.

Havada küfürler uçuşmalı, ne kadar kirli çamaşır varsa ortaya saçılmalıdır.

Sonra ne olur: Polemik beş on gün sürer, sonra tavsar, zaten okuyanlar da bıkar...

Ne zamana kadar? Yeni bir polemik başlayıncaya kadar.

Tekrar telefon: Rıfkı Rıfkı Rıfkı!.. Uyuma benim canım kardeşim... Gazeteci Olgaç ile Tolgaç dehşetli polemik yapıyor, okusana...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi