Bu zemin ve zaman tanımayan “ciddiyet”, olur olmaz her mevzuda ortaya konulan kesin (ve keskin) tavırlar beni mizaha zorluyor!


Çünkü bu öyle bir “ciddiyet” ki, bir süre sonra zıddına inkılâb ediyor!


CHP’nin artık eskiyen –hatta köhneyen- liderinin son çıkışları ancak bu başlığı hak ediyor. Ne demek “afyon bıçağı ile fütuhat”? Bunu CHP liderine ve onu ciddiye alanlara açıklamak zorundayız. Çünkü dil ilgileri/bilgileri bu kadarını bile anlamakta yetersiz kalacaklarını gösteriyor!


Bugünlerde bu deyimi yazıp karşısına Kemal Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısı resmini koymak, yeterince açıklayıcı olur!


Bu yazının Afyon’da meydana gelen o müessif hadise ile ilgili açıklamalarından sonra yayınlanması ise tesadüf! Daha önce düşünülmüştü, hatta kısmen yazılmıştı ve fakat hazretin Afyon’daki cephanelik infilaki üzerine yaptığı açıklamalar, yayınını zorunlu hale getirdi! Dikkat ederseniz burada bir yüzde (%) veremiyorum!


Ama Kılıçdaroğlu yüksek yüzdelerle konuşuyor!


Önce “yüzde doksan dokuz” diyor. Sonra yeterli bulmuyor, “yüzde doksan dokuz-buçuk” diyor!


“Yüzde yüz” de diyebilirdi, hatta “yüzde bin beş yüz” dese şaşırmazdık! Palavranın endazesi yok!


Kılıçdaroğlu’nun partisinin son seçimdeki oy yüzdelerine bakılırsa, yüzde yirmilerin üstünü tasavvur gücünün imkânsızlığı ortaya çıkıyor. O yüzden, yüzde yirmiler üzerinde konuştuğu zaman sağlıklı rakamlar veremiyor!


İlk açıklama bizi 28 Şubat günlerine döndürmüştü. “Üst düzey komutanlar diyor ki...yüzde doksan dokuz...”


28 Şubat günlerinde malûm liderlerin, mahut milletvekillerinin, bir kısım genel yayın yönetmenlerinin ve hatta bazı köşe yazarlarının böyle komutanları vardı. Canları istediğinde onların ağzından konuşur, yazar veya manşet çekerlerdi. Bu her zaman onların canlarının istemesine bağlı değildi elbette; kendini gizleyen komutanların canlarının çekmesi ile ilgili bir durumdu aynı zamanda.


Acaba son günlerde askeriyeden bazılarının canı böyle şeyler mi istiyor? Veya Kılıçdaroğlu mu onları buldu, onlar mı Kılıçdaroğlu’nu?


İlk açıklama bizde Kılıçdaroğlu’nun afyonun başına vurduğu izlenimini uyandırdı. Hükümet canibinden ve Genelkurmay’dan tepki geldi: “Kaynağını açıkla! O komutan veya komutanlar kim?”


Güvenilirliğin şartı bu. İşte bunun üzerine yapılan basın toplantısı seyredilmeye değerdi. Kılıçdaroğlu açıklama yapmak üzere kürsüye yürüyor. Sanki Kel Aliço Kırkpınar meydanına çıkıyor!


Manzarayı görünce afyonu patlamış sandık! Yok afyonu başına vurmuş!


Bir kere muvazzaf komutanlar değilmiş, ona bu konuda bilgi verenler. Hatta üst düzey emekliler de değilmiş! Uzmanlarmış!


Çıta iyice indi. Onların dahi ismini veremedi, fakat piyasayı yarım puan yükseltti ve % 99.5’a çıktı.


Biz bu zat-ı muhterem için hükmümüzü baştan vermiştik: Birinci Kemal’le açılan CHP Kemal parantezi ile kapanacak!


“% 99.5 Kemal” afur tafurla bu açıklamaları yaparken, tecrübeli bir araştırma kuruluşunun “bu pazar seçim olsa” anketinin sonuçları akıl tahtasında değilse bile, akıllı tahtasında yazıyor olmalıdır.


Bu ankette AK Parti’nin, vatandaşların yüzde 53.7’sinin tercihi olmasından daha önemli bir sonuç var: CHP’nin oylarının yüzde 3 gerileyerek iki parti arasındaki farkın yüzde 30’a ulaşması...


İkinci (ve son) Kemal’in günleri sayılı... Bir sene sonra mahalli seçimler var. Bir şeyler yapması, sahneyi doldurması lâzım.


Ondan geleceğe yönelik bir program bekleyenler boşa ümitlenmiş olurlar. Son Kemal’in seçim stratejisi, mevcut iktidarı tökezletip halkın gözünden düşürerek sonuç almaya yönelik. Bunun için araçları da belli: Türkiye’de PKK şiddeti, Suriye’de Baas zulmü ve Irak’da Maliki mezhepçiliği...


PKK terörü zirve yapmak için müsait vasatı buldu ve kuduzca saldırılar düzenlendi... Fakat, sert kayaya tosladı, pes etme emareleri ayan beyan görülüyor. Hâlâ ümit var mı?


Afyonkarahisar’daki cephanelik sabotaj olursa, bu onların defterine yazılacağı gibi, hükümetin açık düşmesine sebep olacak...


Bir ümit... Hayır! Yarım ümit, yani yüzde doksan dokuz buçuğun yarımı!


Bu CHP’ye seçimlerde puan kazandırır mı?


Suriye’de Esed zulmü payidar olur mu?


Maliki’nin İran’la ve Esed’le paralel siyaseti nereye kadar gider?


Adam afyon bıçağını kılıç, kendini de gerçek kılıçdar sanıyor!