Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kılıçdaroğlu’nun geç kalmış özür dileme girişimi

Kılıçdaroğlu’nun geç kalmış özür dileme girişimi

Tarihi ziyaret bugün gerçekleşiyor. Yani, dün gerçekleşti... Kemal Kılıçdaroğlu, merhum Başbakan Menderes’in kabrini ziyaret etti. Yazıya erkenden teslim etmek zorunda olduğum için, Kılıçdaroğlu’nun kabir ziyareti çıkışında ne söylediğini, söylenenlere CHP’lilerin nasıl tepki gösterdiğini öğrenemedim.

Şunu söyleyeyim:

Nerden bakarsanız bakın, önemli bir ziyarettir bu.

İktidara geldiklerinde darbelerle nasıl mücadele edilirmiş, bize gösterecek olan Kılıçdaroğlu, evet, mücadele gerektirecek yeni oluşumlar konusunda (Ergenekon, Balyoz vs...) “eski CHP” refleksleriyle hareket ediyor, “Silivri edebiyatı” yaparak CHP’nin doktriner çizgisini koruduğunu anlatmaya (göstermeye) çalışıyor ama öte yandan yeni ve ezber bozan şeyler söylüyor.

Mesela, 27 Mayıs’ın darbe olduğunu itiraf etmişti.

Ki, CHP tarihinde bir “ilk”tir bu.

Hangi düzeyden ve müktesebattan gelirse gelsin, “klasik CHP’li” kafası, 27 Mayıs’ın “devrim” olduğunu, bu devrimle birlikte özgürlükçü anayasa sürecinin açıldığını söyleyecektir. Ve ilave edecektir: “Tahkikat Komisyonu’yla birlikte Menderes diktaya yönelmiştir. Ordu müdahale etmiş, devrimin önünü açmıştır.”

Bu görüş değişmez.

Üstelik, entelektüel katkılarla zenginleşir...

Mustafa Armağan, birlikte hazırladığımız Tarihçe programında ilginç bir şey söyledi: “Menderes, 24 anayasasına göre ülkeyi yönetmiştir... İnönü de 24 anayasasına göre yönetmiştir... İnönü’nün, bu anayasaya dayanarak kurduğu tek parti faşizmi sorun yapılmıyor ama İnönü totalitarizmiyle savaşan Menderes’in icraatları tecziye nedeni sayılıyor. Menderes’i asanlar, neden İnönü totalitarizmine itiraz etmediler?”

Etmediler...

Çünkü darbeciler, referanslarını İnönü’den, İnönü’nün “Şartlar olgunlaşırsa, ihtilal meşru bir haktır” sözünden alıyorlardı.

Darbeyle birlikte “özgürlükçü anayasa sürecinin açıldığını” söyleyen klasik CHP’li kafası, ne hikmettir bilinmez, işbu özgürlükçü anayasanın korporatist bir anayasa olduğunu, vesayet rejimini kurumsallaştırdığını görmez, görmek istemez.

Bu cümleden olarak, yeni anayasa sürecini başlatanların giriştiği siyasi kıtalı (yani darbeyi ve idamları), genellikle “sorgulama konusu” yapmaz.

Kılıçdaroğlu’nun ziyareti, bu nedenle önemlidir.

Hem “ezber bozan” bir harekettir hem de “geç kalmış” bir özür dileme girişimidir...

Başka önemli çıkışları da oldu Kılıçdaroğlu’nun...

Sabahattin Ali’nin, CHP eliyle ortadan kaldırıldığını söyledi yahut bunu demeye getirdi.

Biliyoruz ki, entelijansiya, Sabahattin Ali’nin başına getirilenleri de, Nazım Hikmet ve Kemal Tahir’in başına getirilenleri de “muhafazakar sağın günahları” arasında sıralar ve bu görüş hiç değişmez.

Kılıçdaroğlu bu ezberi de bozdu...

Bu örneklere bakarak, “CHP kendini yeniden tahkim ediyor, darbelerle arasına mesafe koyuyor, eski CHP hastalıklarından arınıyor” diyebilir miyiz?

Bunu diyemiyoruz...

Mütemadiyen ezber bozup duran Kılıçdaroğlu, sadece ezber bozduğuyla kalıyor.

Bunu parti politikalarına yansıtamıyor.

Menderes’in kabrini ziyaret ederek yahut 27 Mayıs’a “darbe” diyerek, alıştığımız CHP kalıplarının dışına çıkan Kılıçdaroğlu, aynı cesareti Dersim konusunda sergileyememişti mesela.

Üstelik, “Dersim’de olanları devrimin koşulları içinde olağan karşılamak lazım” diyerek, bu cesaretsizliğini taçlandırmıştı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi