Faruk Köse

Faruk Köse

Sayın Milli Eğitim Bakanı!..

Sayın Milli Eğitim Bakanı!..

Mevcut eğitim mevzuatı çocuklarımın istikbalinden endişe duymama sebep oluyor. Bu nedenle, üç çocuğu okula giden bir veli olarak, “eğitim sistemi” ve “eğitim müfredatı” hakkında bazı beklentilerim var. Çocuklarımın eğitiminde beklentilerimin karşılanmasını talep ediyorum.



Onların, “temel hak ve özgürlükler”ini öğrenip “fikriyatına yazmaları”nı arzu ediyorum. Öyle bir eğitim alsınlar ki, hak ve özgürlüklerinin kendilerinden alınması, işlevsiz bırakılması, “insani vasıflar”ının gelişmesinin önlenmesi karşısında “dik duracak” ve hakkını gasbettirmeyecek bir “bilinç”i kazanmış olsunlar.

Çocuklarımı “ilahi vazife ve sorumluluklar”ının şuurunda, “toplumsal yapımızın temel değerleri”ne, “inanç” ve “kültür” gereklerine uygun olarak, “özgür bir ruh hali”yle ve “akıl fonksiyonları”nı kullanabilecek yetenek ve yetkinlikte yetiştirmek istiyorum. Eğitim sisteminin ve müfredatının niteliklerindeki “yetersizlik”ten dolayı onların yetiştirilmesi hususunda hata yapmaya ve “başarısızlığa zorlanmak” istemiyorum. Onların yapacakları hataların benim başarısızlığım olacağını, bunun da “eğitim sistemi”nin yetersiz niteliğinden kaynaklanacağını düşünüyorum.

Onların kıymetli zamanları “faydasız meşguliyetler”le geçirilmesin, “pratik hayata faydası olmayacak bilgiler”le tüketilmesin. Onları, “faydasız ilim”den, “boş meşguliyetler”den, “özgür akıl” ve “hür beyin” yeteneklerini köreltecek eğitim ve öğretimden uzak tutmak istiyorum. “Üretim”e dönük, “toplumsal hayata değer katacak bir eğitim ve öğretim”e muhatap olsunlar.

Çocuklarımı “öz”ünden koparacak ve “akıl melekeleri”ni köreltecek bir eğitim sistemine karşıyım. “Üretici aklın ve fikri gelişimin önündeki engeller”in kaldırılmasını, çocuklarımı yetiştirecek eğitim müfredatının “ideolojik altyapı”dan, “ideolojik dayanaklar”dan ve “ideolojik bağlar”dan kurtarılmasını arzu ediyorum.

Onların, özgür üretici aklını “ilahi irade”nin dışında hiçbir iradenin ipoteği altına sokmayacak bir “donanım ve dirayet sahibi” olarak eğitilmelerini istiyorum. Çocuklarımın “resmi ideoloji”nin kalıplarıyla biçimlendirilerek “kimliksizleştirilmesi”ne razı değilim. Onlara “İslami kimlik” kazandıracak, “yanlış paradigmalar”a kapılmalarını önleyecek bir eğitim sistemi ve müfredatını talep ediyorum.

Çocuklarımın Laik-Kemalist-Liberal ideolojiyle biçimlendirilmesini istemiyorum. Allah’a kul, Rasulullah’a ümmet, insanlığa faydalı, üretken ve hür düşünceli, hür beyinli bireyler olarak yetişmelerini arzu ediyorum.

Onların “tam bir Müslüman” olarak yetişip İslam’ın yüklediği sorumlulukları yerine getirmelerini istiyorum. İnancını Rabb’inin emirleri doğrultusunda, huzur ve gönül mutluluğu içinde yaşamalarından mutluluk duyacağım. Çocuklarımın “İslam’ı öğrenmelerini sağlayacak şartlar”ın tam anlamıyla oluşmasını; ülkenin her yerinde, her ortamda, her zaman; hiçbir baskı, engelleme, itilme ve saptırmayla karşılaşmaksızın, “inançlarının gerekleri”ni yaşayabilmelerini istiyorum. Bunun için dinini doğru ve tam öğrenebilecekleri bir eğitim müfredatı talep ediyorum.

Çocuklarımın, “istikbalin inşası” için “geçmişin önemi”ni ve gereğini bilenlerden olmalarını; geçmişini doğru biçimde analiz edebilen, ders alabilen, “bugünün geçmişteki kökleri”ni tesbit edebilen, böylece “geleceğin doğru biçimde inşâsı” için gerekli “tarihi veriler”i tesbit edip bunlardan yararlanabilen bilinç ve iradeyle yetiştirilmelerini arzu ediyorum. Onların geleceğe güven içinde bakabilen, “kültürlü”, ferdi ve içtimai “sorumluluklar”ının bilincinde, “geleneksel değerler”ine bağlı, “modern gelişmeler”i izleyebilen ve bunları “toplumsal ana değerler”in süzgecinden geçirerek hayata uygulamayı becerebilen “yetkin ve öz güven sahibi bireyler” olmalarını istiyorum.

Öyle bir eğitim alsınlar ki, “fikri körelten engeller”i aşabilsinler, “toplumsal fayda”yı temin edecek “üretim”de bulunabilsinler, “zararlı fikirler”e karşı durup “faydalı fikirler”i geliştirerek insanlığın hizmetine sunabilsinler, “fikri hür” ve “beyni özgür” bireyler olsunlar.

“Eğitim reformu”nun gerekliliğine inanıyorum. “Eğitimin kurumsal örgütlenmesi” olan “okullar”ın ve “eğitim işlerinin yönetim örgütlenmesi”nin yeniden yapılandırılması; eğitici/eğitimci kadrosunun “değişim”i sağlayacak eğitimi verebilecek bilgi, kültür, kimlik, beceri, ufuk... donanımına ve kapasitesine sahip olması; yeniden düzenlenecek müfredatın bir yandan değişimden sonrası için öngörülen yeni “itikadi/zihni/fikri, ameli/hayat tarzı” ile “sosyal/toplumsal, iktisadi/ekonomik, hukuki/adli, siyasi/idari, kültürel sistem”i kurup yönetebilecek nitelikte elemanlar yetiştirmeyi sağlayacak özellikte; bir yandan da “çağın icapları” gereği, bilimsel, teknolojik ve sınaî gelişmelere ayak uydurup katkıda bulunabilecek ve bu alanlarda ülke ve toplum ihtiyaçlarını karşılayabilecek elemanlar yetiştirecek içerikte olmasının sağlanmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

İşte, “temel eğitim yasası”, “eğitimin kurumsal örgütlenmesi”, “eğitici kadro” ve “eğitimin müfredatı” alanlarında gerçekleştirilecek reformun, başlıca değişim vasıtası olan eğitim sistemini, doğru istikametteki mecrasına oturtacak ve “topyekûn değişim” ve “yeniden yapılanma”nın kapılarını aralayabilecek bir yol olduğuna inanıyorum.

Eğitim reformu sonrasında kurulacak yeni “terbiye sistemi”nde, “kimliğimizin yapı taşları”nın ve “kimliğimizin kültürel kökleri”nin çocuklarıma kazandırılmasını arzu ediyorum.

Çocuklarımın eğitileceği mer’i sistemin ve müfredatın “biz”e uygun olmadığını düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi